Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba, bugün sizi sevgili komşum, oğlum İda’nın mahalle arkadaşı Bulut’un tatlı annesi Nursel Topal ile tanıştırmak istiyorum. Geçen yaz evlerine gittiğimde Bulut’un kütüphanesine ve Nursel’in çocuk edebiyatı sevgisine hayran olmuştum. Nursel’in hayran olunacak daha pek çok özelliği olduğunu onu tanıyınca anladım. Günümüzde artık sık rastlamadığımız almadan vermeyi bilenlerden, gönlüne cimrilik uğramayanlardan dahası tüm bunlar söylenince “aman canım…” diyeceklerden kısacası; “İyi ki varsın!” dediklerimden. Sağ olsun beni kırmadı ve küçük kitap kurtları için kitaplığından bir kitabı seçerek bir tanıtım yazısı kaleme aldı. Aslında yazıyı geçen hafta 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü şerefine sizinle paylaşacaktık ama güz buluşmasıydı piknikti derken böylesi güzel bir yazının arada kaynamasını istemedik. Hem hayvanları konuşmak için sadece bir güne ihtiyacımız yok öyle değil mi? Nursel, 25 yaşından beri sokak hayvanlarına tedavi, yuva bulma, ameliyat, bakım, besleme ve benzeri gibi konularda çalışmış. On yıldır da bu konuda aktif olarak hizmet veren gönüllülere maddi anlamda destek veriyor ve düzenli bütçe ayırıyor. Moda’nın, Kadıköy’ün Sokak köpekleri için yaptıklarını bizzat ben biliyorum. Kendisine buradan tüm Kadıköy Anneleri olarak teşekkür ederim.
Taktir edersiniz ki bireysel çabaların artması gerekiyor Nursel’de böyle düşünmüş olacak ki sahibi olduğu Beşiktaş’taki Köstebek mağazasının instagram hesabı üzerinden bir kampanya yürütmeye karar vermiş. Her ayın yirmisinde Beşiktaş Köstebek mağazasının instagram sayfasından yapılan satışın gelirinin tamamını sokak hayvanları gönüllülerine aktarıyor. Ne harika değil mi? Daha önce Kadıköy Anneleri için röportaj yaptığım Mine Vural da Nursel’in bu kampanyanın gelirini aktardığı gönüllülerden biri. Kendisiyle yaptığım röportajı buradan okuyabilirsiniz. Nursel bu konuda çok hassas. Gelirin gideceği yeri titizlikle belirliyor, yıllarca bu konularda gönüllü olduğu için de tüm diğer gönüllüleri iyi tanıyor. İşte benden duydunuz. Ayın yirmisine az kaldı 🙂 Birine hediye alacaksanız ya da kendi ihtiyaçlarınızı karşılayacaksanız harika bir fırsat! Hem kendinizi hem de sokak hayvanatlarını sevindirebilirsiniz. Dahası ödediğinizin nereye kullanıldığını da takip edebilirsiniz. Kendisi şimdilerde ayın bir gününü de ağaç dikme günü yapmayı düşünüyor. Tükettiklerimizi geri koymak adına duyarlılık artırmaya çalışarak Çekül’ün 7 ağaç kampanyasıyla küçük bir “Köstebek Ormanı” oluşturmak istiyor. Ayrıca mağazada hafta sonları down sendromlu gençleri dükkânında misafir edip, iş verip onlarla ilgili de farkındalığı artırmayı hayal ediyor. Ahhh daha ne olsun! Kendisini buradan takip edebilir. Kampanyalarının paydaşı olabilirsiniz. Haydi, gelin biz seçtiği harika kitaba geçelim. Bu kitabı ben de bu yazısıyla tanıdım. Alıp okumak için sabırsızlanıyorum.
