Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba,
Bu Pazar, Anneler Günü. Bu tür günlere pek ehemmiyet vermediğimi daha öncede yazmıştım. Sevginin sıcaklığını hissetmek için böylesi günlere ihtiyacımız yok diye düşünüyorum. Ancak annelik kavramı ve kendi anneliğimiz üzerine düşünmek için işe yarayabilir. Biz nasıl bir anneyiz? Ne yapmak isterken ne yaşıyoruz, kalbimiz ve dilimiz yani aklımız aynı mı? Bebeğimizin/çocuğumuzun ihtiyaçları mı yaşattıklarımız yoksa bizimkiler mi? İşte tam bu soruların ortasında sizin için özel bir kitap seçtim. Kitabın kapağındaki ithaf sanırım neden “Küçük Kanguru” adlı bu kitabı seçtiğimi çok iyi açıklayacaktır. İthafta şöyle yazıyor; “Günün birinde annelerinden ayrılacak tüm yavrulara (ve yavrularından ayrılmayı başaracak tüm annelere…)” Geçen sene Tüyap’taki Kırçiçeği Yayınları standından aldığım ve İda ile keyifle okuduğumuz bu kitap nitelikli pek çok çocuk kitabı gibi bize, biz yetişkinlere çok şey anlatıyor. Haydi, bu harika kitabın sayfalarını birlikte bir karıştıralım.
Küçük Kanguru annesinin kesesinde oturamayacak kadar büyümüştür ama buradan çıkmaya hiç niyeti de yoktur. Burası rahat, sıcak ve güvenlidir. Annesi ona filleri, maymunları, kuşları, kelebekleri göstererek ikna etmeye çalışsa da “Dünya benim kesemden çok daha büyük ve güzel” diyerek dil dökse de Küçük Kanguru aldırış etmez. Aslında kendi ayakları üzerinde zıplama zamanı gelmiştir ancak buna yanaşmaz. Ta ki uzaktan gelen, hem de kendine çok benzeyen muhteşem zıplayan birini görene kadar! İşte o zaman annesinin güvenli alanından çıkıp hayata adım atar. Aslında bu kararı vermesinde ve birey olarak özgürleşmesinde annesinin daha önceki hayatı tanıtma ve sağduyulu yaklaşımı var. Küçük Kanguru annesinin kesesinden çıkıp kendi ayakları üzerinde zıplamaya başladığında bunu deneyimlemesi için çok çabalayan annesi; “Fazla uzaklaşma” diyerek seslenir arkasından. Anne olarak sanırım çocuklarımıza vereceğimiz en önemli şeylerden biri özgüven ve bağımsız davranmaktır. İda 14 aylıkken artık emmek istemeyince çok üzülmüştüm çünkü emzirmek benim ihtiyacımdı. Oysaki artık oğlumun ihtiyacı kalmamıştı. Bunu anladığımızda işte iyi bir anne oluyoruz sanırım. Neyse kitaba dönersek kitabın görsellerinin de iletisi ve dili kadar güzel olduğunu belirtmeliyim. Zaten 2007 yılında Hollanda’da “Yılın Resimli Kitabı” seçilmiş. Hem kitap yazıp hem de kendi kitabını resmedenlere imreniyorum. Guido Van Genechten de bunlardan biri. Boya ve kolaj teknikleriyle özgün resimler yaratmış. Eğer bu kitabı piyasada bulamazsanız mutlaka kütüphaneden alıp okuyun derim. Ya da 8 Mayıs 2016 Pazar günü (tam da anneler günü), saat 11.00’de Club Quartier’in tarihi bahçesinde her pazar günü kurulacak olan Moda Ekolojik Pazar’daki kitap çemberine katılın. Orada bu kitabı küçük kitap kurtları için okuyacağım.
Not: Geçen seneki anneler günü için yazdığım “Akıllı Tilki’nin Masalı” adlı kitap yazımı buradan, emzirme hikâyemi yazdığım yazımı ise buradan okuyabilirsiniz.
Sevgiler,
[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]