Zennube Ezgi’nin Hamilelik Günlüğü: 21. Hafta

Merhaba!
21. hafta biterken Ereğli’de bol bol meyvelerimi yemiş, eve dönüş hüznü çökmüş ve hatta haftalar sonra evime dönmüş haldeyim. Bu hafta nasıl geçti anlamadım. Ereğli’de zaman hop diye geçti. Ela biraz daha büyüdü, kıpırdanmaları iyice arttı. Sonra İstanbul’a döndüm ve bir sürprizle karşılaştım: Anizokori.
Bir gün, bahçeye dikmek için çiçeklerimi almış yorgun argın eve dönmüşken karşıma çıktı bu mesele. Tam elimi yüzümü yıkıyordum ki bir baktım gözlerim birbirinden farklı! Birinin gözbebeği minicik diğeri neredeyse iki katı!

Anizokori de nedir?

Bunun beyin kanaması gibi durumlarda belirti olduğunu biliyordum, evde de tektim, geçtim salona uzandım. Az sonra Çağdaş geldi, ona da sordum. Baktı, hakikaten farklıydı gözlerim. Kalktık hastaneye gittik. İlk gittiğimiz hastanede pek tatmin olmayınca, doktor hiç muayene etmeden bir şey olmaz deyince ikincisine gittik.
Orada beynim durdu desem yeridir. Beyin, anevrizma, tromboz, pıhtı, tek taraflı his kaybı, çift görme kelimeleri ile dolu 1 saatten sonra, apar topar MR’a girmek istemedim. Göz bebeklerinde eşitsizlik yani anizokori. Özellikle hamile olan ya da doğum kontrol hapı kullanan insanlarda daha sık görülebilen trombozun yani pıhtı oluşumunun ya da anevrizmanın belirtisi olabilirmiş. MR çekilse de sadece durumu görmüş olurmuşuz. Yapılacak çok da bir şey olmayabilirmiş. İlaçla pıhtıyı dağıtma ya da ameliyat seçenekleri hamilelikte fayda/zarar hesabına göre değerlendiriliyor.
Ben bu yeni öğrendiğim garip durumla panik içinde ailedeki doktorlara sarıldım.
  1. Kadın doğumcu halamı aradım, seyahatte olduğu için ulaşamadım.
  2. İngiltere’ye taşınan halamı aradım, biraz konuştuk, rahatladım ama o da kendi alanı değil diye bir şey diyemedi duruma.
  3. Tüp bebek üzerine çalışan halamı aradım, cebi kapalıydı.
Bir süre hastane bahçesinde ağlayıp her an beynim patlayacak korkusuyla dikilirken aklıma ailenin bir doktoru daha geldi. İyi olacak hastanın sonunda aklına gelmişti doktoru! Aklım neredeyse, ancak düşünebiliyordum, beynim çalışmayı bırakmış gibiydi… Gece gece aradım beyin cerrahi bölümünde doktor olan aile üyemizi.
Birkaç telefon konuşmasından sonra, hastaneden çıkıp eve geldik, MR’ı da doktor tavsiyesi ile boş verdik çünkü o an için tek belirti göz bebeklerimdi, başka hiçbir şikayetim yoktu. Ertesi günü bekleyip bu sırada kendimi dinlemeye devam edecektim.

Testler… Testler…

Ertesi gün, önce 3 saat süren göz muayenesi ve testleri silsilesi ile hikayenin göz bölümünü kapattık. Mesele göz değildi. Sırada nörolojik muayene vardı. Bu sefer dün geceki gibi korkunç hastane yerine çok daha tanıdık bir mekanda, tanıdığım hocalarla beraberdim. Sağ olsunlar pıt diye muayene ettiler, sonra 21. haftaya geldiğim için MR’a gir ki emin olalım dediler. Böylece MR randevusu bulmak için biraz debelenip akşam saatine bulabildik, sonuç göstermek için ertesi günü bekledik…
Bekledik ama nasıl bekledik? Çağdaş’la vedalaştım. ‘Bak ben küt diye gidersem öyle 3-5 yıl hayata küsme, evlen, çocuk yap’ dedim. Çok ağladım. Yolda sokakta pat diye ölürüm de herkes arkamdan “vah vah bir de hamileydi kızcağız” der, sülalem üzülür kahrolur diye… Zaten ölmekten korkmak var bir de üstüne böyle hamileyken, böyle kafanın içi, kapalı kutu bir meselede sorun çıkınca, hiç kaldıramadı sinirlerim… Zavallıya bağladım kendimi, yedim yedim bitirdim. Rüyalarımda eş dost öldü öldü dirildi, kabus üstüne kabus gördüm…
Buradan, bana ”kadın 5 aylık hamileymiş, hastalanmış bitkisel hayata girmiş ama karnında bebeği yaşatmış büyütmüşler. 7 aylık olunca da sezaryenle almışlar, kadın ölmüş bebek yaşamış” hikayesini anlatan arkadaşıma da selamlarımı gönderiyorum. Sayende acayip rüyalar gördüm. Böyle debelenirken sonunda sabah oldu ve… MR sonuçları temiz çıktı. Peki bu ne demek? Görünürde anevrizma yani şişmiş, genişlemiş ve sinirlere baskı yapmış bir damar yok. Harika! Beynim temiz, pırıl pırıl.
Bu durumda ben, toplumun %15-20’sinde olabilen, doğuştan olduğu gibi sonradan da ortaya çıkabilenka-27062016-05 ANİZOKORİ‘mle tanışmış oldum. ‘Bunu böyle kabul et, kafana da takma artık. Herkesin başına gelebilir evet ama, şu anda senin korktuğumuz gibi bir durumun yok. Git hayatına devam et’ dediler.
Tabii öyle hemen lay lay lom olamadım. İki günlük ağlamaların, kabusların, korkuların içe çökmesini atmak öyle kolay olmuyor. Birkaç saat ortalıkta ölü balık gibi gezindikten sonra yavaş yavaş kendime geldim. Hala aynada gözüme baktığımda bir tuhaf geliyor ama çok bakmamaya çalışıyorum. Huylandırmayayım sevgili anizokorimi.
 
Haftanın bonusu: Gözlerimin pörtlediği gecenin sonunda, moral olsun diye gittiğimiz kadın doğumcuda Ela bize güldü =) Sağ olsun, iyi geldi! Boşuna efkar yapmamak en güzeli. Ben başaramadım. Yedim kendimi ama umarım sizin böyle zamanlarınız olduğunda, benden daha güçlü ve daha aklı selim olursunuz.
Sevgiler,
Zennube Ezgi Kaya Ünveren
Zennube Ezgi Kaya Ünverenhttp://kafasikarisikbiranne.com
1989 doğumlu, çocukluğu Kadıköy’de geçmiş, hala da aklı orada olan bir İstanbul insanı. Fransız Dili ve Edebiyatı Mezunu, dijital pazarlamacı, sivil toplum & sosyal projelerle haşır neşir bir anne adayı. Şimdilik kızı Ela’ya hamile ve zamanının çoğunu çeviri yaparak geçiriyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar