Eve Dönelim Küçük Ayı

Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba,

80’li yıllarda, ben küçük bir kız çocuğuyken çok fazla elektrik kesintisi yaşanırdı. Ben de ablamla ya da ka-30112015 (2)ağabeyimle oyunlar oynardım. Daha doğrusu benimle oyunlar oynasınlar diye onları zorlardım. Onların seçtiği oyunlar ya da anlattığı öyküler kimi zaman sesler üzerine olurdu. Çünkü göz göremeyince ister istemez kulaklar devreye girer. Ablam bir kez gök gürültüsü sesinin gökyüzünde yaşayan devin ayak sesleri olduğunu anlatmıştı. Korkmuş olabileceğimi tahmin edersiniz. Ağabeyler ve ablalar böyledir, bilirsiniz 🙂 Sizi korkutmaktan zevk alırlar. Tıpkı Afacan Louie Anderson çizgi filmindeki “Wisconsin Kar Canavarı” bölümünde olduğu gibi. Bebeklerin ve çocukların doğayı anlamlandırması aslına bakarsanız biraz ilk insanınki gibidir. Sesler ve bu seslerin imgeleri bizim anlayamayacağımız kadar büyülü onlar için. “Eve Dönelim Küçük Ayı” adlı kitap bunu muhteşem anlatıyor. İdacığımın ilk aylarından beri elinden düşürmediği ve benim de defalarca okumaktan sıkılmadığım bu harika kitabı size yazmak için kışın tekrar gelmesini bekledim. Bu hafta itibarıyla çocukların deyimi ile kış baba geldi, kapımızı çaldı. Yağmurlar başladı. Oğlum bu kitaptaki “Şıpıdıklar” ile tanıştı. Haydi, gelin 24 dilde sekiz milyon basılmış, Andersen Ödüllü bu kitaba bir de sizinle bakalım.

Bir zamanlar iki ayı varmış:ka-30112015-1

Büyük Ayı ve Küçük Ayı,

Büyüğü Büyük Ayı’ymış, küçüğü ise Küçük Ayı.

Günlerden bir gün, ikisi ormanda gezintiye çıkmışlar.

İşte hikâye böyle başlıyor. Ayıların ormandaki yürüyüşün ardından Büyük Ayı; “Eve dönelim Küçük Ayı” der. Eve dönüş yolunda ka-30112015 (1)Küçük Ayı, pof pof pof, şıp şıp şıp, pat pat pat diye sesler duyar. Her seferinde durup dinlerler bu sesleri. Küçük Ayı, Podukların, Şıpıdıkların ve Patırdakların onları izlediğinden emindir. Büyük Ayı ise her seferinde bu seslerin kaynağını sakince ve net bir şekilde açıklar. Ona; “nerden çıkardın şimdi bunları” diye sormaz, konuyu uzatmaz ve onu korkutmaz. Pof pof pof seslerinin adımlarının karda çıkardığı ses olduğunu, şıp şıp şıp seslerinin eriyen buzların dereye damlayışı olduğunu ve şap şap şap seslerinin ise dallardan dökülen karın çıkardığı ses olduğunu söyler ve “eve dönelim Küçük Ayı” der. Ancak Küçük Ayı’nınka-30112015 (3) tedirginliği gittikçe artar. Bilinmeyenin yaratığı bu tedirginlik sonucu karlara oturur ve Büyük Ayı’ya hiç cevap vermez. Bunun üzerine Büyük Ayı, Küçük Ayı’yı omuzlarına oturtur ve yine ormanda yürümeye koyulurlar. Vuu vuu vuu, çat çat çat ve pof pof pof seslerini açıklar Büyük Ayı, bu kez Küçük Ayı’nın tekrar sormasını beklemeden. Hikâyenin sonunda karanlık ve kuytu mağaralarına geri dönerler. Büyük Ayı ateşi alevlendirir ve feneri yakar. Mağarayı her zamanki sıcak, rahat, huzurlu bir havasına kavuşturur. Daha sonra ise Ayı Koltuğu’na oturur ve kucağına kıvrılan Küçük Ayı’ya karlı ormandaki sesleri dinleyerek ağır ağır yürüyen bir Küçük Ayı ile Büyük Ayı’nın masalını anlatır. Masalın sonunda ikisi birlikte eve dönerler. Nasıl sıcacık ve sevgi dolu bir hikâye öyle değil mi?

TÜYAP kitap fuarında yayıncım beni Kırçiçeği Yayınları’nın alçak gönüllü ama bir o kadar güzel standına götürdü. Kitabın çevirmeni Aslı Motchane ile tanıştım.  “Küçük Ayı-Büyük Ayı” dizisi hakkında sohbet ettik ve serinin olmayan bir kitabını İda’ya hediye etti. ka-30112015Ha evet unutmadan söyleyeyim İrlandalı, ödüllü yazar Martin Waddell’in üç tane daha Türkçe’ye çevrilmiş “Büyük Ayı, Küçük Ayı” kitabı var. “Aferin Küçük Ayı”, “Uyuyamıyor musun Küçük Ayı?” ve “Seninle Ben, Küçük Ayı” da çok severek okuyoruz. Bu arada kitabın görsellerini hiç yabana atmayayım. Görsel dil,  hikâyenin özüne uygun öylesine minimal ve ustaca ki. Kim demiş çocuk kitapları rengârenk, canlı/parlak renklerde olacak diye. Alın size olağan üstü çizimler ve renkler üstelik Büyük Ayı’nın sağduyusu ve şefkati, Küçük Ayı’nın merakını ve sevimliliğini harika aktarıyor. Barbara Firth’ün duyarlılığını ve algısını tebrik etmek gerek diye düşünüyorum. Her çocuk Büyük Ayı ve Küçük Ayı ile tanışmalı. E haydi o zaman kitapçıya… 🙂

Karlı, kahkahalı ve sevgi dolu bir kış olsun. Sevgiyle kalın,

[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]

Hafize Çınar Güner
Hafize Çınar Günerhttps://kadikoyanneleri.com/category/ilk-kitapligim/
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanında yüksek lisansını ise Yaratıcı Drama alanında tamamladı. “İlköğretimde Yaratıcı Drama” ve “Eğitim İçin Tiyatro” kitapları yayımlandı. Oluşturduğu sanat ve oyun yoluyla öğrenme tasarımları pek çok konferans ve kongre programında yer aldı. Sekiz yıl önce yayımlanan ilk göz ağrısı “İyi ki Varsın Tilki Toni” adlı serisinin ardından ise şu ana kadar farklı yayınevlerinden yayınlanmış ve yayına hazırlan yirmi çocuk kitabı bulunuyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir çocuklarla çalışıyor ve 2005 yılından bu yana Terakki Vakfı Okulları'nda yaratıcı drama ve tiyatro öğretmenliği yapıyor. Bir web sitesindeki “İlk Kitaplığım” adlı köşesinde resimli kitaplar hakkında yazılar yazıyor ve mevsimde bir defa olmak üzere Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyor. Yürüttüğü “Masal Yoga” atölyeleriyle kitabevleri, okullar, fuarlar, kütüphaneler ve parklarda pek çok çocuğu masallarla buluşturuyor. Okuma kültürünün yaygınlaşması adına çeşitli sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve yürütüyor. Kadıköy Belediyesi Moda Gönüllü Evi'nde mahalle eliyle açılan Moda Çocuk Kitaplığı'nın koordinatörlüğünü yapıyor. Cumhuriyet Kitap Eki’nin “Taş-Kâğıt-Makas” isimli çocuk ve gençlik edebiyatı sayfasının ardından şimdi ise Sanat Kritik’te çocuk kitaplarını yorumluyor. Eşi, oğlu ve kedileriyle birlikte Moda’da yaşıyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar