Kadıköy’ün cesur anneleri merhaba,
Uzmanlara göre korkular, genellikle bebeklik/çocukluk çağında veya başa gelen bir durumun zarar vereceği anlaşıldığında ortaya çıkıyor. Doğuştan gelen korkularımız dışında tüm korkularımız öğrenilmiş korkular ve birçoğunun temeli bebeklik/çocuklukta atılıyor. Tüm bunları hatta daha fazlasını biz de biliyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Evet, biliyoruz bilmesine ama ne kadar içselleştirip uygulayabiliyoruz diye düşünüyorum. Beni böyle düşündürten gözlemlerim. Geçen hafta sonu oğlumu Moda Parkı’nda salıncakta sallıyordum, yan salıncaktaki 4-5 yaşlarında bir kız çocuğu annesine atlıkarıncaya binmek istediğini söyledi. Annesinin cevabı “Hayır korkarsın!” oldu. Salıncaktan inip kumda oynamaya başladık. Başka bir erkek çocuğu da yanımıza gelmek istedi. Annesi onu “Kumlar pis, mikroplu. Hasta olursun sonra sana iğne yaparlar.” diyerek engelledi. Tam beş dakika geçmedi ki bir başka anne kediyi sevmek isteyen çocuğuna “Sakın sakın!” diye bağırıyordu. “Oğlum tırmalar seni, ısırır. Gel buraya!” Yarım saatin içinde bu kadar şey duymak beni çok rahatsız etti, çünkü bunları oğlum da duyuyordu. Tüm bu söylemlerin sebebi bizlerin de korkularla büyütülmesi, biliyorum. Ben yirmili yaşlarıma kadar hayvanlardan, karanlıktan korktum. Korkutmak çok kolay çünkü. Zor olan sevgiyi öğretmek. Bir daha bakalım kendimize, farkında olmadan neler yapıyoruz diye. Sitemizdeki “Annelik” kategorisindeki “Bir Bulgur Pilavı Hikayesi” adlı yazıyı bu bakımdan çok anlamlı buluyorum. Okumanızı öneririm.
Bugün sizlere bu nedenle korku ve cesaret üzerine birbirinden sevimli iki kitap seçtim. İlk kitabımız Joanne Partis tarafından yazılan ve resimlenen “Korkak Kahraman”. Bu kitap en zor zamanlarda beni hep kurtarmıştır. Nasıl mı? Şöyle ki; İda dört aylıkken ilk tatilimiz için Antalya’ya uçuyorduk. Kalkış çok iyiydi ancak bir müddet sonra İda sıkıldı ve ağlamaya başladı. Meme de kar etmeyince uçak menüsünü çıkarıp, korkak kahraman Armadillo Topak’ın hikâyesine başladım. İda sakinleşmişti. Geçen ay ise Kadıköy-Kartal metro hattıyla anneme gidiyorduk. İda metro boyunca hiç susmadan ağladı. Gidişte maymun gibi vagondan vagona atlayıp durduk ama dönüşte bu mümkün değildi, metro tıklım tıklım doluydu. Ben de çantamdan kitabımızı çıkarttım, başladım okumaya “Armadillo Topak cesur bir hayvan değildi. Çiçekleri, kelebekleri ve güneşli günleri çok severdi. Ama Topak biraz…” İda ve tüm vagon dikkat kesilmiş beni dinliyordu. Kadıköy’e kadar kitabı iki kez okuyarak geldik. İdacığım bu kitabı çok seviyor. Nasıl sevmesin, harika resimleri ve macera dolu bir hikâyesi var. Hikâyesi kısaca şöyle; “Armadillo Topak biraz çekingen ve telaşlı biri. Yılanlardan, sudan, şimşekten, gök gürültüsünden, yarasalardan çok korkuyor ama en çok da timsahlardan korkuyor. Timsahların düşüncesi bile onu ürkütüyor. Bir gün palmiye ağacının gölgesinde dinlenirken “Güm” diye bir ses duyuyor ve çok korkup kabuğunun içine saklanıyor. Bu davranışıyla arkadaşları Papağan Maviş ve Kaplumbağa Kısakuyruk’un alay konusu oluyor. Çünkü bu ses ağaçtan yere düşen birkaç muzun sesi. Yerdeki ezilmiş muzlara bakarak üzülüyor Topak. Keşke bu kadar korkak olmasaydım diye iç geçiriyor. Arkadaşları adanın diğer tarafına oynamaya gidiyorlar. Topak bu kez cesur olup onları takip etmeye karar veriyor ama başına hiç ummadığı şeyler geliyor. Her seferinde derin bir nefes alarak cesaretini topluyor. Tam arkadaşlarını bulmuşken bu kez de Timsah Uzunçene’yi görüyor. Timsah Uzunçene arkadaşlarını köşeye sıkıştırmış. Topak çok korkuyor ama arkadaşlarını da kurtarmalı. Hiç olmadığı kadar cesur olmalı. Sonunda cesaretini topluyor ve onlara doğru koşmaya başlıyor ama bir uçurumun kenarında ve hooop diye aşağıya yuvarlanıyor. Patır kütür daha aşağı, gümbür gümbür biraz daha aşağı, tangır tungur daha da aşağıya gider ve gümmmm diye Timsah Uzunçene’nin başına düşüyor. Ne olduğunu anlayamayan timsah “ayyyy” diye çığlık atarak ormana geri gidiyor. Arkadaşları Topak’a teşekkür ediyorlar. Senin bu kadar cesur olduğunu bilmiyorduk diyorlar “Aslında…” diyor Topak kafasını kaşıyarak “ben de bilmiyordum!”
İdacığım kitaptaki Timsah Uzunçene ile karşılaşma anını çok seviyor, ayrıca kitapta yer alan yansıma sözcükleri çok eğlenceli. Kitabın resimleri o kadar güzel ki bırakın çocuğu bende bile resim yapma isteği uyandıyor. Pastel boyalarımı çıkarıp Topak’ın başka maceralarına yelken açabiliriz. Topak artık sadece Topak değil çünkü bizim en yakın arkadaşımız.
Kitabın Adı: Korkak Kahraman
Kitabın Yazarı ve Resimleyeni: JoannePartis
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Yayınları
Yayın Yılı: Şubat 2012
İkinci kitabımız ise Angela McAllister tarafından yazılan Tiphanie Beeke ile görselleşen “Cesur Fırfır”. Sımsıcak, duygu dolu yine bizi hayatın güzel, iyi yanıyla karşılaştıracak bir kitap. Kitabın kahramanı oyuncak tavşan Fırfır, ormanda yürüyüşe çıkan sahibinin cebinden yere düşer. Sesini bir türlü sahibine duyuramayan bu sevimli, mor renkli tavşancık koskoca ormanda kaybolmuştur. Ama ümitsizliğe kapılmaz ve yeşil kapılı evini bulmak için yola koyulur. O sırada koca bir ayının sesi duyulur. Ayı korkulanın aksine Fırfıra’a yardım edeceğini söyler. Aslında kış uykusuna yatma vakti gelmiştir ama kendi ihtiyacını erteler. Ayı her esnediğinde, göz kapakları ağırlaştığında Fırfır şarkılar, türlüler söyleyerek onu uyanık tutar. Sonunda Fırfır’ın evinin yeşil kapısına ulaşırlar. Ayı da kış uykusu için mağrasının yolunu tutar. Ancak Fırfır’ın içi hiç rahat etmez, kendi rahat ve sıcak yatağında yatmaktadır ama arkadaşı Ayı mağrasını bulamadan uyuduysa donup kalacaktır. Ertesi sabah cesur olup Ayı’yı bulmaya karar verir. Bir yumak alarak ucunu evinin yeşil kapısına bağlar ve yumağı açarak, umutlu bir şarkı söyleyerek ormanda ilerleyerek Ayı’yı arar. Her kar yığının altına bakar ama onu bulamaz. Yumağının ipi biter o da kazağının sökerek ipin ucuna bağlar. Ancak bir müddet sonra kazağı tamamen sökülür ve üşümeye başlar. Ayı hala ortada yoktur tam umutsuzluğa kapılmışken bir ses duyar. Bu Ayı’nın horlama sesidir. Ayı başını patilerinin arasına almış uyumaktadır. Fırfır Ayı’yı uyandırmak için elinden geleni yapar ama uğraşları nafiledir. En sonunda kunduzlar ve tilkiler işbirliğiyle Ayı için bir korunak, sincapların yardımıylada yosunlardan Ayı için bataniye yaparlar. Böylelikle Ayı ısınır ve en güzel kış uykusunu geçirir. Fırfır gönül rahatlıyla ipini takip ederek sıcak yatağına döner. Bahar geldiğinde ise koşarak ormana gider. Ayı ve tüm hayvan dostları oradadır.
Yardımlaşma, dayanışma, fedakarlık, değerbilme, empati, işbirliği ve dostluk bu kadar güzel anlatılır. Cesur Fırfır ve Yürekli Ayı ile özdeşim kuracak bebekler/çocuklar almadan vermeye, zor durumlarla cesaretle baş etmeye, sevgiye heyecanlı bir macera ve özgün resimlerle tanık olacaklar ve bu sevimli tavşancık ile arkadaşlarını çok sevecekler.
Kitabın Adı: Cesur Fırfır
Kitabın Yazarı: Angela Mcallister
Kitabı Resimleyen: Tiphanie Beeke
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Yayınları
Yayın Yılı: Ocak 2010, 4. Basım
Herkese keyifli okumalar.
[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]