Merhaba sevgili anneler ve küçük kitap kurtları;
Sizlere sonbaharın kendini iyice hissettirmesiyle birlikte soğuyan bu havalarda içinizi ısıtacak, kalbinizi eritip tatlı bir sevgi sosuna bulayacak olan harika bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Beyaz Balina Yayınları’ndan çıkan bu kitabı aynı zamanda kitaptaki muhteşem resimlerini de çizeri olan Sonja Danowski yazmış. Kitaplığımıza katılan her yeni kitabı; ya sosyal medyadan takip ettiğim yazar-çizer, yayınevi sayfalarından ya da kitap kurtlarının tavsiyesi ve tanıtımları yoluyla veyahut oğlumla yaptığımız kitabevi ziyaretlerimiz sırasında dokunarak, bakarak, sayfaları arasında gezinip inceleyerek yaptığımız ön tanışmalardan sonra ediniriz. ‘Küçük Gece Kedisi’ de yine bir kitapçı ziyaretimizde harika kapağı ve dev boyutuyla hemen rafta dikkatimi çekip incelediğim ve ilk bakışta bayıldığım bir kitap. Çocuk kitaplarını çok sevmekle birlikte içinde hayvan sevgisinin, sevimli dostlarımızla kurduğumuz sevgi bağlarının işlendiği kitaplara karşı ayrı bir sevgim vardır. Doğayı ve hayvanları çok seven biri olarak yetiştirdiğim evladımın da yaşayan her canlının yaşam hakkına saygı duyan, kendini bütünün bir parçası olarak hisseden, ekolojik zincirdeki yerini bilen bir yetişkin olmasını hayal eder ve ona göre davranırım. Bir insan yavrusu dünyaya getirip büyütürken doğadaki diğer canlıların yavrularının ve kendilerinin rızıklarını, yaşam haklarını ve yerlerini çalmadan iç içe barışçıl bir yaşam hayalim ve hayallerimde oğlumun gelecekte bu konuda mücadele eden bir aktivist olmasını diliyorum. Bu yüzden ona bu görüşlerime yakın, düşüncelerini temellendirecek ve içinde yer edecek kitapları okumak benim için büyük bir zevk.
[foogallery id=”7821″]
Bu kitapta hayallerimdeki gibi bir anne ve onun yetiştirdiği harika bir çocuk var. Kitapta baba figürünün hiç olmaması dikkatimi çekti ve kitaptaki anneyle biraz daha yakınlaştım. Çocuğunu sevgiyle, merhametle, incelikle, sanatla ve onun fikirlerine duyduğu saygıyla büyüten bu anneyi çok sevdim. Kahramanımız Toni’nin ve annesinin yaşadığı kasabadaki hayvan barınağında hayvanlar yararına bir şenlik ve yardım kampanyası düzenleniyor. Toni bu kampanyaya çizdiği bir resmi bağışlayarak katılıyor, fakat daha sonra bunun yeterli olmayacağını düşünerek çok sevdiği ve gece birlikte uyuduğu peluş oyuncak hayvancıklarını da bağışlamak istiyor. Annesi oğlunun oyuncakları olmadan gece uyuyamayacağını ve özleyeceğini bildiği için başta bu fikre karşı çıksa da oğlunun kararlarına duyduğu saygıdan dolayı fazla diretmiyor ve yola çıkıyorlar. Barınağa vardıklarında Toni’nin annesi de şenlikte çello çalıyor. Çekiliş yapıldığında ise Toni’nin çizdiği resim ve bağışladığı tüm oyuncaklar satılıyor. Bu arada Toni barınakta kedilerin bulunduğu bölümde iri, gri ve ürkek bir kedi olan Valentin’le tanışıyor ve ona (notalarını kitabın bitiminde bulabileceğiniz) küçük gece kedisi şarkısını mırıldanıyor. Şenlik bitiyor ve evlerine dönüyorlar, fakat gece olunca Toni oyuncaklarını özlüyor ve onlarsız uyuyamıyor. Bu durumu fark eden annesi eski eşyalarının olduğu bir valizden kendi çocukluğunda oynadığı eski püskü yaklaşık 30 yaşındaki oyuncak kedisi Pol’ü çıkartıyor ve biraz onardıktan sonra Toni o gece onunla uykuya dalıyor. Rüyasında iki gri kedi görüyor. Ertesi gün okuldan dönen Toni’yi evde bir sürpriz bekliyor. İçeri girdiğinde taburenin üzerinde barınakta gördüğü Valentin’i, taburenin altındaki sepette de Pol’ün durduğunu görüyor. Rüyasında gördüğü iki gri kedi işte karşısında duruyor.
Bundan sonrasını isterseniz kitaptan okuyalım ve kitabı okuduktan sonra küçük gece kedisi müziğini de dinleyelim. Kitabı okuyup bitirdikten sonra ise sadece resimlerine bakmak için yeniden başlayın derim. Çünkü resimler başlı başına bir kitap ve her bir ayrıntıyı, güzelliği, acele etmeden içinize sindirerek bakın, zevk alın… O muhteşem resimlerde anlatılan evin ruhunu hissedin. Duvarlarda asılı tabloların güzelliğini, perdelerin örtülerin işlemeleri, her bir köşesinde resmedilen detaylara, inceliğe, kitabın ilk ve son sayfalarına baktığınızda ne kadar ayrıntılı minik motiflerle bezendiğini görün.
Hepinize keyifli okumalar dilerim.
Nursel Topal