Doğum, yenidoğan, bebek, hamile, çocuk, evlilik, aile, doğum günü… Mutlu anlarımızı ölümsüzleştirmek için hiç şüphesiz kullandığımız araç “Fotoğraf”. Yaşadığımız o mutlu ana geri dönüp bakmak istediğimizde aynı mutluluğu tekrar hatırlamak için, anı ölümsüzleştirmek için, unutmak istemediklerimizi hatırlamak için belki… Ülkemizde özellikle son yıllarda popüler olan, aynen adı gibi ayrı bir uzmanlık alanı haline gelen “Mutlu Gün” fotoğrafçılığı. İşin içerisine anı fotoğraflamanın yanı sıra sanatsal ve estetik kaygılar da eklenince, ortaya o özel anlarınızın ölümsüz fotoğrafları çıkıyor, hem de her biri sanat kokan… “Mutlu gün” fotoğrafçılığının kurallarından teknik aşamalarına kadar birçok merak edilen soruyu özellikle İstanbul-Anadolu Yakası’nda işler yapan ve Kadıköy Anneleri’nin de takipçisi olan Aybala Hancan’a sorduk. Röportaj sonunda çok özel bir sürpriz yine sizi bekliyor olacak 🙂 Keyifli okumalar.
K.A. Aybala Hn merhaba, öncelikle sizinle röportaj yapabildiğimiz için çok mutluyuz. Anadolu yakasında “anne” dokunuşla böyle özel işler yapan bir fotoğrafçıyı, Kadıköy Anneleri yakından tanısın istiyoruz. Aybala kulağa melodik gelen ancak pek duyulmamış bir isim, aslen nerelisiniz?
A.H. Teşekkür ederim, yaşamım boyunca ismimin ne kadar da orijinal ve az duyulmuş bir isim olduğunu sıklıkla duydum, haklısınız. Aybala daha ziyade Azeri ismi olarak biliniyor ancak ailem Malatyalı, ben de üniversiteye kadar orada yaşadım. Babam üniversitede tarih bölümünde öğretim görevlisiydi, sanıyorum gençken okuduğu bir kitaptan etkilenerek ismime karar vermiş.
K.A. Kısaca bize fotoğrafçılığa başlama hikayenizden bahsedebilir misiniz?
A.H. Üniversitede makine mühendisliği okudum, devam eden süreçte 10 yıldan fazla kurumsal otomotiv firmalarında çalıştım, yöneticilik yaptım. Şimdi 3 yaşında olan kızıma hamileyken sağlığımla ilgili birtakım sorunlar yaşayınca o dönem çok yoğun çalıştığım işimi bırakmak durumunda kaldım. Böyle bir ara vermiş olmak aslında hayatımın akışını değiştirecekmiş, o günlerde farkında değildim. Bu defa daha fazla kalbimin sesini dinledim ve kendimi elimde makinemle Muammer Yanmaz’ın nam-ı diğer 40 Haramiler’i yetiştirdiği mağarada buldum. O günden bu yana makinem hiç elimden düşmedi, doğum, bebek, aile, doğumgünü, organizasyon ve talebe gore evlilik fotoğrafları çekmeye başladım. Şu anda hamile, doğum, aile, doğum günü, organizasyon, yenidoğan, bebek, çocuk ve talebe gore evlilik fotoğrafları çekiyorum.
K.A. Hobinizi mesleğiniz haline getirmek nereden aklınıza geldi? Eğer profesyonel anlamda siz bu işi yapamasaydınız, diğer bir deyişle ticari bir kazanç sağlayamasaydınız hangi mesleği icra ediyore olurdunuz? Yine de hobi olarak fotoğraf çekmeye devam eder miydiniz?
A.H. Çalışmadan ve üretmeden yaşamayı doğru bulmuyorum, bu benim yaşama bakışıma aykırı. Bu kadar severek yaptığım bir iş dışında hayatımın merkezinde başka bir şey olsun istemedim. Aksi halde başka bir iş yapsaydım fotoğraf yine bir miktar geride kalacaktı. Fotoğraf olmasa ne olurdu diye hiç düşünmedim açıkçası, sonuçta yaşadıklarım beni bu noktaya taşıdı. O zamanki bir başka senaryo olurdu sanırım 🙂
K.A. Hamile, doğum fotoğraflarından doğum günü, hastanede aile fotoğraflarına kadar geniş bir yelpazede fotoğraf çekiyorsunuz. Bunların içinden kendinize en yakın hangisini görüyorsunuz?
A.H. Hepsi keyifli, evlilik hikayesi çekmeyi de çok seviyorum bu arada. Çok masalsı sonuçlar çıktığını görmek mutlu ediyor.
K.A. Sadece İstanbul’da mı çalışıyorsunuz? Hiç şehir dışında işiniz oldu mu?
A.H. Ağırlıklı olarak İstanbul’da çalışıyorum ancak gerek doğum, bebek fotoğraflarında gerekse evlilik fotoğraflarında şehir dışında çalıştığım oldu. Eskişehir, Ankara, Kocaeli şimdi aklıma gelenler.
K.A. Son zamanlarda fotoğrafçılık stüdyodan çıkmış, daha doğal ortamlarda yerini bulmakta, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Stüdyo çekimleri mi daha çok ilginizi çekiyor, dış mekan çekimleri mi?
A.H. İşin gerçeği layıkıyla çekilen bir stüdyo fotoğrafı, gerçekten iyi iş çıkaran bir stüdyo fotoğrafçısı bence çok takdir edilesi. Çünkü stüdyo fotoğrafçılığı sanıldığı kadar kolay değil. Bir kere ışık doğal değil ve oldukça güzel iş çıkarmalısınız. Ancak evlilik çekimlerinde yıllarca çok klişe ve keyifsiz çekimler yapıldığı için bence insanlar sıkıldılar. Bir diğer konu da artık hikaye fotoğrafçılığının gündeme gelmesi. İnsanlar doğumgünü, düğün vb günlerin tamamını fotoğraflattırmak istiyorlar ki bence çok çok yerinde bir tercih.
K.A. Çekim yeri olarak nereleri kullanıyorsunuz? En ilginç mekanları nereler? Ya da neye göre belirleniyor? Özellikle yeni doğan bebek çekimi için tercihiniz?
A.H. Doğumda zaten doğumun gerçekleşeceği hastane şartlarında çekimler gerçekleşiyor, yenidoğan çekimlerini ailenin evinde yapmayı tercih ediyorum. Birkaç günlük bebeklerin kendi evlerinde oldukça titizlikle fotoğraflanmaları bana kalırsa en doğrusu. Aile ve düğün fotoğraflarında ise iç mekan, dış mekan neresi tercih edilirse ya talebe uygun hareket ediyorum veya mekan öneriyorum. Mekanlar ailenin, çiftin bulunduğu lokasyonla ilgili olabildiği gibi mekanın fotoğraf için istediği ücretle de ilgili olabiliyor. Belki duymuşsunuzdur, birçok mekan artık fotoğraf çekimine ücret karşılığı olursa kabul ediyor. İlginç çekim mekanı tarihi ve belli dokusu olan yerler veya ilginç detayları olan mekanlar olabiliyor.
K.A. Doğum çekimleri talebi için size ne kadar önceden ulaşılması gerekiyor? Malum doğum planlı olduğu kadar kendi doğumum gibi plansız, bir anda da gerçekleşebiliyor 🙂
A.H. Bu konu benim programıma göre değişir, bir gün önce arayıp müsait zamanım olduğu için benimle çalışan aileler olabildiği gibi çok önceden görüşmemize rağmen dolu günüme de denk gelenler olabiliyor.
K.A. Telafisi olmayan özel anları fotoğraflıyorsunuz. Yapılabilecek en ufak bir hata çekiminizi tamamen bozabilir ve fotoğrafları bekleyen müşterilerinizi hayal kırıklığına uğratabilir. Bu noktada teknik anlamda ve hazırlık aşamasında nelere dikkat ediyorsunuz? Çekimlerinizin başarılı olabilmesi için öncesinde nasıl bir süreç izliyorsunuz?
A.H. Konsanstrasyon çok önemli ve bir gün önceden tüm ekipmanlarınızın eksiksiz, çalışır halde olduğundan emin olmalısınız. Esasen yapacağım çekime gore ön hazırlıklar farklılık gösterebiliyor. Ama doğum özelinde cevap verecek olursam; normal ve sezaryen doğumda sure bir miktar fark etse de doğumdan birkaç saat once hastanede aileyle birlikte olup tabir-i caizse ortamın havasını soluyorum, bu benim de motivasyonumu artırıyor. Bu arada ışığı, ortam koşullarını vs kontrol edip detayları ve anne-babanın ebeveyn olmadan önceki son hallerini, heyecanlarını fotoğraflıyorum. Tüm bunlara ek olarak tüm çekimler için önerebileceğim husus ise çekimi yaptıracak ailenin, anne-babanın, çiftin mümkünse çekim günü öncesinde fotoğrafçı ile tanışmaları ve nasıl bir çekim istediklerini, özel talepleri varsa bunları vs aktarmaları. Ve tabi karşılıklı uyum içinde çalışmak isteyip istemediklerine karar vermeleri. Zira fotoğrafın sadece teknik bir konu olmadığını düşünüyorum, duygusal tarafı yüklü olan bir çalışmayı uyum içinde çalışacağınıza inandığınız birisi ile yaparsanız sonuç çok daha iyi olacaktır.
K.A. Doğum hazırlıkları esnasında kargaşadan atlanabilir belki, özellikle belirtmek gerekirse doğum fotoğrafı çektirecek ailelerin nelere dikkat etmeleri gerekir?
A.H. Bu aslında çok parametreli bir konu gibi görünse de birkaç detayla anlatılabilir. Doğum fotoğrafı doğumhane gibi farklı birtakım çalışma koşulları içerdiğinden fotoğrafçının bu koşullarda çalışabileceğinden emin olmak en önemli husus bana kalırsa. Yani doğumhane hijyeni, sağlık personeline engel olmadan ve dikkat dağıtmadan çalışabilme, doğum anında soğukkanlı davranabilme gibi oldukça önemli konular doğum fotoğrafçısının daha once mutlaka tecrübe ettiği deneyimler olmalı, bundan emin olmalarını öneririm. Fotoğrafçının annenin ve ailenin bu özel günün mahremiyetine uygun davranması da oldukça önemli. Bununla birlikte fotoğrafçının portfolyosunu dikkatle incelemelerini, bu fotoğrafların beklentilerini ne kadar karşıladığına karar vermelerini tavsiye edebilirim. Ayrıca fotoğrafın, fotoğrafçının marifeti olduğu kadar fotoğraf makinesi ve diğer ekipmanlarla da ilgili olduğunu unutmasınlar, yani fotoğrafçının iyi bir ekipmana sahip olması da bir o kadar önemli. Daha önceki soruda da belirttiğim gibi çekim öncesi tanışmak, fotoğrafçıyla aranızdaki etkileşime karar vermeniz açısından önemli sayılabilir.
K.A. Yeni doğan bebeklerde, çocuklarda direkt yansıtılan flaş ışığının olumsuz etkiler oluşturabileceği biliniyor. Bu aşamada siz nasıl bir ışıklandırma kullanıyorsunuz ?
A.H. Minicik bir bebekle ilgili hiçbir şeyin riske edilemeyeceğini düşünüyorum. Kesinlike çekimlerimde flaş kullanmıyorum.
K.A. Doğum ve bebek fotoğrafçılığı gerçekten de zorlukları olan dallar. Doğum çekimleri ne kadar sürüyor, en çok hangi konuda zorlanıyorsunuz?
A.H. Her doğumun kendine özel bir hikayesi var aslında. 3-4 saat içinde çekim bitebildiği gibi normal doğumlardaki bekleme süresiyle birlikte yarım günü bulan çekimlerden de bahsetmek mümkün. Zorlandığım kısım sanıyorum işin biraz duygusal boyutu. Bazen çok duygusal anlar yaşanıyor. Kızı doğum yapan anneler istisnasız gözyaşlarına boğuluyorlar, ya da ilk çocuk annesini bir başka bebekle gördüğünde çok şaşkın oluyor, ortaya da çok duygusal anlar çıkıyor. Kolaysa gözaşlarınıza hakim olun 🙂
K.A. Bunu görevi kendi doğumumda eşim üstlenmişti. Sizin gözünüzden “Bir insanın ilk fotoğrafını “ çekmek nasıl bir duygu?
A.H. Her defasında burnumun direği sızlıyor, engel olamıyorum. Çok özel, tartışmasız.
K.A. Doğum fotoğrafçılığı denildiği vakit özellikle büyümekte olan kentlerde ön yargılar ve kısıtlamalar söz konusu oluyor. Doğum Fotoğrafçılığının Türkiye’deki durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
A.H. En can sıkan kısmı rekabete çok fazla açık olması ve emeğin hiç pahasına satılması. Bir diğer konu da bazı hastanalerin serbest çalışan doğum fotoğrafçılarını bloklaması. Hijyen ve hastane koşulları gibi makul sebeplerle değil tamamen ticari sebeplerle yaptıkları için rekabet edebilmek hayli zor. Her aile ve özellikle anne kendi fotoğrafçısını seçme hakkına sahip olmalı. Bunun dışında gittikçe daha çok tercih edildiğini, yayıldığını ve taleplerin oldukça arttığını söylememe gerek yok sanırım, birçok ailenin tercihi artık doğum anını kalıcı bir anıya dönüştürmek. Çünkü dediğim gibi her doğum, yaşayan her bir anne ve aile için ayrı bir hikaye, hayatlarında ender tecrübe edecekleri bir olay. Geriye dönüp baktıklarında bu tatlı hatırayı en güzel, kalıcı şekilde hatırlamak istemeleri oldukça doğal. Oldukça emek isteyen bu işi bir meslek olarak yapan, özverili davranan doğum fotoğrafçılarının kalıcı olacağına inanıyorum.
K.A. Doğum için özellikle çalıştığınız bir hastane var mı?
A.H. Hayır, anlaşmalı çalıştığım bir hastane yok.
K.A. Şimdi herkesin merak ettiği bir konu , herkes fotomodel veya çok güzel değil. Çiftlerin içlerine sinecek güzel fotoğrafları nasıl çekiyorsunuz ?
A.H. Bu en çok karşılaştığım konu diyebilirim 🙂 Bebekler ve çocuklar için geçerli değil elbette, hepsi birbirinden tatlılar. Doğum yapan anneler de bence aynı kategorideler ancak kendilerini çok da iyi hissetmiyorlarsa hepsinin kolayı var, fotoğraf düzenlemeleri ile ışık, renk ayarı ile kolaylıkla çözülebilecek konular. Evlilik çekimi ise bambaşka, orada çok daha özel rötuş ve düzenleme uygulamaları yapıyorum. Ancak yine de şayet bir gelin kendini o gün güzel bulmuyorsa bu biraz enerjiyi bozabiliyor.
K.A. Fotoğraf çekerken en çok özen gösterdiğiniz nokta nedir?
A.H. Bir kere her çekimin öncesinde ve esnasında biraz gergin ve heyecanlı oluyorum. Buna sanıyorum “amatör ruh” deniyor ki bu bence çok gerekli. Yaşayan ve daima yaşayacak fotoğraflar çekmeye özen gösteriyorum ve tabi ki teknik detaylara önem veriyorum.
K.A. Müşterilerinize verdirdiğiniz pozları önceden mi belirliyorsunuz, anlık mı karar veriliyor?
A.H. Doğum fotoğrafçılığında önceden karar vermek veya çok fazla yönlendirmek mümkün ve hoş olmuyor. Birkaç aile fotoğrafı dışında kendiliğinden gelişiyor çekim. Diğer çekimlerde ise poz verdirmek en azından bir miktar yönlendirerek rahat edecekleri bir çekim yapmak benim tercihim.
K.A. Sizce sizi tercih edilesi yapan, farklı kılan nedir? Fotoğraf tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
A.H. Bence her fotoğrafçı “farklı” olmak anlamında tek. Sonuçta vizörden bakan ve her defasında farklı işler çıkaran insanlarız. Emeğini ortaya koyan tüm arkadaşlarıma bu manada saygı duyuyorum. Kendimle ilgili söyleyebileceğim şey ise klişe olmamaya gayret ediyorum, içimden nasıl geliyorsa, ailenin aksiyonundan da etkilenerek deklanşörüme basıyorum. Mümkün olduğunca naif, abartıdan uzak, doğal fotoğraflar çekmeye çabalıyorum. Fotoğrafların işlenmesi ve album tasarımı da dahil her aşama ile kendim ilgileniyorum. Ve bence çok önemli bir detay; paradan once insan kazanmaya önem veriyorum.
K.A. 3 yaşında bir kızınız var. Anne olmanızın, potansiyel müşterilerin sizi tercih etmesinde pozitif bir faktör olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da işinizi icra ederken bir anne gözüyle hareket etmenin size sağladığı avantaj ya da dezavantajlar neler?
A.H. Bunu hiç ön plana çıkarmadım desem 🙂 Genellikle anne adayları benimle çalışmaya karar verdikten sonra bu konu konuşulmuş, şimdi farkına vardım. Ama şunu söyleyebilirim, anne olunca bütün o süreç, hamilelik, doğum, heyacanlar, zorluklar, duygu değişimleri…Hepsini içselleştiriyorsunuz ve çoğu kez kendi dünyanızda tekrar tekrar yaşıyorsunuz. Her yenidoğan bebek benim için eşsiz güzellikteyse, zaman zaman annelerin elini tutup endişelenme geçecek diyebiliyorsam, gözlerindeki o ışığı içimde hissedebiliyorsam bunun sebebi bence “anne” olmam.
K.A Yeni doğan, doğum ve bebek çekimlerine girdikçe bir çocuk sahibi daha olmayı hayal ettiğiniz oluyor mu 🙂
A.H. Ben biraz ileri yaşta anne oldum, çok keyifli ama bir o kadar da zormuş. Emin değilim yani, bu konuda kafalar karışık 🙂
K.A. Kendi hamilelik, doğum, yeni doğan ve kızınızın ilk doğum günlerinde profesyonel bir fotoğrafçı ile çalıştınız mı? Hayır ise bu işi profesyonel olarak yaparken, kendi en özel anılarınızı ölümsüzleştiremekten dolayı pişmanlığınız, keşkeleriniz var mı? Evet ise çalışmalardan memnun kaldınız mı? Şu anki müşterilerinize yaklaşımınızda kendi geçmiş tecrübelerinizin etkisi oluyor mu?
A.H. Benim doğum fotoğraflarımı bir arkadaşım profesyonel makinesiyle çekmişti ancak kendisi bir doğum fotoğrfaçısı değildi. Ayrıca doğumhaneye maalesef girmesi mümkün değildi. Kızımı gördüğüm o ilk an hep zihnimde, keşke fotoğraflanmış olsaydı. Eminim bakmalara doyamazdım. Bazı anların kesinlikle telafisi yok, anne adayları bunu atlamamalı.
K.A. Bu mesleğin en çok sevdiğiniz, sizi mutlu eden yanı nedir?
A.H. Sanıyorum anlatmakla bitmez, zaten sevmeden asla yapılabilecek bir iş olmadığı kesin. Her zaman söylediğim bir sözdür; bir hastane koridorunu sevimli hale getirebilecek tek şeydir doğum. Ailelerin heyecanı, umut dolu bekleyişleri, sevinç gözyaşları, sarılmalar, minicik eller, ayaklar… Daha ne olsun Ama en özel an kuşkusuz annenin bebeğiyle buluştuğu ana tanıklık etmek.
K.A. Çekimler esnasında başınıza gelen ilginç bir hikaye oldu mu?
A.H. Çok ilginç bir detay gelmedi aklıma ancak bir evlilik çekiminde çiftler bir müddet küstüler birbirlerine, barışmalarını beklemek zaman almıştı 🙂
K.A. Fotoğrafçılara yöneltilen klasik bir soru vardır. Nikoncu musunuz Canoncu mu? Bu soruya siz ne cevap veriyorsunuz? Ekipman olarak neden bu markaya yöneldiniz ?
A.H. Canon ve Nikoncuların arasında tatlı bir çekişme olsa da, bunlar fotoğrafçılığın en çok kabul gören iki markası. Eşim hobi olarak Canon kullandığından benim de maceram Canon ile başladı.
K.A. Fotoğrafçılıkla ilgili ileride kendiniz adına neler planlıyorsunuz?
A.H. İş planım ve hayat koşturmacasından vakit bulursam almayı planladığım bazı eğitimler var.
K.A. Müthiş fotoğrafın sırrı renk mi sizce?
A.H. Müthiş fotoğrafın neye benzediği, nasıl olduğu ve kim tarafından kabul gördüğü aslında değişken. Ancak iyi fotoğraf için ne iyi bir makine, ne de sadece renkten bahsedebiliriz bence. Bakan göz, ışık, aktarılan duygu da bir o kadar önemli aslında.
K.A. Tek kelimeyle fotoğraf desek ne dersiniz?
A.H. Özdemir Asaf’ın şiiri “Dünya kaçtı gözüme” misali bence fotoğraf eşittir hayat.
K.A. Eklemek istedikleriniz var mı? Kadıköy Anneleri için özel bir uygulamanız olacak mı?
A.H. Facebook sayesinde sizlerden haberdar olduğum ve sizleri tanıdığım için çok memnun oldum. Ciddiyetiniz için tebrik ederim umarım giderek çoğalan bir grubunuz ve başarılarınız olur. Kadıköy Annelerinden bir kişiye ailesiyle, bebeğiyle veya eşiyle 2 saatlik bir mini çekim hediye etmek isterim. Ayrıca tüm hizmetlerimden de %15 indirim sağlayabilirim. Çok teşekkürler.
[divider]
Aybala Hancan Photography’ye aşağıdaki iletişim bilgilerinden ulaşabilirsiniz. Sadece 1 kişiye hediye edilecek olan bu çekilişe (Kadıköy Annelerinden bir kişiye 2-3 saat sürecek bebek-çocuklarınızı da içeren sevgililer günü özel aile çekimi) katılmak için, 6 Şubat Cuma günü gece yarısı saat 00:00’a kadar, Kadıköy Anneleri Facebook ve Instagram hesapları üzerinden yayınlanan röportaj yazımızı kendi profilinizde #KadıköyAnneleri ve #aybalahancanlagulumse hashtagleriyle paylaşmanız ve sosyal medya hesaplarımızı beğenmeniz yeterlidir. Gece yarısından sonra çekilişe hak kazanan katılımcılarımız arasında yapacağımız kura sonucu 7 Şubat Cumartesi günü sosyal medya hesaplarımız üzerinden açıklanacaktır. Katılımlarınız için şimdiden teşekkür ederiz!
aybala@aybalahancan.com
GSM: 90 (549) 7342692
[author title=”Aslı Altınok Erdal” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2016/05/ka_asli_foto.jpg”]1982 Çan/Çanakkale doğumlu Aslı(Nam-ı diğer “Muhtar Anne”), 2004 yılında Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2004-2006 yılları arasında Chicago, ABD’da Au Pair olarak çalışırken College of Dupage’te İşletme ve Uluslararası İlişkiler dersleri aldı. 2007 yılından bu yana çalıştığı Uluslararası Fuarcılık sektöründe 20’den fazla ülke, 40’tan fazla dünya şehrine seyahat etti. Temmuz 2012’de 3 yıllık hayat arkadaşı Koray’la evlendi. 13 Ocak 2014’te oğlu Rüzgar’ın hayatına girmesiyle birlikte ikamet ettiği Kadıköy’de, kendisi gibi hayattan zevk almayı bilen annelerin bir araya gelip deneyimlerini paylaştığı Kadıköy Anneleri’ni kurdu. Oğlu 7 aylık olduğunda tam zamanlı çalışma hayatına geri döndü. Halen fuarcılık sektöründe pazarlama işi, Kadıköy Anneleri, İFSAK bünyesindeki 4 Mevsim Büyükada, Şiirden Fotoğrafa İstanbul, Yansıyan Kadınlar belgesel fotoğrafçılık projeleri ve aile hayatı dörtgeninde hayatta kalma mücadelesi veriyor.[/author]