Son yazımın üstünden yine bir ay geçmiş ve bebeğim 27 haftalık olmuş 🙂 Zaman ne çabuk ilerliyor.. Sanki ilk hamileliğimde daha yavaş geçiyordu, şimdi insanlar her sorduğunda şaşırıyorum gebeliğimin kaç haftalık olduğunu söylerken. Bu ayın özeti; yeğenlerle keyifli zaman, arkadaş-bakıcı detoksu, işe tekrar başlama, yorgunluk, stres, Demir’in atak dönemi ve diş çıkarma, Demir’in uzak tavrı, Demir’e karşı vicdanen rahat olamama ve gebeliğimdeki düşen kan değerlerim olabilir… Kısaca yine hareketli bir ay geçirdik diyebilirim.
Geçen yazımda annem ve ilk göz ağrımız ilk yeğenim Ece’min İstanbul’a gelmesinin heyecanı içerisindeydim ve nihayet 29 Ocak’da geldiler. Daha önce söylediğim gibi dünyalar güzeli üç kız, bir tane de yakışıklı yeğenim var 🙂 Ece 9, Nil 4 yaşında, Ada ise 20 aylık. Nil ve Ada İstanbul’da oturan kardeşim Uğur ve Başak’ın kızları, Ece ve Kaan (3 yaş) ise Karabük’teki ağbim ve Yasemin’in (Orhan Pamuk kitapları gibi tanımlamalarımı yaptım, konuya geçebilirim 🙂 ). Ece ilk defa annesi ve babasından ayrı babannesi ile yanımıza geldi, o nedenle biraz heyecanlıydı. Biz de biraz endişeli ve Ece’yi mutlu etme çabasındaydık. Yoğun, bol gezmeli, bol çocuklu, annemin doğum gününü de kutladığımız çok keyifli bir hafta geçirdik. Demir, Ece ve annemin çabalarıyla yürüme çalışmalarını hızlandırdı, tek başına 3-4 adım atmaya ve elimizden tutarak uzun mesafe yürümelerine başladı ve Ece’yle vakit geçirmekten çok keyif aldı. Ece’nin gelmesi sadece Demir’e, Nil’e, Ada’ya değil, hepimize iyi geldi. Ecemiz de bizimle keyifli vakit geçirdi ve yaz tatilinde tekrar gelmesini garantiledi. Eee iki erkek çocuk büyütmek kolay değil bir abla şart 🙂
Ece’yi ve annemi 5 Şubat’ta mutlu bir şekilde yolcu ettik. Bu arada 3 Şubat’ta yaklaşık 1,5 ay ara verdiğim işime geri döndüm. Çalışmayı özlemiş olmama rağmen Demir’in arkamdan ağlamasına alışmak hiç kolay olmayacak gibi. Ama yapacak bir şey yok, doğum iznine kadar çalışmam gerek.
8 Şubat haftasına bakıcı krizi ile merhaba dedik. Demir’in bakıcısı 5 aylıktan beri bizimle ve son 1-2 haftadır anlam veremediğimiz bir şekilde davranışlarında değişiklik gözlemledik, konuşmaya çalıştık olmadı, sonunda Pazartesi işe gitmek için evden çıkacağım sırada ilk patlağı verdi ve pek düzelme ihtimali görünmüyor. İş yerinde canım sıkkın bir şekilde tüm gün psikopat gibi evi izledim. Ne yazık ki yeni birini bulma zamanı geldi, hemen etrafa haber saldık ama içimize sinen birini bulana kadar mevcut bakıcımızla devam edeceğiz.
Bu hafta bakıcı sorunundan dolayı huzursuz olmamıza rağmen doğum günüm dolayısıyla keyifli de zaman geçirdik. Doğum günüm için ikisi arkadaşlarla, biri aile ile ikisi iş yerinde olmak üzere beş ayrı kutlama oldu ve tabii ki ben çok mutlu oldum 🙂 Bir de oğlumla evde pasta kestik, altı oldu 🙂 İnsanın sevdikleri ile birlikte olması kendini iyi hissettiriyor. Ama herhalde yeni yaş ile birlikte sorgulamalar farklı boyuta taşınıyor.
Bu hafta bir kaç haftadır sorguladığım olayları kafamda netleştirdim ve artık hayatımda beni üzen, beni yoran, kendimi kullanılmış veya kötü hissettirme eğiliminde olan herkese anında mesafe koyduğumu fark ettim. Bu büyük kararımdan ilk olarak bakıcımız ve birkaç arkadaşım nasiplendi, çok kolay olmadı elbette ama ben bir miktar rahatladım. Bu psikoloji meğer 40 yaş psikolojisiymiş ama ben 3 yıl önce girmişim, biraz erken oldu özür diliyorum 🙂
Bir iki haftadır Demir geceleri 4-5 defa uyanmaya ve her seferinde suluğunu uzatıp su isteyip, su içerken de tekrar uyumaya başladı. Geç de olsa fark ettik ki Demir’de suyla hatta suluk ile uyuma şeklinde bir alışkanlık oluşturmuşuz. Bu da hem Demir’in ve bizim gece uykumuzu kalitesizleştirmeye, hem de Demir’in gece sırılsıklam uyanmalarına sebep oldu. Hemen bu konuyu çözmek için suluğu ortadan kaldırıp uykudan önce su isterse bardakla vermeye başladık, iki gece zorlandı ve suluğunu çok aradı. Ayhan’a kalsa tekrar verecekti ama kararımızdan vazgeçmedik ve başarılı olduk. Demir iki gece sonra kesintisiz uyumaya geçti, tabii ki biz de 🙂
Sonraki haftaya doktor kontrolü ile başladık, 15 Ocak Pazartesi bebeğimiz 25+5 haftalık 1050 gr olmuş bile, çok şükür sağlıklı ve 27+3 görünüyor. Ama benim tahliller pek iç açıcı değil… Demir, magnezyum, kalsium, dvit, protein düşük ve son bir ayda dört kilo alarak biraz abartmışım. Doktorumuz tarafından öncelikle vitaminler başlandı ve yeme düzenim sorgulandı. Akşamları Ayhan’la ritüel haline getirdiğimiz çikolata soslu, bisküvili pasta yapma ve sıcak sıcak yeme seanslarımızı sonlandırmamız gerekiyormuş, çok üzücü, halbuki ne kadar keyif alıyorduk 🙁 Protein ağırlıklı beslenme ve süt, yoğurt, peynir tüketimini artırma talimatlarını da aldık, merhaba sağlıklı yaşam 🙂
Bu arada Demir’in 60. hafta atak dönemi ile birlikte 11. ayda çıkmaya başlayan dişleri hızlandırılmış bir şekilde gelmeye başladı. Bunun etkisi midir yoksa 15 gündür işe gitmemim mi bilinmez ama Demir’de bana karşı bariz bir uzaklaşma hissetmeye başladım. Sanki onu bırakıp gittiğim için küsmüş ve tavır almış gibi… Zaten kendimi çok rahat hissetmediğim bir dönemde sadece çalışmak iyi gelirken Demir’in bu tavrı acayip bir suçluluk hissi yaşamama sebep oluyor ve çok üzülüyorum…
Bu haftamız kafamda Demir ile ilgili soru işaretleri varken bir de bakıcı ile gerginliklerimizin artması ile devam etti. Akşam işten eve 17:30 civarında gelip koşturarak, kendimiz ve Demir için akşam yemeği hazırlayıp, yeme, Demir’le oynama, banyosu ve uyuması, ardından Demir’in ertesi günkü sabah kahvaltısı ve öğle yemeğinin hazırlanması ortalığın toparlanması derken saat 21:30 olmuş, benim ayaklar şişmiş, yorgunluktan gözlerim kapanır hale gelmiş. Yorucu geçmeye başlayan akşamlarımı ve benim gün boyunca izlediğim görüntülerde bakıcımızın Demir uyurken (günde yaklaşık 3,5-4 saat) oturması, bulmaca çözmesi artan yorgunluklarımla birlikte beni iyice rahatsız etmeye başladı. Bakıcımızın son zamanlarda psikolojisinin iyi olmadığının farkındayız ama bu kadarı da artık insafsızlık boyutunda ve artık konuşmanın da anlamsızlaştığı noktaya geldik, dolayısıya da bakıcı bulma çalışmalarımız hızlandı. Görüşmeler yapıyoruz ve bu sefer ben de doğumdan sonra yaklaşık bir yıl evde olacağım için bakıcı değil, eve yardımcı arıyoruz, iş tanımım çok net; Çocuklar Duymasın’daki Emine’yi arıyorum 🙂 Zor ama bulacağım, inanıyorum. Emine duy sesimi 🙂
Görüşmelerimiz çevremizden gelen referanslar doğrultusunda Türk adaylarla başladı ama daha ilk görüşmede mızırdandıkları için danışmanlık firmalarından destek almaya karar verdik ve 22 Şubat Pazartesi üç görüşme yaptık, bence iş yapacaksa ve ben akşam şişmiş ayaklarımı dinlendirebileceksem hepsi olur ama yardımcı başladığı anda çalışma hayatına ara vermem gerektiği için en azından Mart başına kadar görüşmeleri yapıp içimize en çok sinen kişiyle başlamayı düşünüyoruz. Ama hayatta her şey planlandığı gibi yürümüyormuş, 23 Şubat Salı sabahı evden çıkarken bakıcımıza söylediğim bir iş yüzünden işitmediğim azar kalmadı, Ayhan’ı çağırdım ve bakıcının işine anında son verdik. Ayhan da ben de işe gidemedik, Demir’le güneşli güzel bir gün geçirdik ve hemen B planını uygulamaya koyduk. Öncelikle annemleri aradık, hemen yola çıktılar, bir gün önce görüştüğümüz bayanlardan birini aradık ve Çarşamba işe başlamasını söyledik. Annemler Salı gece geldiler, ben de Çarşamba işe gidip durumumu anlattım ve iznimi aldım. Çalışmak şu sıra iyi geliyordu, üzüldüm ama yapacak birşey yok, demek ki böyle olması gerekiyormuş. Çarşamba günü başlayan bayan Cuma günü sabah gelmedi, kızı hastaneye yatmış, çok üzgünmüş, işe bir süre ara vermesi gerekiyormuş, ne kadarı doğrudur bilinmez ama bizim görüşmelerin tekrar başlayacağı ortada…
Bu kadar karmaşada 27 haftalık olmuş bebeğim bolca tekme atarak varlığını sürekli hissettiriyor ve Demir ile ikisi yüzümü güldürmeye yetiyor. Gergin günler geçiriyorum ama Demir işe gitmediğim için benimle barıştı, tekrar eski sevgi dolu günlerimize geri döndük 🙂 Dedesi ve anneannesi ile de acayip keyifli zaman geçiriyor ve evde gergin bir bakıcı yok, daha ne olsun!
Bu arada gece bacaklarıma giren kramplar, ayaklarımın şişliği ve kan değerlerimdeki düşük değerlerin etkisi ile gündüz bayılır şekilde uyumalarım arttı. Bu nedenle iyi bir yardımcı başlayana kadar annemin bize refakat etmesi gerekecek gibi. İyi ki bize her koşulda destek olan bir ailemiz var 🙂
Yardımcı arayışımız hızla devam ederken bol görüşmeli ve hareketli günler bizi bekliyor gibi 🙂 Umarım bir sonraki yazıda hayalimizdeki yardımcıyı bulmuş oluruz 🙂
[author title=”Aslı Cebeci” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/12/ka_foto_asli.jpg”]1979 doğumlu, 2014 Aralık ayından beri Demir’in annesi. 2016 Mayıs ayında doğacak ikinci çocuğunu bekliyor. Uzun yıllar hemşirelik yapmış, halen bir hastanede yönetim kadrosunda çalışıyor ve gezmeyi, fotoğraf çekmeyi seviyor.[/author]