1 Yayınevi 4 Kitap #2

Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba, geçen sezon başladığımız 1 Yayınevi 4 Kitap yazı dizimizde ilk olarak Nesin Yayınevi’ne yer vermiştim. Dileyenler o yazımı buradan okuyabilirler. Bu sezon ise iki telifli, iki çeviri kitabıyla Hep Kitap’ı konuk ediyoruz. Hep Kitap deyince çoğumuzun aklına ilk olarak “Tavşancan İle Faresu” serisi geliyor. Serinin yeni kitaplarının yayımlandığını ve tüm kitapların tek bir çantayla okura sunulduğu biliyor muydunuz? İda’nın da çok sevdiği bu kitaplara seri kitaplar yazımda yer vermiştim buradan okunabilir. “Haydi Herkes Okula” adlı ilk okuma serisini de yine küçük kitap kurtları için burada anlatmıştım. Henüz sizlere anlatmadığım ama bizim çok sevdiğimiz “Jules’in Bir Yılı” adlı ilk okuma serisini de anmadan geçemeyeceğim. Hele bir de geçen ay yayımlanan Okunmak İstemeyen Kitap var, mutlaka okumalısınız! Gördüğünüz gibi bu kitapların arasından dört kitap seçmek hiç de kolay olmadı. Ben de en iyisi yeni çıkanlardan ve İda’nın en çok sevdiklerinden bir 1 Yayınevi 4 Kitap seçkisi yapayım dedim. Hazırsanız başlıyorum.

1 Yayınevi 4 Kitap #2

"<yoastmark

Hadi Işıkları Kapat, Leonard / Josh Pyke – Chris Nixon / Çevirmen: Sima Özkan / Hep Kitap

"<yoastmark

Hangimiz küçükken karanlıktan korkmadı ki. Hatta aramızda kalsın ben yetişkin olup da hala karanlıktan korkan pek çok kişi tanıyorum.  Çünkü karanlıkta göremediklerimizi hayal gücümüzle yeniden şekillendirebiliyoruz. İşte bu kitabın kahramanı Leonard da aslında karanlıktan değil karanlıkta saklı olanlardan korkuyor. Annesi ve babası onu yatırıp iyi geceler öpücüğü verdikten sonra ışıkları kapatmaya kalaksalar da Leonard buna bir türlü izin vermiyor. Anne ve babası ne kadar denerse denesinler onu karanlıkta uykuya dalmaya ve uyumaya bir türlü ikna edemiyorlar. Çünkü Leonard kapkara, yarasa kanatlı, iki sivri dişli, oradan buradan fırlayan, pırt pırt pırtlayan, kötü mü kötü kokan, pır pır uçan bir canavarın odasının köşesinde olduğuna inanıyor. Leonard’ın hayal gücü karşısında yorgun düşen anne ve babası ise sonunda odasının ışığının gece boyunca açık kalmasına izin veriyorlar. Hatta Leonard’ın odasının ışığı hafta boyunca açık kalıyor. Ama tabii bu böyle sürüp gitmiyor. Günlerden bir gün Leonard odasında daha önce hiç görmediği bir kitap buluyor. Kitabın içinde her türden canavarı korkutabilecek şeylerin bir listesi bulunuyor. İşte bu “Canavarlar Nasıl Korkutulur?” kitabı sayesinde işler bir anda değişiyor. Çocuğun duygusunu anlamak, “canavar diye bir şey yok, saçmalama,” demek yerine ona inandığımızı gösterip rehber olabilmek, ona değer verdiğimizi hissettirmek sosyal ve duygusal gelişim açısından çok önemli. Resimli kitaplar çocuklar kadar biz yetişkinlere de rehber oluyor.  Daha şefkatli, bağ kuran ebeveyn olabilmemiz için böyle eğlenceli kitaplara çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Avustralyalı ödüllü yazarın kaleminden çıkan bu güzel öyküyü Sima Özkan Türkçe ’ye çevirmiş. Kendisiyle daha önce yaptığımız söyleşiyi buradan okuyabilirsiniz.

Willy ve Hugh / Anthoney Browne / Çeviren: Berrak Buhara İdiman / Hep Kitap

Kitabımızın kahramanı Willy çok yalnız bir şempanzedir. Willy’nin yüzünden ve yaşananlardan da anlayacağımız gibi bu durum onun tercihi değildir. Diğer şempanze ve goriller tarafından dışlanmakta ve aşağılanmaktadır. Ama bir gün Willy parkta kendi halinde yürürken her şey değişir. Hugh ile karşılaşır daha doğrusu Hugh koşarken Willy’e çarpar ve onu yere serer. Bu çarpışma sonucu iri yarı ve sert görünüşlü olan Hugh tarafından zorbalığa uğrayacağını düşünen Willy yanılır. Çünkü dış görünüş yanıltıcıdır. Hugh da Willy kadar nezaket sahibi ve dost canlısıdır. Dahası Willy’i zorbalık yapan diğer gorillere karşı korur. Willy de Hugh’un örümcek korkusunu aşmasına daha doğrusu onun örümcekle karşılaşmamasına yardımcı olur. İki arkadaş dostluklarıyla farklılıkların zenginlik olduğunu hepimize duyumsatırlar. Kitabın kısacık yalın metni ve şahane iletisi kadar resimleri de oldukça ilgi çekici. Kişileştirilmiş primat kahramanların giysileri onların karakterleri hakkında bizlere ipucu verirken Willy ve Hugh’un hayvanat bahçesi ziyaretinde kafeste gördüğümüz insanlar ve onların yüz ifadeleri bizi düşünmeye itiyor. İda ile çok sevdiğimiz ve defalarca okuduğumuz bu kitabın çevirmeni yine Hep Kitap’tan çıkan Dombili serisinden de tanıdığımız Berrak Buhara İdiman. Dombili’ye seri kitaplar yazı dizisinde mutlaka yer vereceğim ama siz Judith Kerr imzalı bu muhteşem  seriyle henüz tanışmadıysanız hem bu seriyi ve yine İdiman’ın çevirisiyle okura ulaşan çağdaş edebiyatın önemli yapıtlarından biri olan Kerr’in Çaya Gelen Kaplan adlı kitabını mutlaka okumalısınız.

Püf Çiçeğim / Seda Akipek, Öznur Sönmez / Hep Kitap

Nefes mahalleye taşınalı bir yıl olmuştur. Başlarda hep yalnız olan, sabahları püf çiçeği üfleyen, akşamları ise düdük çalarak gezen Nefes ile hikâyeyi bize anlatan Rüzgâr kısa zamanda arkadaş olurlar.  Rüzgâr kendini Nefes ’in yanında çok mutlu hisseder. Bütün yazı birlikte eğlenceli bir şekilde geçirirler. Rüzgâr okula da beraber başlarız, sıramızı paylaşırız hayalleri kurarken aldığı kötü haberle sarsılır. Nefes yaz sonunda çok uzak bir yere, başka bir ülkeye taşınıyordur. İki arkadaş ayrılık gününe kadar bu konudan hiç bahsetmez, anın tadını çıkarırlar. Nefes soluklanmayı, odaklanmayı, flüt çalmayı öğretir Rüzgâr’a ve gerektiğinde de susmayı. Rüzgâr’ın beklediği mucize maalesef gerçekleşmez, veda vakti gelip çatar. “Öfleme, üfle!” der Nefes arkadaşına ve ona bir püf çiçeği uzatır. İki arkadaş elbet bir gün yeniden kavuşacaktır. Bu kitabın İda’nın kalbine dokunduğunu düşünüyorum. Çünkü onun da tıpkı bu kitaptaki öyküye benzeyen yaşanmışlıkları var. Arkadaşı Ella üç yıl önce Fransa’ya taşındı. Tatlı Ella ile mektuplaşıyorlar ve telefondan görüşüyorlar. İki kez de Ella Türkiye’ye gediğinde görüştüler. İda da Fransa’ya Ella’nın yanına gitmeyi hayal ediyor. O yüzden de kitaptaki Rüzgâr karakteriyle kolaylıkla özdeşim kurabiliyor. Nefes farkındalığı ve nefes kontrolünü de ele alan bu kitabın sonunda bir de egzersiz önerisi bulunuyor. Ben özellikle kitabın resimlerini çok sevdim. Çizimler ve renkler kitabın naifliğine, dinginliğine ve duygularına çok uygun olmuş. Tatlı bir yaz kitabı da olan bu kitabı size de tavsiye ederim.

Ben Bir Kitap Kurduyum / Özge Lokmanhekim, Ege Karadayı / Hep Kitap

Özge Lokmanhekim’in Hep Kitap etiketiyle çıkan “Can ve Badem“ serisine daha önce seri kitaplar yazı dizimde yer vermiştim. O yazıyı buradan okuyabilirsiniz. Bu seri yeni bir tasarım ve Ege Karadayı’nın resimleriyle yeniden okurla buluştu. Seriyi sevenlere Can ve Badem’in yeni bir kitabının da basıma hazırladığının müjdesini vereyim.  Ben Bir Kitap Kurduyum kitabının resimleri de kitabın künyesinden de görebileceğiniz gibi Karadayı’ya ait. Ancak bu kitap resimli kitap kategorisinde değil, ilk okuma kitabı.  İda resimli kitapları çok sevse de elbette yaşı itibarıyla ilk okuma ve daha büyük yaş gruplarına hitap eden kitapları da okumaya başladı. Bu kitap bence harika bir birinci sınıf sene sonu hediyesi olabilir. Çocuğum kendi başına okumaya başladı ona ne alayım diyenler için bir alternatif olabilir.  Ali ve Selin adındaki iki kitap kurdunun kitapların büyülü dünyasında yaptıkları yolculuğa eşlik ederken kitabın hayatın bir parçası olduğunu bir kez daha görüyoruz. Kitabın sadece masada ya da koltukta sessizce okunmasının gerekmediğini, her yerde okunabileceğini, okumanın eğlenceli bir şey olduğunu, okumanın bir ölçüsü olmayacağını, okumanın bir haz olduğunu ve okurun kitap seçme hakkı bulunduğunu, ilgi ve ihtiyaçların okumaya yön verdiğini anlıyoruz. Kitabın sonunda “Küçük Okurların Hakları” başlıklı on maddeyle de kitapta anlatılanlar özetlenmiş. Ben de doğduğundan beri İda ile her yerde ve her zaman okuyorum. Bazen birlikte paylaşımlı okuyoruz bazen o bana okuyor bazen ise herkes kendi kitabına dalıyor. Günde kaç dakika ve kaç sayfa okuduğuna ise hiç takılmıyorum. Çünkü kitap bir ders ya da ödev değil! Sanırım en çok sabah kalkar kalmaz kahvaltıdan önce birlikte paylaşımlı kitap okumayı seviyoruz. Ya siz nasıl ve nerede okumayı seviyorsunuz?

Sevgilerimle,

 

 

Hafize Çınar Güner
Hafize Çınar Günerhttps://kadikoyanneleri.com/category/ilk-kitapligim/
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanında yüksek lisansını ise Yaratıcı Drama alanında tamamladı. “İlköğretimde Yaratıcı Drama” ve “Eğitim İçin Tiyatro” kitapları yayımlandı. Oluşturduğu sanat ve oyun yoluyla öğrenme tasarımları pek çok konferans ve kongre programında yer aldı. Sekiz yıl önce yayımlanan ilk göz ağrısı “İyi ki Varsın Tilki Toni” adlı serisinin ardından ise şu ana kadar farklı yayınevlerinden yayınlanmış ve yayına hazırlan yirmi çocuk kitabı bulunuyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir çocuklarla çalışıyor ve 2005 yılından bu yana Terakki Vakfı Okulları'nda yaratıcı drama ve tiyatro öğretmenliği yapıyor. Bir web sitesindeki “İlk Kitaplığım” adlı köşesinde resimli kitaplar hakkında yazılar yazıyor ve mevsimde bir defa olmak üzere Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyor. Yürüttüğü “Masal Yoga” atölyeleriyle kitabevleri, okullar, fuarlar, kütüphaneler ve parklarda pek çok çocuğu masallarla buluşturuyor. Okuma kültürünün yaygınlaşması adına çeşitli sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve yürütüyor. Kadıköy Belediyesi Moda Gönüllü Evi'nde mahalle eliyle açılan Moda Çocuk Kitaplığı'nın koordinatörlüğünü yapıyor. Cumhuriyet Kitap Eki’nin “Taş-Kâğıt-Makas” isimli çocuk ve gençlik edebiyatı sayfasının ardından şimdi ise Sanat Kritik’te çocuk kitaplarını yorumluyor. Eşi, oğlu ve kedileriyle birlikte Moda’da yaşıyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar