Hamileliğimde 4 haftayı daha geride bırakarak 34. haftaya geldik… Yine koşturmalı, atraksiyonlu, heyecanlı, mutlu, sıkıntılı 4 hafta. Hemen yazayım bebeğimizin ismine hala karar veremedik 🙂
30. hafta kontrolümüzden sonra, panik olmuştum iyi ki de olmuşum çünkü meğer bir sürü işim varmış. Demir’in 15. ay kontrolü, anneler konuşuyor sempozyumu, evin boyanması, Demir’in oda değişikliği, yeni doğan kıyafetlerinin hazırlanması, doğum çantası hazırlıkları, bir miktar alışveriş 🙂
Öncelikle Demir’in 15. ay kontrolü için doktoruna gittik. Doktorumuz Demir’i sağlıklı buldu ama kilosunun %25 persentilde olmasını yine sıkıntı yaptı. Anne sütünü bıraktığı için devam sütü önerdi, paket ürünlere karşı bir insan olarak vermek istemediğimi söyledim. Bu da yeni polemiğimiz oldu 🙂 Demir’in kefir, yoğurt, ayran, peyniri çok severek tükettiğini gece beslenmesinin de olmadığını öğrenen doktorumuz tavrımın da net olduğunu görünce devam sütüne gerek olmadığına bu şekilde devam edebileceğime karar verdi 🙂 Demir doğduğundan beri kilo olarak hep %25 persentilde ve doktorumuz bana defalarca mama önerdi ve ben hep red ettim hatta 5 aylıkken ek gıdaya pirinç unu ile başlamamı önerdiğinde 6 ay dolduğunda blw uygulamak istediğimi o zamana kadar anne sütü haricinde bir şey vermek istemediğimi söylediğimde bunun ek gıdaya geçmek için geç olduğunu ve blw yönteminin doğru bir karar olmadığını belirtti ve en azından klasik-blw birlikte başlamamı önerdi ama ben bu konuda da kendi içgüdülerimi ve Demir’in tepkilerini değerlendirerek sadece blw uyguladım ve doktorumuz tarafından iki ay sonra tebrik edildim, hatta Demir’in videolarını isteyip hastalarına seyrettireceğini söyledi 🙂 Doktorların bu konularda kusurlu olduğunu düşünmüyorum, sadece mama firmaları tarafından zihinsel olarak fazla kuşatıldıklarını düşünüyorum, bu nedenle doktorumuza hala güvenim tam 🙂
Persentil konusunda da doktorumuza son okuduğum yazıdan bahsettim; yazının özeti persentil eğrileri oluşturulurken anne sütü ve mama ile beslenen çocuklar aynı ortalamaya alınıyor ve mama alanlar persentili değiştiriyor diyordu. Bize çok mantıklı geldi, ama doktorumuz yine tam ikna olmadı 🙂 Halbuki persentil %3’lerde veya %10’larda olmadığı sürece çok anlamlı değil. Ki Demir fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı olduğu için bizim için sıkıntı yok 🙂 Sonuç olarak Demir 08 Mart itibari ile anne sütü, inek sütü veya keçi sütü almıyor ve bence gayet sağlıklı yaşamına devam ediyor 🙂 Demir’in kontrolünü bu şekilde polemikli olarak atlattık ve 15 ay menenjit aşısını da aldık. Garip gelecek belki ama aşısını evde ben yaptım 🙂 1 haftalıkken hemşirenin kan alamaması üzerine bir kez de kan almışlığım var Demir’den. İnsan üzülüyor ama ne yapayım kendime biraz daha fazla güveniyorum sanırım…
31. haftada bebeğimiz için bir miktar alışveriş yaptım, evet Demir’den kalan bir sürü kıyafet var ama birkaç parça yeni doğan kıyafeti almasam sanki eksik olacakmış gibi hissettim ve yeni doğan alışverişi yaptım 🙂 Bir de yeni bebek arabası aldık 🙂 Demir’de arabada ana kucağı, dışarıda da ilk 3 ay sling kullanıp sonra da Maclaren XT puset almıştık, bu defa yaz bebeği olacağı için rahat gezsin diye ana kucağı uyumlu bir bebek arabası aldık. Hafif, bebek için konforlu, sürüşü kolay, az yer kaplayan, kullanımı kolay derken 9 kiloluk Mamas Papas Armadillo Flip aldık ve hemen Demir’de kullanmaya başladık, memnun kaldık 🙂
26 Mart’ta Kadıköy Benim platformunun düzenlediği ‘’Anneler Konuşuyor Sempozyumu’’na Kadıköy Anneleri olarak katıldık ve çok keyifli bir gün geçirdik, ben de biraz nefes almış oldum 🙂 Faydalı bir sempozyumda annelik deneyimlerimizin bir kısmını paylaşmaktan çok keyif aldık, bundan sonraki davetlere de severek katılmaya karar verdik 🙂
Sıra boyacı ayarlamaya geldi, görüşmeler yaptık ve 3 Nisan için bir boyacı ile anlaştık. Boyacı evde çok iş olduğunu 4-5 gün evden uzaklaşmamız gerektiğini söyledi ve bize memleket yolları görüldü. Boya hafta sonu başlayacağı için Abim ve Yasemin bizi almaya gelecek. Ben giderim dedim ama kimseye dinletemedim, sanırım artık refakatçim olmadan gezemeyeceğim bile. Ne yapalım bir süre böyle olsun 🙂
Haftaiçi kardeşim Uğur’un doğum günü için ilk defa Bahar’ı Demir ile bırakıp dışarı yemeğe çıktık, Demir’i uyutup eve yürüme mesafesinde bir restorana gittik, neyse ki sorun olmadı, yemekte kameradan evi sürekli seyrettik tabii ki 🙂 Bu nadirenvde olsa gittiğimiz akşam yemekleri iyi geliyor diye düşünürken Bahar’ın teyzesi onun memlekete dönmek istediğini söyledi. Yeni bir şok… Bahar’dan çok memnun değildim, biraz tembeldi, alıngandı, algısı düşüktü falan ama sabırla eğitmeye çalışıyordum… Yapacak bir şey yok, yeni arayış başlayacak, ama bunu Safranbolu dönüşüne bıraktım, zaten Bahar’ın da biz birini buluncaya kadar çalışmaya devam edeceğini söylediler. En azından bu iyi haberdi…
01 Nisan Cuma günü 32. hafta kontrolümüze Demir’le birlikte gittik, bebeğimiz sağlıklı ama biraz önden gidiyor 35 hafta ile uyumlu, 2380 gr olmuş, ben de biraz abartıp 72,7 kg olmuşum 2 haftada 1,5 kilo almışım ama bunun 400 gr bebek almış 🙂 Doktorumuz gebelik şekerinden şüphelendi ve açlık-tokluk kan şekeri tahlili istedi, tatlıyı yasakladı ve karbonhidrat kısıtlaması getirdi ve memlekete gideceğimi bildiği için ısrarla uyardı, tek kişilik ye diye 🙂
Cumartesi akşamı abim ve eşi Yasemin geldi ve ertesi gün sabah da boyacılar işe başladı ve biz Ayhan’la boyacıları baş başa bırakıp yola çıktık. Giderken Gölcük’te 5 gün önce doğum yapmış kuzenimize uğradık ve uzun zamandan sonra (16 ay 🙂 )yen idoğan bir bebeği kucağıma aldım, özlemişim 🙂 Demir, bebek kucağımdayken geldi ve sevgi dolu bakıp, gülümseyerek bebeğin ellerine dokundu, çok hoşuma gitti 🙂 Bir o kadar da korktum sanırım, 1,5 ay sonra kucağımda bebeğimiz ve yanımda Demir, karışık duygular…
Bugünlerde zaten yine duygusal moddayım, doğuma gidişimi düşünüyorum, Demir ne yapacak… Her anında yanımda olsun istiyorum, yalnız bırakmak istemiyorum, hastanede uyuyamaz, Ayhan yanında olamaz o zaman sabah uykusundan sonra gelsin.. Nasıl olacak ben hastanede o evde… Bu ara buna üzülüyorum, ağlıyorum, saçmalıyorum…
Böyle ara ara gelen duygusal anlar…
Neyse Safranbolu’da bir hafta kaldık, Demir biraz odasını yadırgadı, biraz grip ile birlikte diş çıkarma ve ishal oldu. Klasik doğal tedavilerimizle iyileşti yine 2-3 günlük iştahsızlıktan sonra her şey normale döndü. Bu geçici rahatsızlık dışında çok keyifliydi, onunla sürekli oynayan dede ve anne anne olduktan sonra mutlu olmaması çok zor zaten. Bir de günde üç defa dışarı çıkma komşuları, teyzeleri gezme olunca çok keyif aldı ve herkese çeşitli sevimlilikler ile kendini sevdirdi 🙂 Annem beni dinlendirmeye çalışsa da çok dinlenemedim, hele Demir hastayken koynumda geçirdiği iki uykusuz geceden sonra kendime gelmem biraz zaman aldı.
Bu arada şeker tahlilimi yaptırmak ve doğum izni raporu almak için hastaneye gittim. Doktor kontrolünde bebeğimiz yine 3 hafta ileride çıktı ama son adet tarihimi net bilmediğim için düzeltilmiş haline göre aslında 33. haftada değil 34. haftadaymışım 🙂 Yani iki hafta öndeymiş bebeğimiz. Şeker sonuçlarım normal olduğu için beslenme kontrolünün yeterli olduğunu, ancak bebeğin böbreğinde gördüğü küçük ama çok önemli olmayan bir şeyin varlığından bahsetti, benim bunu doğuma kadar kadar kafama takacağımdan habersiz. Doğum iznim de 7 Nisan itibari ile başlamış oldu.
Safranbolu’da annem bir yardımcı buldu, 20 Nisan’da gelip başlayacak iyi niyetli, güzel, 50 yaşlarında dinç bir Azeri bayan. Yardımcı sorunumuzu da halledip 10 Nisan Pazar günü evimize döndük. Boya Perşembe gece bitti ve Bahar biz gelene kadar evi temizledi, komşumuz Filiz abla da sık sık kontrol etti. Pazar günü yoldayken Filiz ablanın Bahar Salı günü memleketine dönüyormuş mesajı ile şok olduk. Şoku atlattık hemen plan yaptık, annem Pazartesi akşama gelir, sıkıntı olmaz diye. Ama eve gelince Bahar ben gidiyorum, yarın gelmeyeceğim deyince ikinci şoku yaşadık, kızdık ama sonuç tabi ki değişmedi ve yabancılara olan güvenimiz bir kez daha sarsıldı.. Annem Safranbolu’ya giderken Bahar’ın maaşının yarısını dönüşte ver yoksa kaçabilir demişti, neyse ki annemi dinlemişim yoksa boya pisliğindeki eve gelecekmişiz.
Pazartesi günü Demir’le yalnız geçireceğimiz bir gün, idare edebilirim sandım ama Ayhan’ın işlerini halledip öğlen gelmesini coşku ve sevinçle karşıladım 🙂 Artık çabuk yoruluyorum ve enerjim yetmiyormuş…
Akşama annem geldi ve yine annem, Ayhan, Demir ve ben dörtlüsüne döndük 🙂 Her gün Safranbolu’daki bayanla görüşüp, gelişini netleştirdik Bayan çok hevesli, bizimle çalışmayı çok istiyor yine de korkuyoruz son anda bir şey çıkar gelmezse diye. İnşallah çıkmaz.
Evde çok işimiz var odaları değiştirdiğimiz için kitaplığı gitmeden boşaltmıştım, o yerleşecek, Demir’in odası yerleşecek, bebek kıyafetleri çıkacak ve Demir’in dolabında yer bulacak, İkea alışverişi yapılacak… Aslında bir nevi taşınma kadar iş çıktı.
Kübra kitaplığı yerleştirmeme yardım etti, annemle salon, mutfak, yatak odası düzenlemesini yaptık, Perşembe İkea alışverişini yaptık. Bir tek Demir’in odası kaldı ama yorulduk.
15 Nisan Cuma günü 34. hafta kontrolümüzde yine sürprizlerle karşılaştık. Öncelikle çok yemememe rağmen 2 haftada 2,5 kg almışım. Eee keşke gönlümce tatlı yeseymişim 🙂 Bebeğimiz (hala ismine karar veremedik) 2700 gr olmuş ki Demir 290 0gr doğmuştu :), böbrekteki lezyon küçük ve çok önemli değilmiş, birazcık ama birazcık rahatladım. Ve doktorumuz artık kontrollerimizin haftalık olacağını söyledi. Yine karbonhidrat sınırlaması ve tatlı yasak. Halbuki annem ne güzel kekler yapıyordu 🙂
Görüldüğü üzere yine bol atraksiyonlu geçen günlerimiz ardından yeni bir yardımcının gelmesi, bebeğin ve Demir’in odasının hazırlıkları, evin henüz bitmemiş tadilat işleri ile hamileliğin son ayına girmiş bulunmaktayım 🙂 Bir de bebeğimizin ismi var, hala karar verilememiş…
[author title=”Aslı Cebeci” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/12/ka_foto_asli.jpg”]1979 doğumlu, 2014 Aralık ayından beri Demir’in annesi. 2016 Mayıs ayında doğacak ikinci çocuğunu bekliyor. Uzun yıllar hemşirelik yapmış, halen bir hastanede yönetim kadrosunda çalışıyor ve gezmeyi, fotoğraf çekmeyi seviyor.[/author]