Mutlu Son; Zafer Artu Gelmiş, Hoş Gelmiş…

Merhaba Kadıköy Anneleri;

Bu benim oğluma kavuşma hikayem. Eve misafir gelen arkadaşlarıma anlatıyorum, her sorana defalarcaka-14072016 (15) anlatıyorum. Benim için eskimiyor ama 3 ay oldu neredeyse. Bir türlü oturup fırsat bulamadım. Çünkü anne olmak 😀 Baştan söylemeliyim, süper iç açıcı bir hikaye değil bizimkisi. Belki biraz da bu yüzden kaçtım yazmaktan.

29 Mart benim için bir hayli zorlu geçmişti, doğum için ağdaya gittim, Doktorum “NST’ye gir” dedi diye NST’ye girdim, yol boyunca yürüdüm, eczaneye falan gittim. Ama hava çok güzeldi ve bahar çiçeklerle geliyordu fotoğrafını çektim. Beklemiyordum desem yalan olur, hissediyordum. Sürekli tekme saymaktan edebiyat öğretmenliğini bırakıp sayman olmaya karar vermiştim.

30 Mart sabahı yoğun mukus kıvamında akıntıyla uyandım. Miktarı artmıştı akıntımın. Sabah 06:00 civarı uyanmıştım. Gece Fatih’le kavga edip barışıp oldukça geç yatmıştık. Sinir stres falandır dedim ilk başta. Fakat biraz da korktum Twitter’a yazdım bir şeyler 😀

ka-14072016 (19)Fatih işe gitti, sanırım o gün ona son kez tost yapmışım işe gitmeden evvel. Ben yatağa döndüm 08:00 gibi tekrar tuvalete kalktım. Hafif koyu kahverengi bir parça geldi. Ama doğurmamaya kararlı olduğumdan yok dedim olmaz öyle şey. Kaldırdım ayaklarımı duvara uyumaya döndüm. 11:00 gibi uyandım. Annemle konuştum, annem doktorla ve ebelerle konuştuğunu Cuma günü doğumun yapılacağını söyledi. Anlattım akıntıyı, eş gelmiş olabilir ama bir gram sancım yok dedim. Geri uyudum. 12:00 gibi  komşumun 1 yaşındaki kızı geldi. Uyuyorum diye sadece kapıda sevdim. Ama kucağıma aldığım an akıntımı hissettim. Kızı yolladım. Annem aradı; “Kocanı ara, bir gidin doktora kontrol etsin belki açılman başlamıştır, n’olur nolmaz.” dedi.

Fatih’i aradım; “Acil gel, kanamam var.” dedim. Arkadaşından araba alıp başka bir arkadaşı ile geldiler. Saat 13.30rsz_ka-14072016_6 gibi. Dev bavulumu aldım ama pijamalarımı yıkamaya koymuştum sabah aklım onlardaydı. Ev pisti. “N’olur doğum olmasın!” diye diye girdik hastaneye. Annem biz yoldayken doktoru aradı, direk doğum servisine çıkmamızı istedi. Çıktım. Doktor arkamdan geldi. Bildiğiniz gibi devlet hastanesinde doğum yapmaya karar vermiştim. Aklıma sıçayım af edersiniz. Kredi çekseydim, kayın validemi bekleseydim ama keşke devlet hastanesinde doğurmasaydım. En azından Torbalı Devlet Hastanesinde.  Buralar spoiler gibi oldu. Neyse devam edeyim.

Normal doğum ve kürtajın yapıldığı odaya aldı doktor beni.  Yanımda 1 kadın çığlık çığlığa kürtaj oldu. Bana soyunmamı söylediler, e haliyle eşim yanıma giremiyor. Kimsem yok. Öyle soyunuyorum. Külot, orkid, pantolon elimde o doğum masasına tırmandım. Önce batikon döktü doktor. Sonra elini daldırdı vajinama. Kanama yok. Kafasını hissediyorum dedi. O dokununca ben de hissettim. Oğlan doğum kanalındaydı.

rsz_ka-14072016_7Doktor “yatış” diye bağırdı önce. Öğrenci hemşire hanımlara NST’ye girmemi söylediler. Ama NST daha 15 saniye olmamışken, doktor “sezaryene alıyoruz” diye bağırdı. Bu arada NST doğum servisinin koridorunda yapılıyor. Ben öyle heyecanla bekliyorum yatış yapılacak diye. Hurra beni tekrar o doğum odasına aldılar. Her şeyimi çıkarmamı söylediler. Bu arada hemşire ve ebeler oldukça sertler. Sürekli bir emir halindeler. Ödüm kopuyor. Yapayalnızım. Kıyafetlerim alyanslarım elimde bu sefer sonda takmak için çıkardılar o doğum masasına. Bir tane hastabakıcı teyze sakin sakin konuştu, o taktı sondamı. Neyse sonda acıtmadı o kadar. Korkudanrsz_ka-14072016 acı falan hissedemedim. Elimde sonda imza için hemşire odasına aldılar. Ayaktayken bir sürü bilgimi istediler. Ne olduğunu gerçekten anlayamıyordum. Hala yatış için hazırlandığımı sanıyordum. Doktorun başka birini sezaryene aldığını düşünüyordum. Fatih koridorun dışında bekliyordu. “Kimsen yok mu?” dedi hasta bakıcı, “yok annem gelecekti” dedim hala elimde kıyafetlerim alyansım ve bilekliğim. Fatih’i çağırdılar içeri. Annem de sağlık personeli, o yüzden defalarca konuşmuştu sorumlu hemşireyle, bize iyi davranırlar diye bekliyoruz tabi. Eşyalarımı orada bir basamağa bıraktım. Bunların hepsi doğum servisi koridorunda oluyor. Fatih içeri geldi. Alyansımı ve bilekliği verdim. Sedyeye bindim. Doğuma gidiyoruz dediler. Fatih’e ka-14072016 (9)diyorum “farkında mısın çok korkuyorum” falan. Asansöre bindik. Gece yanımda kim kalacak, korkuyorum. Sadece aklımdan bunlar geçiyor. Nasıl yapacağız? Kimse yok! Vedalaştık, çok heyecanlıydı Fatih bense endişeli, korkulu. Ayırdılar bizi. O dışarıda ben içeride. Anestezi doktoru geldi. Çok sevimli bir adamdı. Bana sorular sordu sakinleştirdi. (Oğlan uyandı, az bir mola veriyorum. Tam da heyecanlı yerine gelmiştik.) Adım adım neler olacağını anlattı. Ameliyat esnasında da aynı şekilde sürekli benimle konuştu. Doğuma dair pozitif hatırladığım tek şey oydu ama doğumumun 84. gününde bile lanetle andığım da o oldu.

Hastane odasında ismimle ilgili espriler yapıldı, bana ismimin anlamını anlattırdılar. Babam doğumuma ya daka-14072016 (17) hayatımın son 5 yılına değmese de verdiği isimle hayatımın en özel anına dahil olmuş oldu. Doktorumun 16 tane romanı varmış, ismimin romandan konduğunu, kendimin de edebiyat öğretmeni olduğumu söylediğimde “bilerek mi seçtin Bülent Bey’i?” dediler. Doğum başladı, bende bir sabırsızlık, “doğmadı mı, hani nerede, bir sorun mu var, niye ağlamıyor” gibi sorular sordum. Sadece anestezi doktoru bana “şimdi kesiyorlar, bebeğini almak üzereler, doğdu, ağlayacak bekle…” Ağlıyor!

Allahım ben de ağlıyorum; “İyi mi? Kime benziyor, İyi mi?”. 14:50 doğum saati. Yalnızca yanağıma değdirdiler,  30 saniyecik… Ağlayan bebeğim sustu. Gerçekten sustu. Bakıştık. Keşke hemen isteseydim. ka-14072016 (13)Dikmelerini beklemeden! Meğer bebeğim su yutmuş. Aldılar. Beni 16:00 da ameliyathaneden çıkardılar. Bebeğimi babası bile 1 dakika görmüş. Dışarıda hızlı hızlı götürmüşler. Öğrenci hemşireler giydirmiş. Çocuk doktoru solunumda sıkıntı var mı diye bekletmiş, o görmeden çocuğu yanıma vermediler. Bu arada bizi Fatihle birlikte kalabilmemiz için cerrahi servisinde boş bir odaya aldılar. Yatağı düzgün kalkabilen bir taneye denk geldiğim için şanslıydım. Çok ağrım oldu. Hastane odası 40 derece sıcaktı. Sürekli kanıyordum. Fatih altımı temizlemeye çalışıyordu ama yedek çarşaf bile vermiyorlardı. 4 yataklı oda boştu. Ne bulduysak kullandık.  Ve cerrahi servisinin hemşiresi ilgilenecekti bizimle. Sık sık kontrol etti gece annem gelene kadar. Antibiyotik, parol ve tansiyon ilacı verdiler. Bebeğimi gördüğüm, kucakladığım ilk an saat 17:00’ydi. Onu beklerken zaman geçmiyordu. Çocuk doktoru icapçıymış saat 17:00’ye kadar bebeğim aşağıda doğum servisinde bekledi boş boş halbuki doktor gelene kadar yukarı yollasalardı da emzirseydim keşke.

