Kadıköy Anneleri olarak mümkün olduğunca erken yaşlarda kitap okuma alışkanlığı geliştirmeye ne kadar önem verdiğimizi “Moda’da Çocuklarla Kitap Çemberi” yazımızdan biliyorsunuz zaten. Bu sevgimizi daha da pekiştirmek adına, Kadıköy Anneleri’nden, benim de Nefess Hamile Yogası’ndan arkadaşım Sevgili Hafize Güner ile her Çarşamba “Küçük Kitap Kurtları İçin..” köşesinde buluşacak ve bebeğimiz ne kadar küçük olursa olsun, ilk kitaplığını birlikte oluşturmaya başlayacağız. Şahsen bu yazı dizisi için çok heyecan duyuyorum çünkü daha önce oğlumun faydalı kitaplar okuması için seçimlerimi doğru yapamamaktan endişeleniyordum. Artık endişeye mahal yok, şimdilerde 8,5 aylık olan minik İda ne okuyorsa, bundan böyle o kitap bizim de kütüphanemizin baş köşesinde yer alacak 🙂 Herkese iyi okumalar!
Kadıköy’ün sevgili anneleri merhaba,
İlk kurulduğundan beri takip ettiğim bu siteden sizlere seslenmek ne güzel! Özellikle Bebek Dostu Tarifler favorim. Hepsini tek tek, oğlum İda için eşimle deniyoruz. Geçen gün yapıp afiyetle yediğimiz balkabaklı omletin ardından oğluma kitap okurken birden aklıma ona okuduğum kitapları buradan paylaşmak fikri geldi. İdacığıma iki aylıktan beri kitap okuyorum ve o da severek dinliyor bazen de agularla bana eşlik ediyor. Görsel algısı ve duyularının gelişimi için elbette ses çıkan, sert kapaklı ve sayfalı, kavram gelişimine yönelik kitapları var ama onunla günde en az bir defa çocuk edebiyatı kitapları okuyoruz. Bir sanat eğitimcisi olarak estetik algı oluşturma ve okuma kültürü edinmede ilk yılların önemini biliyorum. Bu nedenle nitelikli çocuk edebiyatı yapıtlarıyla onu buluşturmak istiyorum. Okuyacağım kitapları özenle seçmeye çalışıyorum. Dili, konusu, iletisi, görselleri çok önemli. Yıllarca çocuklarla çalışmış olmam (çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı, masal anlatıcısı) ve çocuk edebiyatı konusunda dersler almış olmam, kitap seçimi yaparken beni yönlendiriyor. Ben de bu köşeden bunları sizlerle paylaşayım istedim. Çünkü bir anne olarak biliyorum ki yazılan deneyimler ve bilgiler çok kıymetli. İda için okuduğum her şey bana ışık tuttu. Bu çarşambadan itibaren yazılarımla buradayım!
İlk kitabımız çizimlerin yalınlığına, renklerinin parlaklığa, dilinin akıcılığına ama en çok da iletisine bayıldığım bir kitap. Kitabın ön kapağındaki kocaman kırmızı yeşil gözlü gülümseyen bir filin hortumuna sevgiyle sarılmış gülümseyen çoraplı çocuk resmi bizi bir dostluk öyküsüne davet ediyor. Kitabın adı olan soru cümlesi ise bu dostluk öyküsüne dair merak uyandırıyor; “Kırmızı Fili Gördünüz mü?”
Koşulsuz, sorgusuz sualsiz sevgi!
Ferit Avcı 1995 yılında Kültür Bakanlığı’nın “Eflatun Cem Güney Çocuk Kitapları Yarışması’nda birincilik ödülünü kazandığı bu kitabında, herkesin hayatta bir değeri olduğu, yaşadığı toplulukta bir yeri ve anlamı olduğu düşüncesini ustalıkla işlenmiş. Kırmızı fil arkadaşları için değerlidir, o çerçevedeki resimde bir yeri vardır, anlamlıdır. Kaybolunca özlenir, merak edilir, kaygılanılır. Düş kurma, oyun oynama, arkadaşlık – dostluk ve sevmek – sevilmek gibi yaşama ilişkin durumların yansıtıldığı öykünün konusu şöyledir; “Çocuk bir sabah uyandığında odasının duvarındaki resmin eğik durduğunu fark eder. Resmi düzeltmek için yanana gittiğinde resmin içindeki kocaman kırmızı filin yerinde olmadığını görür. Bu durum merak uyandırarak bizi kitabın içine çeker. Acaba kırmızı fil nerededir? Çocuk odasında filin olabileceği her yere bakar ama onu bulamaz. Filin nerede olduğunu resmin içindeki mavi balina, sarı zürafa, mor kredi, pembe fare ve yeşil kargaya sorar. Fakat hayvanların hiçbiri filin nerede olduğunu bilmiyordur, gece oyun oynarken fil kaybolmuştur. Merak duygusu daha da tırmanır kırmızı file ne olmuş olabilir, geri gelebilecek midir? Çocuğun kırmızı fili arama uğraşına tanıklık ederken onunla özdeşim kurarız. Merak düğümlerinin ustaca atıldığı kitapta dinlemeyi ya da okumayı sürdürmek isteriz. Filin saklambaç oynarken kaybolması ipucuyla, kırmızı file nerede olabileceğine dair tahminlerde bulunmaya başlayabiliriz. Sonunda kırmızı fil çamurlu, üzgün ve yorgun döner. Kırmızı filin hortumuna sarılarak öpen çocuk ona sevgisini gösterir ve söyler. Kırmızı fil yorgun, üzgün ve çamurlu haliyle resimdeki yerini alır. Resimdeki diğer hayvanlarda filin gelişine sevinirler. Ancak çocuk için bir sorun vardır; filin yerdeki ve duvardaki ayak izlerini annesine nasıl anlatacaktır? İşte kitabın burasını çok seviyorum. Çocuk tüm telaşına ve çamurlanan yerlere rağmen kırmızı file hiç soru sormuyor. Çünkü çocuk için önemli olan filingeri dönmüş olması, sağ salimeve gelmiş olması. Koşulsuz bir sevgi ve dostluk aralarındaki. Ve çocuk bu sevgiyi hem gösteriyor hem de file söylüyor. Sevgimizi çekinmeden söylememize, duygularımızı ifade etmemize model oluyor. Bu kahraman ile özdeşim kuracak olan çocuk araştırma, soru sorma, keşfetme, öğrenme isteği yanı sıra kendini ifade etme konusunda iyiye, güzelle ilişkin bir duyarlılık kazanacaktır.
Kitap fantastik kurgusuyla, çocukların gülmesine, heyecanlanmasına ve düşünmesini olanak sağlayacaktır. Kitap çocukları, “Fil dışarı çıktığında nerelere gitmiş olabilir? Acaba kimlerle karşılaşmış? Dışarıda da yağmur yağıyormuş, acaba dışarıda neler yaşamış?Eve döndüğünde üzgündü ve yorgundu, neden üzülmüş olabilir?” gibi sorularla baş başa bırakarak onları düşünmeye ve düş kurmaya teşvik edecektir.
Ben İda’ya bu kitabı okurken resimlerini ilgi ile izlediğini gördüm ve şimdilerde ona yine bir Ferit Avcı kitabı okuyorum. “Benim Minik Kırmızı Balığım” adlı bu kitap, bir kedinin ağzından anlatılan sımsıcak hikâyesi ve sevimli resimleriyle ile bizi gülümsetiyor. Unutmadan bu kitabın da ödüllü olduğunu söyleyeyim. “2007 Tudem Edebiyat Ödülleri – Resimli Kitap Yarışması Mansiyon Ödülü”
Siz de eğer bu kitapları daha önce çocuğunuzla okumuşsanız, lütfen deneyimlerinizi bizimle paylaşın!
Görüşmek üzere,