Anne Baba Çocuk Etkileşimi ve Çocuk Yetiştirme Biçimleri
Çocukların sosyalleşmesinde birinci derece etkili kaynak, anne-baba ve ailedir. Aile ortamındaki ebeveynin tutumları, değerleri, tavırları, beğenileri çocuğun gelişiminde etkilidir. Söz konusu etki bilhassa ergenlik yıllarının sonuna kadar devam eder.
Ebeveynin çocuk yetiştirme tarzı kadar, aynı ölçüde etkili olabilecek olan bir başka husus ebeveynin kişilik yapısı ve davranışlarıdır. Freud 1935’te belirtiği gibi; çocuk aynı cinsten olan ebeveyni ile özdeşim kurar ve söz konusu özdeşleşme çocuğun normal gelişimi açısından gerekli bir süreçtir. Özdeşleşme süreci sırasında çocuk toplumun kabul ettiği davranışları öğrenir. Hemcinsi olan ebeveynin davranışlarını içselleştirmesi esasına dayanan bu süreç sayesinde çocuk da kendi cinsinin toplum tarafından öngörülen davranışlarını(cinsiyet rollerini) kazanmış olur.
Çocuğun kişilik gelişimini; anne, baba ve çocuk üçgenindeki etkileşim süreci ve ebeveynlerin çocuk yetiştirmedeki tutumları etkilemektedir. Ebeveyn çocuklar için model oluşturarak sosyal davranış kalıplarını pekiştirmiş olur. Ancak çocuklarla anne babalar arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Ebeveyn model olarak çocuğun davranışlarının sosyalleşmesine imkan sağlarken, çocuklar da ebeveynin davranışlarını etkilemektedirler. Ebeveynin saldırganca davranışları çocuk için saldırganlık modelini oluşturur. Etkileşim kaynaklı modelde ebeveynin ve çocukların davranışı önemlidir. Bu olguyu bir örnekle açıklayacak olursak, Fatih’in davranışlarına bakabiliriz:
-Fatih kardeşini rahatsız ediyor, oyuncaklarını alıyor ve kardeşini tartaklıyor. Annesinin yapmamasını söylemesine rağmen Fatih kardeşini rahatsız etmeye devam ediyor. Kardeşi ağlamaya başlıyor ve bunun üzerine anne bağırmaya başlayıp Fatihe bir tokat atıyor.
Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi tek başına anne babaların davranışları model olarak her hangi bir davranışı geliştirmede yeterli değildir. Bazı durumlarda çocuk da annesinin veya babasının tepkilerine neden olup bir davranışı başlatabilir.
Disiplin Yöntemleri
Kişilik gelişiminde ilk çocukluk yılları büyük önem taşımaktadır. Dengeli anne baba tutumları sağlıklı kişilik oluşumu sağlar.
Her ailenin çocuk yetiştirirken kendine ait bir yoğurt yiyişi vardır. Anne babaların kişilik özellikleri, arzuları, özlemleri, başarıları kadar, kendi çocukluklarında gördükleri muamele biçimleri de çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda etkilidir. Anne babaların çocuk yetiştirme kavramı; kendi çocukluklarında yetiştiriliş şekilleri ve doğum öncesi dönemde çocuk kavramı ile ilgili zihinlerinde oluşan bilişsel şemalarıyla oluşur.
Ebeveyn disiplin biçimleri konusunda yoğun çalışmalar yapmış olan Hoffman(1970) ana-babaların en az 3 tip cezalandırma tarzını benimsediklerini bildirmiştir,
- Fiziksel Cezalandırma Yöntemi: Ebeveynin güç kullandığı bir yöntemdir. Bu yöntem kapsamında dövme, cimcikleme, tokat atma ve çocuğu hoşlandığı şeylerden ve haklarından mahrum bırakma veya bu yönde tehdit etme esasına dayanan cezalandırmalar yer alır. Bu tür cezalandırmanın temelinde çocuğun güçsüzlüğünden yararlanma vardır. Bu yöntemle yetiştirilen çocuklarda ilerideki yaşantılarında; davranış bozuklukları, suça eğilim ve anti-sosyal kişilik özellikleri gösteren kişilik yapıları oluşabilir.
- Psikolojik Cezalandırma: Bu tür cezalandırmada ebeveyn sevgisini çocuğuna karşı kısıtlayarak disipline etme yolunu seçmiştir. Bu noktada anne babalar çocuklarını disiplin etme amacıyla; yok farz etme, soyutlama, çocuğa karşı olumsuz duygularını açıklama durumundadırlar. Bu tür cezalandırmalar çocuk üzerinde daha fazla örseleyici ve iz bırakıcıdır. Bu durum çocuğun benliğini, benlik kavramını ve benlik saygısını daha derinden örseleyen bir yaklaşımdır. Çocukta; terk edilme, sevgisiz kalma korkusuyla yersiz bir suçluluk duygusu gelişir ve bu duygu durumunu ileriki yaşantısına da taşıyarak, ayrılık anksiyetesi, bağımlı kişilik yapısı, sınırda kişilik bozukluğu gibi problemler oluşabilir.
- Sebep-Sonuç İlişkisini Açıklayıcı Yaklaşım: Bu tür disiplinin esası, ebeveynin çocuğu önceden uyararak, herhangi bir davranışın sonuçları hakkında çocuğu bilgilendirmesi, açıklama yapması esasına dayanır. Örneğin sivri uçlu bir nesneyle oynayan çocuğa; sivri ucun kendisine zarar verebileceği, canını acıtabileceği gibi hususlarda bilgi verilir. Bu yöntemi kullanan ebeveynin temel amacı çocuğun yanlış davranışı konusunda çocuğu ikna etme esasına dayanır. Ebeveyn çocuğu ikna ederken sadece yanlış davranışın çocuğun kendi üzerinde doğurabileceği olumsuz sonuçlar ile yetinmeyip, mevcut yanlış davranışın diğer kişiler ve çocuklar üzerinde olabilecek olumsuz etki sonuçlarını izah etme durumundadır.
3. tip yaklaşım çocuk eğitiminde en yararlı disiplin yaklaşımı olarak değerlendirilir. Bu yaklaşımda çocuğa ne fiziksel ne de psikolojik yönden zarar vermeden kendi kararını vermesine yardımcı olunur. Aynı zamanda bu yaklaşım çocukta ahlak gelişimini de desteklemektedir.
Uzman Klinik Psikolog Nilgün Saltaş
1980 yılında doğdu. 2005 yılında Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü‘nden mezun oldu. 20014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Aile Danışmanlığı eğitimini tamamladı. 2005-2007 yıllarında stajlarını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Psikoz Bölümü ve GATA Askeri Tıp Akademisi Psikiyatri Bölümünde gerçekleştirdi. Sonrasında çalışmalarına Özel Beykoz Polikliniği, Özel Altınışık Rehabilitasyon Merkezi, Dervişoğlu Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezi ve Cansın Preschool‘da devam etti.