Emzirdiğim ilk an dikişlerimin acısından çocuğu nasıl tutacağımı bilmiyordum. Fatih sık sık dışarı gidiyordu. ka-14072016 (16)Gitmesi için destek oldum, hem kendinin hem köpeğimiz Mathilda’nın karnını doyurması, tuvalete çıkarması için mesela. O kadar paniğe gerek yokmuş gerçi. Fotoğraf makinasını evde unutmuştuk, onu da alıp gelmiş. Ben o korkunç ışıkta, o korkunç ağrılarla selfie çektim oğlumu daha çok. Keşke azıcık planlı olabilseydim de fotoğrafçı ayarlayabilseydim, bu da ikinci pişmanlığım. Hastane çok sıcak doğum çantasına onun için eşofman vs. almamışım, kendime de alamadım ya of of… Çıplak yattım annem gelmeden Fatih gecelik giydirdi. Ama ka-14072016 (23)terden ölüyorum. Çocuk hasta olur diye her yeri sinek olan odanın penceresini bile açamadık. Dayanamadım birkaç kez açtırdım pencereyi. Bildiğiniz kara sinek doluydu oda, pisti. Annemin mesleği yüzünden çok hastane gördüm. Ülkenin onlarca hastanesini gördüm ama ben böyle pis hastane görmedim. Eğer azıcık nazlı olsaydım, geleceği değil o günü düşünseydim, hiç düşünmez özel hastanede yapardım doğumumu. Binlerce kere pişmanım.

Gece 00.30’da annem geldi apar topar, uçak rötar yapmış. Allahım nasıl mutlu oldum annemi gördüğümde. Kuzenim alıp getirmiş. Yoksa araç yok nasıl gelecek. Ağlaştık. Fatih eve döndü. Bebek emiyordu. Ve bizi 2 gece tutacaklardı. Yemekler için çatal kaşık vermiyorlarmış. Biz ne bilelim. Annem de ben de hiç uyumadık neredeyse. Ertesi gün Doğum Servisi’ne geçtik. Yalnızdık ama yine aşırı sıcaktı. Bebek emiyordu ama çok da ağlıyordu. Annem mamaya başladı. Doymuyordu bebeğim. Kayın validem gelip gördü. O da eve koştu. Fatih hala asmamış benim çamaşırlarımı. O gece gidip uyumuş adam. Neyse annem pijama falan aldı da bana da olmuyor kendine de olmuyor. Ha bir de kuzenim geri dönerken annemin valizlerini de alıp gitmiş ya ah ah… Bir aksilik yetmezmiş gibi..

Annem beni tuvalete kaldırdı 2. gün. Hayatımın en zor anlarıydı. Yürümekte çok zorlandım. Ama sık sık kalkıpka-14072016 (14) yürümem gerekiyordu. Su içmem yasaktı. Doğru düzgün kimse bilgi vermiyordu. Ertesi gün çıkarken doktorum ameliyathanede bana hala 2 tane miyomum olduğunu ama alınmasına gerek olmadığını söylediğini hatırladı. Annemin de benim de sorularımıza kimse düzgün cevap vermiyordu. Şule Ebe dışında. Hakkını vereyim kadın topuk kanı esnasında, diğer sorularımda ağrılarımda bana çok destek oldu. Fakat yaptığı ağrı kesici dikiş ağrılarımı geçirip kas ağrısı yaşattı bacağımda.

Fatih için, “10 yıllık ebeyim, ilk defa gerçekten anne içerde doğururken babanın dışarda 9 doğurduğunu gördüm” dedi. Fatih’i o geceden sonra 2 gece göremedim. Toplam 2 gece 3 gün hastanede kaldık. Ama gerçekten berbattı. Bebeğimin keyfini çıkaramadım, çok ağrım oldu, rahat değildim. Eşimi istediğim gibi göremiyordum.

ka-14072016 (20)Eve çıktık, ama ben gerçekten anneliğin endişe demek olduğunu bindiğimiz taksici telefonla konuşurken öğrendim.

En yakın arkadaşlarım, kayınvalidem evdeydi. Annem bebekle yukarı çıktı. Matiş benden 3 gün uzak kalmamıştı böyle, evde yabancılar vardı. Gerçi Oya onun hayatta en sevdiği insandı ama endişeliydim. Biz aşağıda ben tabureye otururken hasret giderdik. Sonra eve çıktık.

Ve lohusalık serüvenim başladı. Eve çıkıp düzgün yemekler yemeye başlayınca sütüm de geldi bol bol. Amaka-14072016 (24) uykusuzluk hiç bildiğim bir şey değilmiş şimdiye kadar 72 saatte 3-4 saat uyuyabildim. Annem çok destek oldu. O giderken ağladım, o gidince ağladım, ev işleri, karnımı doyurmak, bebekle ilgilenmek çok zordu hep ağladım ama onlarla ilgili hikayelerim ve nasıl atlattığım ise bir sonraki yazıya kalsın.

Zafer’e kavuştum. Ve evet Zafer’ime giden yolda çektiğim her çile binlerce kez mübah. Hayatta yaptığım en güzel şey Zafer Artu. Ve en zor ama zor olduğu kadar zevkli şey de onun annesi olmak.

Ah Kadıköy anneleri ile ilgili en özel şey de doğumdan önceki son hamilelik günlüğümün tam doğumun olduğu gün yayımlanması.

İyi ki varsınız canım Kadıköy Anneleri, iyi ki yanımdaydınız ve iyi ki hala yanımdasınız. Yüzlerce km uzakta olsam da…

Teşekkürler.

[author title=”Aspurçe Gizem Koçak” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/10/ka_foto_aspurce.jpg”]Zafer Artu‘nun annesi. 28 yaşında bir çöl ahusu. Mersinli baba Amasyalı anneden olma, Çorum doğumlu, gençliğini Diyarbakır, Erzincan, Malatya’da geçirmiş çok memlekete ait bir kadın. Kırıkkale Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı bitirdi. Çok uzun yıllardır blog yazıyor. Kişisel blogunda hayatını, endişelerini, yazmaya devam ediyor. 2011 yılından beri özel kurumlarda öğretmenlik yapıyor. Cinsiyetçilik yapan medya unsurlarına takıntılı olduğu için 3 arkadaşıyla beraber cinsiyetçi medya takip sitesi www.cinsomedya.org‘u kurdu. 2 kedisi 1 köpeği var. 2015 Eylül’de sürpriz bebeğinin babası ile evlendi.[/author]

Aslı Altınok Erdal
Aslı Altınok Erdalhttps://kadikoyanneleri.com
1982 Çan/Çanakkale doğumlu Aslı, 2004 yılında Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2004-2006 yılları arasında Chicago, ABD’da Au Pair olarak çalışırken College of Dupage’te İşletme ve Uluslararası İlişkiler dersleri aldı. 2007 yılından bu yana çalıştığı Uluslararası Fuarcılık sektörü PR&Marketing ve Proje Müdürlüğü görevi ile Uzak Doğu’dan Kuzey Afrika’ya, Orta Doğu’dan Slav Bölgesine, Avrupa’dan Körfez Bölgesine 20’den fazla ülke, 40’tan fazla dünya şehrine seyahat etti. Temmuz 2012’de 3 yıllık hayat arkadaşı Koray’la evlendi. 13 Ocak 2014’te oğlu Rüzgar’ın hayatına girmesiyle birlikte, ikamet ettiği Kadıköy’de, kendisi gibi hayattan zevk almayı bilen annelerin bir araya gelip deneyimlerini paylaştığı Kadıköy Anneleri'ni kurdu. 1 Haziran 2014‘ten bu yana sosyal medya hesapları aracılığıyla geniş bir kitleye ulaşan ve 13. Altın Örümcek Web Ödülleri’nde Eğitim kategorisinde Halkın Favorisi seçilen Kadıköy Anneleri'nde, onlarca annenin katkıda bulunduğu yazılarına yer vermekte. Oğlu 7 aylık olduğunda tam zamanlı çalışma hayatına geri döndü. Halen fuarcılık, Kadıköy Anneleri, sosyal ve aile hayatı dörtgeninde var olma telaşını sürdüyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar