Kadıköy’ün kedi ve kitapsever anneleri merhaba,
İda’ya hamile olduğumu öğrenmek benim için sürpriz oldu. Şaşkınlığım daha sonra öyle bir heyecan ve sevince dönüştü ki bu sürprizin bozulmasından korkarak eşimle birlikte annem dahil birkaç ay kimselere bir şey söylemedik. Aylar geçip karnım çıkmaya ve çevremdekiler bu heyecanıma ortak olmaya başladığında ise hep aynı soru ile karşılaştım; “Eeeee kediler ne olacak şimdi?”. Zamanla herkese doğumdan itibaren evde kedi-köpek gibi evcil hayvanla büyüyen bebeklerin bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğunu söylemek, kedilerden bulaşabilecek toksoplazma enfeksiyonunun aslında iyi yıkanmamış sebze ve çiğ etten de geçebileceğini, zaten kedilerimin aşılarının tam olduğunu, kumlarını da benim temizlemediğimi anlatmak ve işin psikolojik yanından bahsetmek beni yormaya başladı. Kadıköy Anneleri’nden Sevgili Ceren de, daha önce bahsettiğim Bebek ve Kediler’le ilgili güzel bir yazı paylaşmıştı. Doğumdan sonra hastane odasını ziyaret eden çocuk doktoruna annem ile ablamın ilk sorusu kedilerdi. Doktorun açıklamalarından tatmin olmamış olacaklar ki ilk ev ziyaretinde de gündem yine Pati, Pampi, Lokum ve Havuç’tu. Kedilerin tırnaklarını kesip, aşılarını ve pire damlalarını düzenli yaptırdığımı tekrar tekrar anlatmak zorunda kalmaktan usanmıştım. Sonra düşündüm de tüm bu kaygının sebebi hayvanları tam anlamıyla tanımamak ve sevgi duymamaktan kaynaklanıyor. Hayvan sevgisi de tüm güzel şeyler gibi bebeklikte/çocuklukta kazanılıyor. Bu sevginin kazanılmasında da birebir temas çok önem taşıyor. Birlikte olmanın dışında bebeğimizi/çocuğumuzu onlarla tanıştıracak doğaya, insana kısacası hayata karşı duyarlı kılacak araçlar sunmalıyız. Nitelikli çocuk edebiyatı kitapları da bunların başından geliyor. Bu hafta minik kitap kurtları için böyle bir kitap seçtim. Minik kalpleri üç kedinin dostluğuyla ısıtacak “Üç Kedi ve Bir Dilek” adlı kitapla karşınızdayım.
Bu kitapla ilk olarak “İyi ki varsın Tilki Toni” adlı çocuk kitapları serime çizer ararken tanıştım. Yayınevimin bana gönderdiği çizer listesinde bu kitaptaki çizimleriyle Ayşe İnan Alican yer alıyordu. Bu sevimli kedileri hemencecik çok sevdim ve kitabımın çizerinin o olmasını diledim. Ancak Ayşe Hanım çok yoğundu ve ben de kitaplarımın İda’nın doğumu ile aynı zamanda basılmasını istiyordum. Sonunda her şey gönlüme göre oldu; Şebnem Aydın Gündüz gibi harika bir sanatçı ile Tilki Toniciğim tamamlandı ve İda’dan bir hafta sonra yanımdaydı. Neyse konumuz Tilki Toni değil üç sevimli kafadar Piti, Pati ve Pus.
Dostun için neyi göze alabilirsin?
Pırıl pırıl muhteşem bir gecede bizim üç pisiciğimiz Piti, Pati ve Pus, damda sırt üstü uzanmış sohbet ederken çok bilmiş Pus, yıldızları gösterip kayan bir yıldız görenin şanslı olduğunu, çünkü dileğinin mutlaka gerçekleşeceğini anlatır. Bunun üzerine Piti’nin gözleri gökyüzünden ayrılmaz. Devamlı yukarı bakmaktan boynu tutulur. Gözüne uyku girmez, hep bir yıldızın kaymasını bekler. Arkadaşları Pati ve Pus onun için endişelenmeye başlarlar. Haksız da sayılmazlar çünkü Piti’nin başına gelmeyen kalmaz. Onu vazgeçirmek için yalvarıp dil dökseler de kar etmez. Piti gökyüzüne bakıp kayan bir yıldız görme isteğinden vazgeçmez. Peki, nedir Piti’nin bu kadar önemli olan dileği? Sonunda Pati ve Pus bakarlar ki Piti bu isteğinden vazgeçmeyecek onlar da bir plan yaparlar. Pati kömür tozu toplayıp bir el feneri bulur. Pus da yan damdaki leyleği ikna eder. Beklerler doğru zamanı, aysız karanlık bir anı. Bayan Leylek ile Pus kömür tozuna bulanırlar. Pati de elinde el feneriyle bir bacanın arkasına gizlenir. Siz hiç uçan kedi gördünüz mü? Görmediyseniz Pus’u izleyin çünkü tüm endişesine rağmen leyleğin gagasında havalanır, arkadaşı için bunu yapmalıdır. Karanlığın içinde kaybolurlar. Pus tek gözünü kapatır Pati’nin tutuğu el fenerinin ışığında diğer gözü kayan bir yıldız gibi ışıl ışıl parlar. Bunu gören Piti’nin önce nefesi kesilir sonra sevinçle haykırır dileğini. Pati ve Pus ile sonsuza dek dost kalmaktır isteği. Pati ve Pus da işitirler bunu hemen yanına gelirler. Piti hiç bir şeyden habersiz sevinçle sarılır onlara sonra da dalar derin bir uykuya. Üstünü örter Pati. Sonra iki kedi birbirlerine bakarlar acaba doğru mu yapmışlardır. Tam o sırada gökyüzünde bir yıldız kayar. Pati ve Pus el ele tutuşup Piti’nin dileğinin gerçek olmasını fısıldarlar. Artık içleri rahattır. Kalplerinden gelen bir ses bu dileğin gerçekleşeceğini söyler onlara.
Kitabın özeti bile sanırım gözlerinizin dolmasına, içinizden sımsıcak bir şeylerin akmasına sebep olmuştur. Bu şey koşulsuz, çıkarsız sevgidir. Günümüzde kaybettiğimiz bir değer öyle değil mi? Sevgi ancak söylenerek, dokunarak, görerek, ilişkilenerek öğrenilir. Bebeklerimizi/çocuklarımızı iyiye güzele ve erdeme sevk edecek bizleriz. Sanat ise bunun için muhteşem bir yol. Gerek izleği gerek şiirsel, yalın diliyle ve sevimli resimleriyle Sara Şahinkanat tarafından yazılan ve Yapı Kredi Yayınları’ndan basılan bu kitap bunu başarıyor. Bizi gülümsetirken aynı zamanda da dostluk üzerine düşündürüyor.
Geçmiş 17 Şubat Dünya Kediler Günü’nüz kutlu olsun. Ne kedisiz, ne kitapsız kalın.
Sevgiler,
[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]