Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba,
Yine Kasım ayı geldi ve yine İstanbul Kitap Fuarı heyecanı başladı. Sizi de bu heyecana ortak etmek istiyorum. Biliyorum ki yol çok uzun ve fuar hiç de çocuk dostu değil ama yine de en azından bir yarım gününüzü ayırıp fuarı ziyaret edebilirsiniz. Eğer çocuğunuzla birlikte gitmeyi tercih ederseniz gitmeden önce fuar programa bakıp tek bir etkinlik seçmek ve birkaç stant ziyareti yapıp bir imza saatine katılmak iyi olacaktır. Fuarın havasını koklamak, kitabın yaratıcılarıyla tanışmak ve hatta belki bir atölyeye katılmak çocuğunuz için unutulmaz bir deneyim olacaktır. Eğer zamanınız müsaitse bunu hafta içi yapmanızı öneririm. Benim yazar olarak bu fuara katılışımın bu sene beşinci yılı olacak. Bu yılüç gün fuardayım. İlk olarak 11 Kasım Pazar günü önce bir söyleşi ardından imza saatimle Kelime Yayınları standında olacağım. Söyleşide ilk göz ağrım Sevgili Tilki Toni ile birlikte “İyi Kİ Varsın Tilki Toni” serimin yazılış öyküsünü ve sınıfta nasıl kullanabileceğini akademisyen, yazar, kütüphaneci, öğretmen ve öğretmen adaylarıyla paylaşacağım. 16 Kasım Cuma günü içinse çok daha fazla heyecanlıyım. Çünkü İda ve Mila serimin üçüncü kitabı “Ressam Kedi Üzüm” okurlarla ilk kez fuarda buluşacak. Bu buluşma için kitabımızın çizeri Müjde Başkale ile birlikte harika bir atölye hazırladık. TÜYAP’a gelemezseniz üzülmeyin çünkü aynı atölyeyi 1 Aralık Cumartesi günü İyi Cüceler Kitabevi’nde de yapacağız. Aynı gün öğleden sonra Bütün Çocuklar Derneği için “Ayı Masalı” kitabımın Masal Yoga atölyesini yapacağım. Bir sonraki gün yani 17 Kasım Cumartesi günü hem Dinozor Çocuk Standında imzada olacağım hem de Sevgili Bebek’in kurucusu Nur Şaşmaz Olcay ile birlikte editörüm Nihal Ünver yönetiminde “Bebekler de Kitap Sever!” söyleşisi gerçekleştireceğiz. Beni yakından takip edenleriniz uzun süredir bu işe kafa yorduğumu bu başlıkta söyleşiler düzenlediğimi bilirler. Sevgili Nur ile de bu köşem sayesinde tanıştım. Nur, köşemizi görüp, takip etmeye başlamış aynı hassasiyeti ve sosyal sorumluluğu duyduğumuzu fark edince de geçen seneki Küçük Kitap Kurtları Yaz Buluşmamıza benimle tanışmaya gelmişti. İşte sevgili anneler bu köşenin böyle de güzel bir yanı var. Eğer fuara gelip bizi dinleyemeyecek olursanız “Bebekler de Kitap Sever” adlı söyleşimi 12 Ocak Cumartesi günü Mammashow’da da gerçekleştireceğim.
[divider]
[foogallery id=”7873″]
[divider]
Bu kadar uzun bir girişten sonra gelelim bu haftanın kitabına. Bu kez sizin için İda ve Mila serimin üçüncü kitabı Ressam Kedi Üzüm’ü seçtim. Söz konusu kendi kitabım olunca açıkçası anlatmakta zorlanıyorum. Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Sanırım en başından başlamalıyım. Sevgili Aslı geçen sezon benimle yaptığı röportajda; “Anne olmadan önce de çocuk kitabı yazmıştın ancak oğlundan sonra peşi sıra resimli çocuk kitapların çıkarttın. Anne olan pek çok farklı kişi de yazı ya da eğitimci geçmişi olmadan çocuk kitapları yazıyor, yazmak istiyor. Anne olmak bunu tetikleyen bir dürtü sanırım.” Diyerek bir soru yöneltmişti. Evet, “İyi ki Varsın Tilki Toni” serimi anne olmadan kaleme almış ve serinin ilk iki kitabı İda’dan önce basılmıştı. Ama çok haklı Sara Şahinkanat, Aytül Akal gibi pek çok değerli yazar annelik süreciyle çocuk kitabı yazdıklarını ifade ederler. Benim için de resimli çocuk kitaplarım öyle oldu. Oğlumla birlikte kuşlara, ağaçlara, bulutlara kısacası doğaya ve yaşama tekrar merakla ve keşfetme duygusuyla bakmaya başladım. Anne olmak yaratıcılığımı ve çalışkanlığımı besledi diyebilirim. İda ve Mila serisini oğlumla banyodan sonra yatakta oynadığımız “İda ve Lulu” oyunu sonrasında kaleme aldım. Oyunu oynadığımız sıralar oğlum iki yaşındaydı. Bu oyun benim de çok hoşuma gidiyordu. Her seferinde oğlumla birlikte hayali bir keşfe çıkıyorduk. Bir gece İda uyuduktan sonra yazmaya başladım. Yazarken Lulu isminin yerine oğlumun bebeklik arkadaşı olan ve artık Fransa’da olduğu için çok özlediğimiz Ella’yı yerleştirdim. Kitap editoryal sürece girince de bu ismin yerini oğlumun o zamanlar evdeki hayali arkadaşı olan Mila aldı. Altı kitaptan oluşan bu seriyi yazdıktan sonra aynı şekilde basılmasını istedim çünkü yazının başında da belirttiğim gibi “Bebekler de Kitap Sever!” diye bir derdim var. Bebek kitaplarından kastım ise sadece bez, hışırtılı, aynalı, muşambalı, ses çıkaran, kalın karton kapaklı kavram kitapları değil. Bebekler de kısa edebi kurguları duyabilir ve resimleri takip edebilirler. Edebiyatı çocuğun ilk karşılaştığı sanat alanı olarak düşünüyorum. Bebeğin pek çok duyusuna hitap ediyor ve pek çok sanat alanını birden içeriyor. Edebiyat, resim, müzik, tiyatro… Hal böyleyken maalesef ülkemizde bebeklere okunabilecek çok fazla yerli kitap mevcut değil. Oysaki hepimiz Tavşancan ve Faresu serisine bayılıyoruz değil mi? Peki yayınevleri neden bu yaş grubu için yerli kitap yayınlamıyorlar. Aslına bakarsanız bu sorunun yanıtını geçen hafta Kitap Eki sitesine verdiğim röportajda yanıtladım. İşin arka planında ticari kaygılar yatabilir. Perakende satış için dağıtımın git gide zorlaştığı günümüzde toplu okul satışları pek çok yayıncı için daha cazip olabilir. Yerli yeni bir yapıtla böylesi zorlu bir mecrada yola çıkmak risk alabilmeyi gerektirir. Çünkü basılan çeviri eserler rüştünü ispatlamış ve zaten kabul görmüştür. Hâlbuki yerli, özgün bir eser bu yaş grubu için basılan pek çok çeviri eserin arasında kendine yer bulmaya çalışacaktır ve işi zordur. Bu anlamda yayıncım Dinozor Çocuk’u taşın altına elini koyduğu için gerçekten kutluyorum. Ve tabii bana inan editörüme de teşekkür ediyorum. Sevgili Nihal ile birlikte İda ve Mila için metnin naifliğine uyacak, dijital olmayan, el çizimi yapacak ve sulu boya tekniğini kullanacak, yeni ve özgün (kariyerinin başında) bir çizer arayışına girdik. Böylece Müjde Başkale’de bize katıldı. Başlangıçta onu çok yorduğumu ve uğraştırdığımı söylemeliyim sanırım o da bunu kabul edecektir. Ama çok uyumlu çalıştı ve İda ve Mila’nın dünyasına çabucak girdi. Gerçekten de yalın, özgün ve sevimli resimler ortaya çıkıverdi. Serinin bu üçüncü kitabındaki tüm resimlere bayıldığımı söyleyebilirim. Sevgili Müjde’nin eline, gönlüne sağlık. Serinin doğuş öyküsü böyle şimdi geçelim biz hikâyeye. İda ve Mila iki yakın arkadaştır. Birbirleriyle oyuncaklarını, yiyeceklerini, giysilerini ve boyalarını ama en çok da hayallerini paylaşırlar. Serinin tüm kitaplarında okur bu iki arkadaşın renkli ve çocuksu dünyasında bir geziye çıkıyor. “Kuş Gibi” adlı kitapta İda bize kuşları tanıtırken Mila da kulağımıza hayallerimizi fısıldıyor. “Zürafan Ne Sever?”adlı kitapta ise İda, Mila’nın Zürafa’sı için ağaç yapraklarından bir çorba hazırlamaya çalışıyor. Böylece çınar, atkestanesi, söğüt, palmiye gibi pek çok ağacı tanıyoruz. Moda Parkı’nda tanıştığım Bulut’un annesi oğlunun ağaçları bu kitapla öğrendiğini söylemişti. İşte didaktik olmadan hayata, doğaya, hayvanlara ve hayallere dair sımsıcak bir öykü sizi kucaklıyor. Üçüncü kitapta ise İda ve Mila bu kez ne oynayacakları konusunda bir türlü anlaşamazlar. İda baykuşçuluk oynamakta ısrar ederken Mila prensesçilik diye tutturur. Tam o sırada sokak kedisi Üzüm çıka gelir. İşte tam da asıl oyun o zaman başlar. Okur İda ve Mila’nın farklı farklı mesleklerin rolüne girip oynadıkları bu oyunda renkli bir curcunaya tanık olur. Bu kitabımdaki sokak kedisi Üzüm (bu adı ona ben vermiştim) İda daha yaşına bile girmemişken evimizin penceresine gelir ve ön patilerini camda kaydırırdı. Tüm camı çamur yapardı. O zamanlar evimize gelen yardımcımız camın batmasına çok kızardı. Biz ise; “Üzüm bize resim yapıyor,” derdik. Derken Ressam Kedi Üzüm öyküsü ortaya çıktı. Üzüm’ün şu an yaşadığını sanmıyorum. Bir süre ortadan kaybolmuştu. Döndüğündeyse karnı şiş ve çok kirlenmiş, hırpalanmış gözüyordu. Sanki veda etmeye gelmiş gibiydi. Sonra tekrar gitti ve bir daha da geri gelmedi. Bu vesileyle onu bir kez daha anmak ve teşekkür etmek isterim. Hayatın içinden öyküler anlatmayı seviyorum. Serinin ilk kitabında birinde kedi, diğerinde de sincap ara-bul oyunu için görsellerin içine saklanmışlardı ve hikâyeye eşlik ediyorlardı. Ressam Kedi Üzüm’de bu kez bunu yapmadık ama her iki kitabın sonunda yer alan okurun da oyuna katılmasına ve kendini ifade etmesine olanak veren sayfalara yer verdik. Hem görsel hem de yazınsal dilde mümkün olduğunca okurun hayal gücüne de yer bırakmaya ve harekete geçirmeye çalıştık. Dramacı yanımla tekrar tekrar üretilmeye ve canlandırmaya uygun olacak şekilde tasarladım. Umarım Ressam Kedi Üzüm de serinin her iki kitabı gibi çok okunur ve sevilir.
[divider]
[clickToTweet tweet=”İlk Kitaplığım’da bu ay kitap hediyeli yazımız “Ressam Kedi Üzüm” var. ” quote=”Kitap hediyeli Bu yazıyı çocuk kitabı sever arkadaşlarınızla da paylaşın!” themie=”style3″]
[divider]
Bu yazının altına yorum bırakan üç Kadıköy Annesi’ne de kitabımı imzalı hediye etmek istiyorum. Yorumların kitaplarım ya da İlk Kitaplığım köşesine dair yorumlar olmasını umut ediyorum. Yorumlarınızı 18 Kasım 2018 Pazar gününe kadar yapabilirsiniz. Kıymetli yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Ayrıca böylesi uzun bir yazıyı okuma sabrını gösterdiğiniz için de teşekkür ederim.
[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]1976 yılında İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Çocuk Gelişimi ve Eğitimi üzerine, yüksek lisansını ise Yaratıcı Drama üzerine yaptı. Doktora düzeyinde Çocuk Edebiyatı dersleri aldı. 2005 yılından beri Terakki Vakfı Okulları’nda Yaratıcı Drama Uzmanlığı/Öğretmenliği yapıyor. Sanat yoluyla öğrenme, eğitim için tiyatro konusunda projeler yürüttü ve bu konularda bildiriler yayınladı. “Yaratıcı Drama Köprüsü” adlı sempozyumun öncülüğünü ve koordinatörlüğünü yaptı. “İlköğretimde Yaratıcı Drama” ve “Eğitim İçin Tiyatro Uygulamaları” adlı iki kitap yazdı. Tilki Toni’nin yaratıcısı, “İyi Ki Varsın Tilki Toni” serisinin yazarı. “Aslan’ın Doğum Günü” ve “Park Canavarı” adlı resimli çocuk kitapları da bulunan Güner, kitapların çocuk okurla buluşması için sanatsal çalışmalar yürütüyor ve performanslar yapıyor. Çocuk yogası eğitmeni ve aynı zamanda hikaye anlatıcısı olarak “Masal Yoga” kavramının öncüsü ve yürütücüsü. Şimdilerde “İda ve Mila” adlı yeni serisinin yayına hazırlanmasını heyecanla takip ediyor. Serinin ilk kitabı olan Kuş Gibi’nin raflarda yerini almasının sevincini yaşıyor. Kadıköy Anneleri web sitesindeki “İlk Kitaplığım” adlı bu köşede üç yıldır düzenli olarak çocuk edebiyatı yapıtlarını tanıtıyor ve yılda dört kez olmak üzere Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyor. 3.5 yaşındaki oğlu İda, eşi Hasan Nami ve kedileriyle birlikte Moda’da yaşıyor.[/author]