4 Ekim Hayvanları Koruma Günü Şerefine; Mine Vural’la Söyleşi…

Kadıköy anneleri merhaba,

Büyük şehrin keşmekeşinde kimi zaman ne için ve kimin için çalıştığınızı, ne yaptığınızı, neyi eksiltip ka-04102015-01çoğalttığınızı hiç düşündünüz mü? Kimsiniz siz ve neye hizmet ediyorsunuz, inandıklarınızın peşinden gidebiliyor musunuz? Hiç kuşkusuz bu bilinç ve sonrasında da cesaret ister. Mümkün oldukça bu cürete sahip kadınlarla tanıştırmak istiyorum sizi. Daha önce İlk Kitaplığım için Masal Anlatıcısı ve Tiyatro Pedagogu Nazlı Çevik Azazi ile sohbet etmiştik. Şimdi ise 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü sebebi ile sizi başka bir cesur kadınla,  Mine Vural ile tanıştırmak istiyorum. İyi bir eğitim ve parlak bir kariyeri geride bırakıp kendini sokak hayvanlarına adayan bir anti kahraman o. Kahramanlığı görülsün pek istemez. Hemen kaçıverir. Ama ben bu kez onu bırakmadım ve yaptıklarının biz anneler için ne kadar önemli olduğunu düşünerek onu yakından tanımanızı istedim. Hayvan itlaflarının son bulduğu, sokak hayvanları ile iç içe yaşadığımız, barınaklara ihtiyaç kalmadığı, hayvan hakları konusunda ciddi yasaların var olduğu bir ülke, inanın çocuklarımız için demokratik bir ülke olacaktır. Hepinize iyi pazarlar dilerim.

H.G.: Sevgili Mine, her halde kangurusuyla ya da pusetiyle bebeğini gezdirirken Moda sokaklarında sana rastlamayan anne yoktur. Kimi zaman elinde köpekler için topladıklarınla telaşla geçerken görürüz seni. Kimi zaman birkaç köpek ile sohbet edip dolaşırken. Seni görürüz hatta tanışığızdır ama seni pek de tanımayız. Kimsin sen? Tam olarak ne yapıyorsun? Kadıköy Anneleri için kendinden biraz bahseder misin?

M.V.: Merhaba, son derece sıradan bir insanım. Belki bir farkım hayatımı hayvanlara adamış olmamdır. Veteriner hemşiresiyim. Sokak hayvanlarının sokakta hayatlarını devam ettirmeleri için savaşıyorum. Aşılamaları, tedavileri, bakımları için koşturuyorum. Kendi hayatımı devam ettirebilmek için de köpek gezdiriyorum, kliniğe gidemeyecek durumdaki evde yaşayan hayvanların tedavilerini için doktor reçetesini evinde uyguluyorum.

H.G.: Sen köpek gezdirmenin çok ötesinde işler yapıyorsun. Sokak hayvanları için gece gündüz çalışıyorsun. Esnaf ve mahalleliyi hatta hafta sonu Moda’ya gezmeye gelenleri bilinçlendirmek için çabalıyorsun. Tüm bu uğraşlarında seni en çok ne yoruyor, hiç yeter artık dediğin olmuyor mu?

M.V.: Evet, geçen yaz bir projem vardı.  Destek veren esnafın duvarında hazırladığım tabelaları görebilirsiniz.ka-04102015-02 Özellikle semtimize gezmeye gelenlere yönelik hazırladığım bir farkındalık projesiydi. Bu semtte yaşayan tüm sokak hayvanlarının, semt sakini hayvan severler tarafından korunup beslendiğini, bir kısmının engeli ve yaşlı olduğunu bilmeleri ve açıkçası işimize karışmamaları gerektiğini hatırlatmak istedim. Çünkü her işimize karışan sevapçı ihbarları yüzünden haftalarca barınakları dolaşıyoruz. İşte bu noktada artık yeter diyorum. Artık insanlar, kendilerine  yerel yönetimler tarafından öğretilmiş barınakların iyi yerler olduğu fikrinden vazgeçsinler. Siz hiç iyi bir hapishane duydunuz mu? Hele içindekiler müebbede mahkûmsa…

H.G.: Bir eğitimci ve anne olarak her konuda olduğu gibi hayvan sevgisi ve hayvan haklarına duyarlılığında bebeklikte kazanıldığını biliyorum. Bu kazanım sadece hayvanlar hakkında farkındalık için değil “öteki” kavramı için de oldukça önemli. Demokrasi kültürü için gerekli. Sen biz ebeveynlere bu konuda ne önerirsin? Bu duyarlılık nasıl kazandırılır sence?

ka-04102015-03M.V.: Bu konuda diyebileceğim tek şey var. Hiçbirimiz bir diğerinden ya da başka canlıdan üstün değiliz, birbirimizin tamamlayıcısıyız. Bunun bilincine varan insanlar yetiştiren anne babalar çoğalsa ne savaşlar olur ne doğa katliamları…

H. G.: Bugün 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü. Milli Eğitimin belirli gün ve haftalar programında yer verdiği, özellikle son beş senedir de basının eğildiği bir gün. Bu tek günün bir farkındalık yaratmak için elbette önemli olduğu ancak yeterli olmadığı düşüncesindeyim. Bu nedenle çalıştığım okulunda tüm seneye yayılan projeler yapıyorum ve bir anne olarak da önüme çıkan her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorum. Ancak benim gibi çocukla içi içe olmayan ya da senin gibi sürekli hayvanlarla iç içe olamayan insanlar neler yapabilirler hayvanlar için?

M.V.: Kapılarının önüne bir kap su bir kap mama koymakla başlayabilirler. Sokakta yaşayan hayvanı kovalamak yerine sevmeyi en azından saygılı olmayı deneyebilirler. Belki birkaç saatlerini barınaklarda geçirerek kurtarılmayı bekleyen hayvanların gözlerine bakabilirler. O gözlerde binlerce hikâye yatıyor.

H.G.: Mine seninle tanışmak ve o kocaman güzel gönlünü tanımak çok güzeldi. Çok teşekkür ederiz. Umarım anneler için de keyifli bir sohbet olmuştur. Son olarak sana ulaşmak isteyen, seninle tanışıp senden destek almak ya da sana destek olmak isteyen anneler sana nasıl ulaşabilirler?

M.V.: Ben teşekkür ederim. Sosyal medya yoluyla ulaşabilirler. Facebook sayfam mine vural vetnurse dogwalker.

ka-04102015-04

[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]

Hafize Çınar Güner
Hafize Çınar Günerhttps://kadikoyanneleri.com/category/ilk-kitapligim/
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanında yüksek lisansını ise Yaratıcı Drama alanında tamamladı. “İlköğretimde Yaratıcı Drama” ve “Eğitim İçin Tiyatro” kitapları yayımlandı. Oluşturduğu sanat ve oyun yoluyla öğrenme tasarımları pek çok konferans ve kongre programında yer aldı. Sekiz yıl önce yayımlanan ilk göz ağrısı “İyi ki Varsın Tilki Toni” adlı serisinin ardından ise şu ana kadar farklı yayınevlerinden yayınlanmış ve yayına hazırlan yirmi çocuk kitabı bulunuyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir çocuklarla çalışıyor ve 2005 yılından bu yana Terakki Vakfı Okulları'nda yaratıcı drama ve tiyatro öğretmenliği yapıyor. Bir web sitesindeki “İlk Kitaplığım” adlı köşesinde resimli kitaplar hakkında yazılar yazıyor ve mevsimde bir defa olmak üzere Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyor. Yürüttüğü “Masal Yoga” atölyeleriyle kitabevleri, okullar, fuarlar, kütüphaneler ve parklarda pek çok çocuğu masallarla buluşturuyor. Okuma kültürünün yaygınlaşması adına çeşitli sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve yürütüyor. Kadıköy Belediyesi Moda Gönüllü Evi'nde mahalle eliyle açılan Moda Çocuk Kitaplığı'nın koordinatörlüğünü yapıyor. Cumhuriyet Kitap Eki’nin “Taş-Kâğıt-Makas” isimli çocuk ve gençlik edebiyatı sayfasının ardından şimdi ise Sanat Kritik’te çocuk kitaplarını yorumluyor. Eşi, oğlu ve kedileriyle birlikte Moda’da yaşıyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar