Sevgili Kadıköy Hamileleri, sizi unuttuk sanmayın, bu haftadan itibaren “Hamilelik Günlükleri” bölümümüz yayında! Üniversiteden bölüm ve ev arkadaşım Gülüm, 20. haftasından itibaren tüm hamilelik sürecini bizimle samimi bir şekilde paylaşıyor olacak. Bu keyifli serüveni onunla birlikte hafta hafta yaşayacağım için çok mutluyum! Her cuma minik Asya’nın mucizevi gelişimi ve anne&baba adayının heyecanına ortak olmak için bizi facebook, instagram, twitter ve google+ hesaplarımızdan taip etmeniz yeterli. Selam olsun tüm doğuranlara, doğuracaklara 🙂
Ben Gülüm, nam-ı diğer müstakbel Asya’nın annesi. Epeyce süredir yazmak için bir adım atmayı bekliyordum, sonunda tüm cesaretimi toplayarak açılışı yaptım. Başlığımızdan da anlayacağınız üzere, biz 20 haftalığız. Elimiz, ayağımız her şeyimiz çok şükür yerinde, sorunsuz bir hamilelik yaşıyoruz. Şu aralar tek derdim; bebeğimin kıpırtısını hissedememek. Hareketlerini, tekmelerini hissedebilmek için kendisini sürekli dürtme halindeyim, ancak ne yazık ki halen tık yok. Bekliyoruz bakalım ne zaman teşrif edecek 🙂 Şimdi gel gelelim 20 haftaya kadar neler yaşadığıma… 8 haftalıkken hamile olduğumu öğrendiğim için, riskli olarak görülen 12 haftanın yalnızca 4 haftasını bilinçli olarak yaşayabildim. O kadar “Bilinçliydim” ki! Bu 4 haftada mide bulantılarımı bastırabilmek için sürekli tıkıştırdım ve 4 haftanın sonunda tamı tamına 4 kilo aldım. Bu şokun arkasından sonra ki haftalarda dururum sandım ancak öyle olmadı, kilo almaya ve yemeye hala devam ediyorum.
12 haftayı tamamladıktan sonra, artık akşam 20:30’da kanepelerde uyuyakalmıyorum ancak bu defa da ani enerji fırlamaları ve sıcak basmaları ile boğuşuyorum, sanırım aldığım demir ve vitamin haplarının bunda etkisi büyük. Sonra bir de uyku sorunum çıktı; sürekli bebeğimin üstüne yatıp, ezdiğimi zannediyorum ve her akşam “Aksiyon” tadında rüyalar görüyorum. Ayrıca göbeğim zaten önceden de vardı, şimdi iyiden iyiye belli olmaya başladı. Saçlarıma gelince bir felaket! İnanılmaz derecede dökülüyor, şekil almıyorlar. Cildimde bir bozukluk yok şimdilik ancak karnımda feci bir kaşıntı var. Eşimin yoğun baskıları sonucu oje de sürmüyorum, tırnak bakımını ise yalnızca kendi ürünlerimle yapıyorum. Kısacası fiziki olarak çok çok daha iyi günlerim olmuştu, ama ruhen sanki biri içime bir motivasyon çipi takmış gibi! Durduk yere mutluyum, gülüyorum, şarkı söylüyorum. Hamilelik öncesinde asla böyle biri değildim, hatta gudubet bile denilebilirdim, ama şu anda açıkçası kendimi aşarak, o nefret ettiğim sevgi pıtırcıkları olma yolunda ilerliyorum, Allah sonumu hayretsin! Tabi tüm bu mutlu zamanlarımın yanında eşimi burnundan getirdiğim anlar da olmuyor değil. Ufacık bir imada bulunsa başlıyorum ya kavga etmeye ya ağlamaya ya da başka bir şeye… Kısacası bu aralar eşime sarmış vaziyetteyim. İkimiz de durumun farkındayız, bu yüzden artık dalga geçmeye bile başladık, bu şekilde daha rahat atlatılabiliyor sanırım (İlerleyen günlerde olayların detaylarına ayrıca gireceğim).
Ve gel gelelim 20. Hafta Perinatoloji Sendromuna… Çok önemli bir tetkik olduğu için, güvenecek doktor bulmak konusunda maalesef Ssıyırma” ve çevremdeki insanlara da sıyırttırma noktasına geldim. “O doktora mı gitsek? Bu Prof.’a mı gitsek? Yoksa hepsine birden gidip, bu ay aç mı yaşasak?“ gibi düşünceler uzayıp giderken, şu an sanırım açıkta kaldım. İstanbul gibi bir şehirde yaşayıp da nasıl açıkta kalırsın demeyin, zira bu bahsettiğim “Güvenilir” doktorlardan randevu alabilmek için en erken 3 hafta öncesinden yerinizi ayırtmanız gerekiyor.
Bir de alışveriş durumları var ki daha hiç başlamadım. Ancak araştırma aşamasındayım ve sizlerle ilerleyen dönemlerde avantajlı gördüğüm tüm site ve ürünleri Kadıköy Anneleri’nde paylaşacağım. Son durumumuz bu şekildedir, hamileliğimin şimdiye kadar olan kısmını kısaca özetledikten sonra, kapanışı kızımın şarkısıyla yapmak istiyorum!
“I’m a supergirl, and supergirls don’t cry”
Eğer siz de Hamilelik Günlükleri bölümümüzde yazmak isterseniz, lütfen bilgi@kadikoyanneleri.com adresine bilgilerinizi gönderin. Paylaşımlar için şimdiden teşekkürler!