Zennube Ezgi’nin Hamilelik Günlüğü: 33. Hafta

Merhaba sevgili Kadıköy Anneleri ve takipçileri!

Hamilelik, uzuuun, çetrefilli bir yol ve ben geldim buradaki 33. haftama. Çok şükür!
Bu hafta kurban bayramı vesilesiyle Konya Ereğli’deyiz. Büyüdüğüm evde, babaannem, amcam, eşim, köpeğimiz ve karnımdaki bebekle bir haftamız var. Eskiden olsa günde 3 kere çarşıya iner, mutlaka esnafa güzel siftahlar yapar, İstanbul’da bulamazmışım gibi, aktardaki sabundan tutun ayakkabıma kadar oradan alır, kendimce memlekete destek olurdum. Bu sefer pek öyle olmasa da bir küçük turda yapacağımızı yaptık.
Ela’ya daha doğrusu Ela niyetiyle ‘hamile göbeğime’ bayram harçlığı verildi ilk defa. Babaannem göbeğimi öpe koklaya bir güzel konuştu, bayramlaştı, amcam ve ikisi adına harçlığını verdi Ela’ya. Biz de hemen Çağdaş’la soluğu çarşıda aldık. Ve sıcağı sıcağına Ela’nın ilk harçlığını harcayıp, büyük babaanne ve büyük amcasından hediyeler aldık <3.
Bu haftanın güzelliği Antalya sıcağından sonra nefes alabildiğimiz kuru, nemsiz, akşamları serince olan karasal iklim havasıydı. Öyle iyi geldi ki! Biliyorum, kimse kış gelsin istemiyor ama biz yaz hamilelerinin canına yetti artık sıcaklar. O yüzden en ufak serinlikte kendimi huzur içinde buluyorum =).  Erken doğum riski de olunca, biraz daha çok evde vakit geçirmece yaptık. İyi de geldi aslında. Her fırsatta devrildik uyuduk, mis gibi.
Hamileliğin kafası her hafta ayrı bir değişik geliyor, ben de yetişemiyorum artık. Bir hafta duygusal, zayıf, melankolikken bir diğer hafta dağları yerinden oynatacak bir azim ve güç hissi geliyor insana. Bu duygularla barışmak da öyle kolay değilmiş. Sağolsun aile olaylarımız da buna pek müsait oldu, bu hamileliğim pek aksiyonlu geçti. Artık hayırlısıyla bir aile sıkıntısı daha olmadan şu bebecik doğarsa, hastanedeyim demeden göbek atıcam. Söz. Artık ikinci sefere huzurlu ve izole bir hamilelik diliyorum şimdiden kendime. Yavrum Ela maşallah turp gibiymiş de, bana mısın demedi benim tansiyonumu zıplatan onca olaya. İçten içe imrenmiyor değilim. Ödüm koptu ben celallendikçe bir şey olacak diye ama maşallah senden benden sağlam çıktı yavrum <3.
Acaba her hafta gelip giden bu farklı kafaların, bu garip duyguların hangisindeyken, hangi aşamadayken bitecek acaba hamileliğim? O son versiyonda takılı kalır mıyım yoksa eski ben olur muyum inanın kafamı kurcalıyor.
Neyse efendim, bıktı bu bebek de benim kafa sesimi dinlemekten =)
Hamilelikte 33. hafta demek, erken doğurma riskin varsa hele, son 10 güne sıkı sıkı sarılmak demek. Her doktorun tekrarı, ’34. haftayı bir bitirelim’ oluyor zira. Bebeklerin doğumdan sonra ciğerlerinin balon gibi şişmesini, çökmemesini sağlayan sürfaktan isimli madde en çok 34. haftada salgılanıyormuş. 34’ten sonra doğan bebeler hala prematüre sayılsa da, çok daha kolay nefes alabiliyor, kendi başlarının çaresine bakabiliyorlarmış. İşte bu sebeple öncelikli amacımız 34’i bitirmek, ama daha 33’ün içindeyim. Hayırlısı.
Bu hafta boyunca ‘gıdalı gıdalı’ beslendim, babaanne evinde mis gibi yemekler yedim, çıtır kıtır salatalıklar, bahçeden domatesler derken yavruma verimli bir 200- 250 gram katabildiğimi umuyorum =)
 
Ha bu arada, gram gram büyürken bebek, ben de çatladım! Ama bilin bakalım neremden? POPO! Evetka-03102016 sayın okuyucu, gerim gerim gerilen göbeğim değil, yumoş popom çatladı. Hem de sadece bikini izi içinde kalan beyaz bölüm! Bu detayı vermemin bir sebebi var. Birkaç doktor akrabamla bayram vesilesiyle konuşurken laf çatlaklara geldi. Ben de, çok garip bir şey oldu, sadece popomdaki güneş almayan beyaz bölüm çatladı dedim. Ve öğrendim ki, her ne kadar bu konuda bilimsel bir çalışma, makale vs. olmasa da, bilinene göre, güneşle temas eden ciltte derinin çatladığı o orta tabaka (adını unuttum, derma… bir şeydi) kalınlaşıp dayanıklılaşıyormuş. Bu yüzden, güneş gören bölgeler, koyu tenli insanlar beyaz tenlilere göre daha dayanıklı oluyormuş çatlaklara. Bu ne demek? Bana sorarsanız evladiyelik tavsiyem olarak kayıtlara geçecek: Hamile kalmadan önce TÜM VÜCUDUNUZU güneşlendirin, derinizi dayanıklı hale getirin. Benim gibi komik ama kullanışlı çatlaklarınız olsun istemiyorsanız tabii =). Bu çatlağın tek iyi yanı, gerçekten kendimin bile görmeyeceği bir yerde, acayip kısıtlı bir alanda olmuş olması. Madem çatlayacaktım, hayırlısı böyleymiş diyeyim, Polyanna olayım.

Evet sevgili okuyucu, sıkılmadan buralara kadar okuyorsan ne mutlu bana =)

Haftanın sonunda bayram trafiğini yine güzelce atlatarak, makul sürede İstanbul’a geldik. Bu da içten içe gurur sebebimizdir =)

33. hafta biterken Dilovası’ndan İstanbul’a giriyoruz, önümüzdeki 1 hafta çok kıymetli. Bakalım nasıl geçecek. Ha bu arada, Braxton Hicks (alıştırma kasılmaları) olduğunu düşündüğüm bir şey yol boyu karnımı top etti. Rahmim bir büzüşüyor, top gibi, sımsıkı oluyor, sonra bir süre sonra gevşiyor. Bakalım, bu hafta bir sürpriz olmaz umarım.
Hatta kalın, doğurmazsam haftaya görüşürüz =)
Sevgiler,

[author title=”Zennube Ezgi Kaya Ünveren” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2016/05/ka_zennubeezgikayaunveren_foto.jpg”]1989 doğumlu, çocukluğu Kadıköy’de geçmiş, hala da aklı orada olan bir İstanbul insanı. Fransız Dili ve Edebiyatı Mezunu, dijital pazarlamacı, sivil toplum & sosyal projelerle haşır neşir bir anne adayı. Şimdilik kızı Ela’ya hamile ve zamanının çoğunu çeviri yaparak geçiriyor.[/author]

Zennube Ezgi Kaya Ünveren
Zennube Ezgi Kaya Ünverenhttp://kafasikarisikbiranne.com
1989 doğumlu, çocukluğu Kadıköy’de geçmiş, hala da aklı orada olan bir İstanbul insanı. Fransız Dili ve Edebiyatı Mezunu, dijital pazarlamacı, sivil toplum & sosyal projelerle haşır neşir bir anne adayı. Şimdilik kızı Ela’ya hamile ve zamanının çoğunu çeviri yaparak geçiriyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar