Ayşe Başak Erk & Tuğçe Isıyel ile Mika Psikoloji Üzerine…

Sevgili Kadıköy Anneleri,

Bizler için “Çocuk Dostu Mekanlar” yazılarını hazırlayan ve davetpostasi.com un da kurucusu olan Kadıköy Annesi Sevgili Mine Dedekoca, Mika Psikolojik Danışmanlık ile çok keyifli ve bilgilendirici bir söyleşi yaptı. Kadıköy Anneleri’ne özel indirimler ve ücretsiz eğitimlerle ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bu röportajı okumada önce çayınızı kahvenizi hazırlamanızı öneririz 🙂 İyi okumalar!

[divider]

M.D.: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

A.E.: Merhaba. Ben Ayşe Başak, gelişim psikoloğu ve oyun terapistiyim. Çocuklar ve aileleriyle çalışıyorum. Aynı zamanda çocuk gelişimi ve çocuk psikolojisi hakkında akademik-pratik bilgi ve paylaşım sağlayan cocuklaringelisimi.com isimli bloğum var. Milliyet.com’da çocuk ve aile bölümünde ve çeşitli dergilerde çocuk-ebeveyn psikolojisi konulu yazılarım yayımlanıyor. Ayrıca günümüzde dikkat çeken akran zorbalığı hakkında eğitimcilerin ve ebeveynlerin çocuklar ile uygulayabilecekleri etkinlikleri içeren bir ilk olan çalışma kitabını hazırladım. Mika Psikoloji’yi kurmamla birlikte, çocuk-ergen, yetişkin, aile ve çift alanında terapi, özel eğitim hizmetleri sunuyoruz.

T.I.: Merhaba, ben Tuğçe. Psikolojik Danışman, Aile ve çift terapistiyim. Yetişkinlerle bireysel terapiler yapıyorum. Bunun yanısıra aileler ve çiftlerle de çalışıyorum. Yoğun olarak psikanalizle ve edebiyatla ilgileniyorum. Bu ikisini sentezlemek adına bir kültür sanat atölyesinde’ ‘Psikanalitik edebiyat okumaları” isimli bir atölye çalışması yürütüyorum. Bunun dışında özel bir üniversitenin çocuk gelişimi bölümü önlisans öğrencilerine yarı zamanlı ders veriyorum. Ve bazı dergilere de psikoloji/psikanalizle ilgili kitap incelemeleri ve denemeler yazıyorum.

M.D.: Mika’nın doğuş hikayesini dinleyelim mi sizden? Fikir kimden çıktı? Ne şekilde hayata geçirdiniz?

A.E.: Mika Psikoloji kurulmadan önce başka bir psikolojik danışmanlık merkezinde danışan görüyordum ancak oradaki bazı farklı uygulamalar beni daha verimli, etkili olabileceğim ve keyifle çalışabileceğim bir ekip kurma ve yer arayışına itti. Bu sebeple çok sevdiğim Kalamış’ta Mika Psikoloji hayat buldu.

M.D.: İki farklı alanda uzman olduğunuzu görüyorum. Peki sizin yollarınız nasıl kesişti?

T.I.: Ayşe’yle hikayemiz üniversitede öğrencilik yıllarımıza dayanıyor. Üniversite yıllarımızda bir sivil toplum kuruluşu olan YÖRET Vakfı’nda (Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma Vakfı) gönüllü çalışmalar yaparken tanıştık. Benim üniversiteden sonra yurtdışına gitmem, mezuniyet telaşı, iş güç vs. derken koptuk. Ta ki geçtiğimiz yıla kadar. Ayşe, Şubat’ta Mika Psikoloji’yi açmıştı ben de 3 yıldır FMV Erenköy Işık Okulları’nda çalışıyordum ve yarı zamanlı olarak bir psikolojik danışmanlık merkezinde danışan görüyordum. Ancak okul ortamında çalışmanın bana uygun olmaması, diğer merkezde karşılaştığım zorluklarla birlikte yeni ve keyifli bir başlangıç yapmak istedim. Ve bu başlangıç, sevgili Ayşe’nin başlangıcıyla kesişti.

M.D.: Merkezinizde ne tür hizmetler sunuyorsunuz?

A.E.: Bir psikolojik danışmanlık merkezinin kapsayıcı ve bütünleyici olması gerektiğine inandığım için birçok alanda hizmet veriyoruz. Çocuk ve ergen psikoterapisi, yetişkin terapisi, anne-bebek danışmanlığı, aile ve çift terapisi, çocuk gelişimi takibi, bireysel terapi, ka-09102015-03özel eğitim, grup çalışmaları ve seminerler. Ben özellikle okul öncesi, okul çağı çocuklarının yaşadığı eğitimsel güçlüklere (öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği vb.) psiko-eğitimsel terapi; ruhsal ve davranışsal sorunlara yönelik psikolojik değerlendirme ve bireysel terapiler uyguluyorum. Duygusal ve davranışsal sorunlarda özellikle non-directive deneyimsel oyun terapisi tekniğinden yararlanıyorum, yorumlamalarda da eklektik olmakla birlikte sıklıkla psikoanalitik yaklaşımı kullanıyorum. Çocuklara ve ergenlere yönelik psiko-pedagojik grup çalışmaları hazırlıyorum.

T.I.: Ben de genç-yetişkin, aile ve çift alanında psikoterapi çalışmaları yapıyorum. Seanslarımda psikodinamik, sistemik ve pragmatik eksperiyantal yönelimli olarak çalışıyorum. Aynı zamanda son dönemde beni oldukça heyecanlandıran bir çalışma hazırlığındayım. Ailelere yönelik ” Mükemmel Değil, Organik Ebeveynlik” başlığı altında bir yaşantı grubu açmayı hedefliyorum.

A.E.: Ekimizde bir de alanında deneyimli Uzm. Psk. Ayşin Yarar var. Ayşin, özellikle farklı gelişim gösteren, iletişim problemi ve gelişimsel geriliği olan çocuk ve ergenler ile özel eğitim alanında çalışmalar yapıyor. Dikkat ve öğrenme sorunları ve duygusal alanda yaşanan sorunlar ile çalışıp bu konuyla ilgili ailelere danışmanlık hizmeti veriyor. Özel eğitim çalışmalarında TEACCH, PECS ve Sherborne Gelişimsel Hareket Eğitimi programlarını uygulamakta, ABA, Duyu Bütünleme Terapisi ve Otizm Hareket Terapisi gibi pek çok yöntemden faydalanarak çok yönlü bir yaklaşım ile çalışmalarını sürdürüyor.

M.D.: Biraz önce ”Mükemmel değil, Organik Ebeveynlik” başlıklı bir grup çalışmasından bahsettiniz. Bu fikir nereden çıktı, biraz içeriğinden bahsedebilir misiniz?

T.I.: Son zamanlarda ebeveynlerin dilinde ”organik” kelimesini çok duyuyorum. Köylerden, çiftliklerden organik yumurtalar, tavuklar, sebzeler getirtiliyor, çocuklara her şeyin organiği yedirilmeye çalışılıyor vs. Bu oldukça kıymetli bir şey fakat aynı zamanda bunları yapan ebeveynler mükemmel çocuk yetiştirmek adına (o mükemmellik nasıl oluyor hiç bilmiyorum) kendilerini çocuk psikolojisi veka-09102015-05 gelişim kitaplarına hapsediyor ve kendi annelik içgüdülerini duymaz oluyorlar. Fiziksel olarak organik beslenen çocuklar, duygusal olarak ne kadar organik besleniyor bunu biraz düşünmek lazım. Ebeveynler o kitapları okuyarak başkalarının bakış açısına göre çocuklarını yetiştirmeye çalışıyorlar. Veya kendilerini yetiştiren ebeveynlerinin olumsuz etkilerinden kurtulamıyorlar. Kendi ebeveynlerinin tarzını demode bulup onların yaklaşımlarını ya toptan ret ediyorlar ya da o tarza esir düşüyorlar. Halbuki kendilerini rahat bırakabilseler, kendilerine ve çocuklarına uygun en doğru ve sağlıklı yöntemi bulup, çocuklarını duygusal anlamda da organik olarak besleyebilecekler. Biz bu çalışmada ebeveynlerin bu yönünü geliştirmeyi hedefleyip, kendi ebeveynleriyle yüzleşmelerini, çocuklarının kişiliklerini ve kendi ebeveynlik yaklaşımlarını fark etmelerini sağlamak istiyoruz.

Bu çalışmamıza çocuğu kaç yaşında olursa olsun tüm ebeveynler katılabilir. Ne yazık ki Türkiye’de bu tarz çalışmalara sadece anneler katılır gibi bir izlenim var, babaları pek göremiyoruz maalesef. Halbuki ebeveynlik paylaşılan bir şeydir bu yüzden özellikle belirtmek isterim ki sadece anneler üzerine alınmasın, babaları da heyecanla bekliyoruz 🙂

A.E.: Bu çalışmanın daha önce yapılmamış olması ilk kez merkezimizde yapılacak olması da bizim için ayrıca önemli. Üstelik Kadıköy Anneleri’ne özel %10 indirimimiz de mevcut.

M.D.: Akran zorbalığından bahsettiniz, günümüzde zorbalıkla günlük yaşantımızda ve medyada sıklıkla karşılaşıyoruz biraz bu konudan bahsedebilir misiniz?

A.E. Akran zorbalığı, Türkiye’de yaklaşık son 10 yıldır araştırmalara konu oluyor. Okul ortamında çocuğun akranları tarafından güç eşitsizliği olan süreklilik gösteren fiziksel ve psikolojik zarar verme davranışlarının hepsine akran zorbalığı deniyor. Ülkemizde %10-25 çocuk akran zorbalığına maruz kalırken, %5-10’u zorbaca davranışlar sergiliyor. Erken dönemde akran zorbalığı döngüsünde yer çocuklara uygun müdahalelerde bulunulmadığında ve destek sağlanmadığında yetişkinlikte çok ciddi fiziksel ve ruhsal sorunlar gözlemleniyor. Bu konuya yoğunlaştığım dönemde akran zorbalığı çalışma kitabı türünde hiç bir yayın yoktu, bir an önce destek sağlayabilecek çalışmalar ile olabildiğince çok çocuğa ulaşmanın hayati olduğunu düşündüm ve Akran Zorbalığı Etkinlik Kitabını hazırladım. Şimdiye kadar Türkiye’nin birçok bölgesinde bulunan eğitimcilere ve ebeveynlere ulaştı. Kitabımın birçok çocuğa faydası olması ayrıca çok mutlu ediyor.

M.D.: Tuğçe Hanım, peki siz çiftlerle ve ailelerle çalışırken nasıl yöntemler izliyorsunuz? Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?

T.I.: Tabii. Öncelikle çoklu gerçeklikle çalıştığımı söyleyebilirim. Bu ne demek? Gerçekliğin lineer bir düzeni yok, üç zamanla bağlantılı ka-09102015-06oluyor: geçmiş, şimdi, gelecek. Kişiler ilişkileri esnasında kendi geçmiş deneyimlerinin bıraktıklarını ilişkilerine taşıyorlar. Burada iki taraflı gerçeklikler birbiriyle çatışıp, birbirine girebiliyor. O yüzden anın gerçekliği son derece önemlidir. Terapide buna odaklanıyoruz. Kişilerin olayları algılayış tarzları bambaşka oluyor.

Aynı olay, herkeste farklı duyumlarla belirleniyor. Kişiye özgü belirlemeler bile kendi içinde bambaşka açılımlara ulaşıyor. Benim eğitimini aldığım pragmatik eksperiyantal dediğimiz bir yaklaşım var. Burada eksperiyantalden kasıt şu, danışanla karşılaştığımız andan itibaren onunla olmak, ona katılmak ve birlikte edindiğimiz yeni deneyimler yoluyla gelişmelerini, dönüşmelerini sağlamak. Pragmatik oluşumuz ise danışan için temel olabilecek önemli konularda çalışabilmek. Çünkü sistemik yaklaşıma göre düşünüldüğünde aile veya çift sisteminde bir şey değişirse birçok şey değişir. Bu sebeple tüm sistem terapist tarafından gözden geçiriliyor. Sistemin yapısına, işleyişine bakılıyor. Bu açıdan teknik bir iş. Danışanlar herhangi bir sebeple gelmiş olsalar da biz terapist olarak tüm sistemin muayenesini yapıyoruz. Arıza neredeyse onunla çalışıyoruz. Bazen çiftler boşanabilmek için geliyor fakat çalışıldıkça anlaşılıyor ki ilişkileri boşanma ilişkisi değil ve sorun hiç düşünmedikleri, halledilebilir bir noktadan kaynaklanabiliyor.

M.D.: Oyun terapisi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Ne şekilde uygulanıyor? Aile ile birlikte mi yoksa tek çocukla mı yapılıyor?

A.E.: Çocuklar yetişkinlerden farklı düşünüp, davrandıkları için onların terapisindeki yaklaşım bu farklılığı yansıtması gerekiyor. Oyun terapisi metotlarını çocuk dünyasına uyarlar ve oyunu çocuk ile sembolik iletişim kurmak için kullanır. Terapiye gelen çocukka-09102015-04 deneyimlediği sorun ile baş etmek için tüm kaynaklarını tüketmiş, sorunu çevresine yansıtmaya başlamıştır. Oyun terapisinde, çocuk insiyatif alarak doğal bir şekilde dünyasını, deneyimlerini ve ilişkilerini sembolik oyunları ile terapiste anlatır. Terapist ise bu seanslarda çocuğa eşlik ederek çocuğun sorunlarını ifade etmesine, çözümler üretmesine yardımcı olur. Terapi ile hafif sorunlardan, ağır travma deneyimlerine kadar kalıcı çözümler ve rahatlama sağlanabilir, kalıcı baş etme stratejileri üretilebilir.

Ailelerin, çocuklarının iyileşme sürecindeki rolleri de çok önemli. Seanslara düzenli devam etmek, kaygılarını dile getirmek, çocuklarına bu süreçte kendi tutumlarını düzenleyerek destek olmak gibi birkaç örnek verebilirim. Terapist, başvuru sebebine göre ebeveynlerin terapiye katılımlarını düzenler. Bazen ebeveyn-çocuk aralıklı olarak birlikte seansa alınabilirken, bazen tüm seanslar ebeveyn-çocuk ile devam ettirilebilir. Kimi durumlarda ise çocuk bireysel terapiye alınırken, ebeveynlere aralıklı ayrı seanslarda terapi gelişimi aktarılır, onların gözlemledikleri şeyler üzerinde konuşulur. Unutmamak gerek ki, soruna ne kadar erken müdahale edilirse daha hızlı iyileşme sağlanabilir, sorunun ileri yaşlara olacak olumsuz etkisi ortadan kaldırılmış olunur.

M.D.: Danışmanlık hizmetleriniz dışında çocuklara ve yetişkinlere yönelik atölyeleriniz oluyor mu?

A.E.: Yukarıda bahsettiğimiz gibi ebeveynlere yönelik seminer ve atölye çalışmaları oluyor. Ayrıca çocuklara yönelik ince motor kas gelişimi, kaba motor kas gelişimi, duygu atölyesi, hayal gücü atölyesi, ebeveynli oyun grupları, sosyal beceri grup çalışması, cinsel istismarı önleme gibi psiko-pedagojik atölye çalışmaları yapıyoruz.

T.I.: Önümüzdeki aylarda yeni atölyelerimiz de olacak. Örneğin daha önce bir kültür sanat atölyesinde çok keyif alarak yaptığım ve yoğun taleple bir karşılaştığım ”psikanalitik edebiyat okumaları” atölyesini 5 haftaya yayılacak şekilde Kasım ayı içerisinde yapmayı planlıyorum.

M.D.: Mika’nın diğer merkezlerden ayrıştığı bir yönü var mı?

A.E.: Şeffaf, etik sınırlara duyarlı, profesyonel olduğu kadar da dinamik bir ekip olduğumuzu düşünüyorum. Sürekli gelişmeye açık ka-09102015-07olmamız bence bizi ayıran önemli bir özellik. Ve elbette yaptığımız işi çok sevmemiz ve önemsememiz.

T.I.: Genç bir ekip olduğumuz için tükenmişlik sendromumun oldukça uzağındayız diyebilirim. Merkezimize gelen her kişiye en iyi hizmeti sunmak için mesleğimize maddi-manevi her türlü yatırımı yapmaktan kaçınmıyoruz, sürekli kendimizi güncellemeye çabalıyoruz. Her yeni fikir, her yeni tanıştığımız kişi bize daha çok enerji katıyor.

M.D. Bir Kadıköy Annesi olarak sizlerle bu söyleşiyi yapmaktan ve diğer Kadıköy Anneleri’ne tanıtmaktan büyük keyif aldım. Yukarıda belirttiğiniz gibi bu ay düzenleyeceğiniz “Organik Ebeveynlik Eğitimi”‘minizde bizlere özel %10 indirim uyguluyorsunuz. Bunun dışında birlikte ne gibi çalışmalar yapabiliriz?

A.E. Bize yer verdiğiniz için asıl bir teşekkür ederiz. Merkezimizde ortak çalışmalar yapmaya devam edebiliriz. Örneğin bunların ilki 24 Ekim Cumartesi günü saat 17:00’de Sevgili Asu Ulutürk eğitmenliğinde ücretsiz 0-3 yaş ebeveynlere özel Uyusun Ki Büyüsün Uyku Eğitimi. Tüm Kadıköy Anneleri’ni tanışmaya bekliyoruz!

[author title=”Mine Dedekoca” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/08/ka_minededekoca_foto.jpg”]Aras ve Emre’nin annesi. Doğma büyüme Kadıköylü ve bir Kadıköy aşığı. 2011 yılında Aras’ın doğması ile birlikte kurumsal hayata veda edip kendi işini kurarak evden çalışmaya başladı. Halen kurucusu olduğu elektronik davetiye sitesi davetpostasi.com‘u ve ortağı olduğu Amerikan ahşap mıknatıslı oyuncak markası tegu.tr‘yi yönetiyor ve aynı zamanda Stage-co ekibi ile birlikte girişimcileri destekleyen etkinlikler ve eğitimler düzenliyor.[/author]

Aslı Altınok Erdal
Aslı Altınok Erdalhttps://kadikoyanneleri.com
1982 Çan/Çanakkale doğumlu Aslı, 2004 yılında Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2004-2006 yılları arasında Chicago, ABD’da Au Pair olarak çalışırken College of Dupage’te İşletme ve Uluslararası İlişkiler dersleri aldı. 2007 yılından bu yana çalıştığı Uluslararası Fuarcılık sektörü PR&Marketing ve Proje Müdürlüğü görevi ile Uzak Doğu’dan Kuzey Afrika’ya, Orta Doğu’dan Slav Bölgesine, Avrupa’dan Körfez Bölgesine 20’den fazla ülke, 40’tan fazla dünya şehrine seyahat etti. Temmuz 2012’de 3 yıllık hayat arkadaşı Koray’la evlendi. 13 Ocak 2014’te oğlu Rüzgar’ın hayatına girmesiyle birlikte, ikamet ettiği Kadıköy’de, kendisi gibi hayattan zevk almayı bilen annelerin bir araya gelip deneyimlerini paylaştığı Kadıköy Anneleri'ni kurdu. 1 Haziran 2014‘ten bu yana sosyal medya hesapları aracılığıyla geniş bir kitleye ulaşan ve 13. Altın Örümcek Web Ödülleri’nde Eğitim kategorisinde Halkın Favorisi seçilen Kadıköy Anneleri'nde, onlarca annenin katkıda bulunduğu yazılarına yer vermekte. Oğlu 7 aylık olduğunda tam zamanlı çalışma hayatına geri döndü. Halen fuarcılık, Kadıköy Anneleri, sosyal ve aile hayatı dörtgeninde var olma telaşını sürdüyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar