“40 Yılda 1 Anne Olmak” Ya Da Olmamak! İşte Bütün Mesele Bu!

Herkese merhaba, bu kez özel bir yazı ile karşınızdayım. 23 Kasım kızımın doğum günü ve tabii benim de anne oluşumun yıl dönümü. Bu özel günün anısına, sizlere kendimi ve 40 Yılda 1 Anne Olmak (@40yildabiranneolmak) sayfamın hikayesini anlatmak istiyorum.  Kendi hikayemden yola çıkarak; kadınların anne olmak istememe hakkına da değineceğim, geç yaşta anne olmayı istemelerine de. Orta yaş annesi olup, çocuğunu kültür ve sanatla ve keyifle büyütmenin mümkün olabileceğine de dikkat çekeceğim. O halde çaylar ve kahveler benden, gelin biraz söyleşelim;

“40 Yılda 1 Anne Olmak” Ya Da Olmamak, İşte Bütün Mesele Bu!

William Shakespeare’in Hamlet’indeki ünlü tiradına gönderme yaparken, ‘anne olmayı düşünmüyorum’ dediğim yıllarımı anmak istedim. Fikirlerin zamanla değişebileceğine inanarak, anne olmayı istemek kadar anne olmayı istememek de ‘normal’ kabul edilmeli bence.

Konuya hızlı bir giriş yaptım galiba. Oysa  önce biraz kendimi tanıtmak istiyordum. Ben Esin İrlan, Halkla İlişkiler eğitimi ve kurumsal hayattaki iş deneyimlerimden sonra; içimdeki tasarım ve üretim aşkımla takı tasarımında uzun soluklu yolculuğum başladı. Bir dönem kuyumculuk tekniğiyle gümüş takı yapımı konusunda özel dersler aldım. Geçen yıllar içerisinde farklı yerlerde eğitimler verdim, bunlardan en özeli 2007 yılında Türkiye’de ilk kez düzenlenen “Uluslararası Boncuk ve Boncuk İşleme Sanatı Konferansı” oldu. Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşen dört günlük konferansta, konusunda uzmanlaşmış yerli ve yabancı eğitmenler tarafından verilen uygulamalı eğitim seminerleri büyük ilgi görmüştü. O eğitmenlerden biri bendim ve benim dersime katılan öğrenciler İrlanda’dan gelmişti.

2005 yılında eşimle beraber Beşiktaş’ta açtığımız @irlantaki da, takı yapımını öğrenmek isteyenlere özel dersler vermeye devam ettim. Tasarım ve üretim sevgim kadar, bilgi paylaşımını da önemsediğim için ‘Feminen’ , ‘Cosmogirl’ gibi dergilerde periyodik olarak takı yapımını öğreten sayfalar hazırladım. Kendi dükkanımız dışında, dönemsel olarak farklı markalar için takılar tasarlayıp ürettim. Bazı okullarda çocuklara özel projeler geliştirip, etkinlikler düzenledim.

Çocuksuz Hayatta, Tasarımla ve Çalışmayla Geçen Yıllar.

Bütün bu yıllar evli ve çocuksuz olduğum zamanlardı. Ne şanslıyım ki, erken yaşlarda ne istediğimi ve ne istemediğimi keşfedebildim. Aynı film şirketinde çalışırken, sağlam bir dostluktan aşka evrilen ilişkim sonucunda yirmi iki yaşımda evlendim. Hayata aynı pencerelerden bakan, kültür – sanat odaklı yaşayan iki koç burcu, çok iyi arkadaş ve sonrasında birbirine aşık karı – koca olduk, ama ebeveyn olmayı istemedik ilk on sekiz yıl. Daha doğrusu çocuk yapmak istemeyen bendim, yine çok şanslıydım ki eşine saygı duyan bir erkekle evliydim.

Anne olmak ya da olmamak kararında bir kadının bunu gerçekten isteyip istememesinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Anne olmayı istemek “normal” görülüyor ise, istememek de “normal” olarak görülmeli diye düşünüyorum. Eşim de aynı fikirde olunca bizim evliliğimizde sorun yaratmadı bu durum. Biz yine sanatla, aşkla birlikteliğimize devam ettik. Ben takılar yaparken eşim besteler yaptı. Ben şiirler yazarken, o piyano çaldı. On sekiz yıl nasıl geçti anlamadık.


[foogallery id=”9205″]


Evli Kadınların Çocuk Yapmama Hakkı Var Mı Sahiden?

Bana çocuk isteyip istemediğimi soranlara kısa ve net olsun diye, bıkmadan usanmadan hep aynı cevabı verdim: “Çocuk yapmama hakkımı kullanıyorum” Bu hakkım var mıydı bilmiyorum ama ‘hayat benim hayatım, beden benim bedenim, anne olup olmamaya ben karar veririm’ fikrindeydim.

Sonra nasıl anne olduğumu merak ettiniz sanırım. Değişim hayatın karşı konulmaz kurallarından biri. Doğa içinde barındırdığı milyonlarca tür canlıyla birlikte, sürekli değişim içinde. Bizim değişimlerimiz de aslında doğa kanunlarına benziyor. Ben de yaşım otuz dokuza yaklaşırken değişmeye başladım, daha doğrusu çocuk konusundaki fikirlerim yumuşadı. Artık çocuk doğurmayı düşünmeye başlamıştım. Galiba ben gerçekten çok şanslı bir kadınım. Ya da Duru kızımız çoktan bizi seçmiş, gelmeyi bekliyordu. Çocuk yapma kararı verdiğimizde bizi bekletmeden, zorlamadan hemen geldi.

Artık çocuk yapmayacağımı kabullenen yakınlarıma ilginç bir sürprizle müjdeyi vermek istedim ve kırkıncı yaş günümde sevdiğimiz bir mekanda doğum günüm için toplandık. Gecenin en heyecanlı zamanı pasta geldi, benden kırk yaş kutlamam ile ilgili bir konuşma beklenirken sözlerime şöyle başladım; “Bazı şeyler kırk yılda bir olur ve ben hamileyim!”  Herkes şokta, benden çocuk haberi beklemekten vazgeçmiş yakınlarım mutluluk gözyaşları ile karşıladılar bu haberi. Bizim duru masalımız böyle başlamış oldu.

Bugün Günlerden Güzellik… Sefa Geldin Duru Kızım, Hoş Geldin.

Doğal yollardan ve hiç sıkıntı yaşamadan  sağlıklı bir hamilelik süreci sonunda 23.Kasım.2012 de kızımıza kavuştuk. Çok sevdiğimiz bir şarkının dizeleri sloganımız oldu, hazırladığımız hediyelerde v.s. “Bugün günlerden güzellik, sefa geldin hoş geldin” dedik. Çok hoş geldi bize kızımız.

Erken yaşta evlendik ama erken yaşta çocuk yapmadık. Bunun ebeveynliğimizde olumlu etkisi olduğuna inanıyorum. Hep savundum halen de aynı düşüncedeyim, anne baba olmak kolay iş değil. Ancak gerçekten büyük bir istekle yapılabilir. Yani görev olsun diye ‘evlendik, şimdi çocuk yapmak gerekli, hadi yapalım’ diyerek olmamalı. Birey olarak ve çift olarak bazı duyguları yaşayıp doyuma ulaşınca, anne ve baba olmanın zorlu taraflarında daha güçlü durabiliyor insan.

Her Kadın Anne Olmalıdır Dayatması Doğru Gelmiyor Bana!

Teknoloji ve insanlık ileriye gitse de, halen -en azından ülkemizde- kadınların konuşulması ve çözülmesi gereken çok sorunu var. Bence bu sorunlardan biri görmezden geliniyor. Anne olmak istemeyen kadınlara yaşatılan duygusal baskı! Ben uzun yıllar sonra fikrimi değiştirip çocuk doğurdum ve çok mutluyum. Ama o baskıyı, çocuk yapmadığı için eksik ve suçlu hissettirilmeyi çok iyi bilirim. Halbuki bazı kadınların hayatta varoluş amacı annelik olmayabilir, bir kadın üretmenin ve hayatı güzelleştirmenin başka yollarını da bulabilir.

Bu; farklı pencereler açarak, üzerine derin konuşmalar yapılabilecek bir konu. Umarım bu alanda farkındalık yaratacak platformlarda konuşabileceğimiz zamanlar olur.

Kırk Yılda Bir Anne Oluyoruz, Keyfini Çıkaralım Bu yolculuğun.

Her insanın yolu farklı, yoluna kattıklarıyla ve yolda kazandıklarıyla zenginleşiyor insan. Bazen de fazlalıkları yolda bırakıp, hafiflemiş olarak yola devam etmek iyi geliyor. Ben ailemden gördüklerimle, tercihlerimle ve belki şansımla hep kültür ve sanatla yol aldım. Çocukluğumdan beri okumayı ve yazmayı çok sevdim. Ortaokul yıllarımda okul gazetesinde görev alarak yazmaya başladım. Lise yıllarımda yazdığım şiirler ulusal gençlik dergilerinde yer buldu. Daha sonra halkla ilişkiler alanında çalışırken dergi ve bülten v.b. çalışmalarda hep kelimelerle dansım devam etti. Hayal gücü zengin, sanata meraklı bir karakterim oldu her yaşımda.

Bu karakterim anne olunca da değişmedi, kızımı çok minikliğinden beri tiyatro ile, görsel sanatlar ve kitaplarla büyüttüm. İlk müze ziyaretini altı aylıkken yapan, ilk bale gösterisini iki buçuk yaşında izleyen Duru çok erken konuştu. Yazar buluşmalarına, sanatsal etkinliklere iki yaşına yaklaşırken katılmaya başladı.

Kadıköy Anneleri ile Yolumun Kesişmesi…

Kadıköy Anneleri ile yolumun kesişmesi de yine böyle bir yazar buluşması sayesinde oldu. Benim kalbimde özel yeri olan, değerli yazar Sevim Ak’ın@sevimak58 ‘Ev Kütüphanesi Etkinlikleri’nde bir gün yazar Hafize Güner konuktu. Yani #ilkkitaplığım köşesini de  hazırlayan sevgili @hafizecinarguner. O buluşmada başlayan arkadaşlığımız ve onun önerisi ile @kadikoyanneleri ailesine katıldım.

“Kaç yaşında anne olursak olalım, kırk yılda bir anne oluyoruz; keyfini çıkaralım bu yolculuğun” mottosuyla açtığım sayfam @40yildabiranneolmak ile geç yaşta anne olmak isteyenlere cesaret vermek istedim. Kültür-sanat ağırlıklı etkinliklerle, çocuklara ve ebeveynlere faydalı olacak paylaşımlarda bulunurken yazma hevesimi farklı platformlarda beslemeye çalıştım.

Yazmaya meftun olduğum, sevgili Aslı’nın dikkatinden kaçmayınca, onun davetiyle kadikoyanneleri.com sitesinde “40 Yılda 1 Anne Olmak” köşesi hayata geçti. Yeri gelmişken kadikoyanneleri.com kurucusu Aslı Altınok Erdal yani @muhtaranne ye bir kez daha teşekkür ediyorum.

Yaklaşık dört aydır #ilhamverenbabalar yazı dizisi ile #ilgilibabalık yapan babaların görünür olmasını destekliyorum. Çünkü toplumumuzda yaşanan cinsiyet eşitsizliği, kadın cinayetleri ve her türlü istismara karşı mücadele edebilmek adına babaların sahada olmasını çok önemli buluyorum.

İlk #ilhamverenbabalar yazımda usta edebiyatçı Edip Cansever’in “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor” sözüyle anlattığım gibi; hepimiz aynı gökyüzü altındayız. Büyüdük ve çocukluğumuzu sandığımıza sakladık demiştim, şimdi sandıkları açma zamanı. Kendi çocukluğumuza sarılalım, varsa yara bereler şefkatle iyileştirelim ve çocuklarımıza ‘olabildiğimiz’ kadar iyi ebeveyn olalım. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, olmak zorunda da değiliz. Ama bu dünyaya ‘can’ getirdiysek onu sağlıkla, güven içinde, en önemlisi de çok sevgi vererek büyütmek insanlık ödevimiz.

Son aylar hepimiz için çok zor geçiyor. Küresel problemimiz haline gelen Covid-19 salgını ile yılın tamamını neredeyse evlere sığdırdığımız hayatlarla yaşıyoruz. İnanıyorum ki hepimiz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirirsek, bu zor günler geride kalacak ve biz yine eskisi gibi #kadıkoyanneleri buluşmalarımızı yapacağız.

O günler gelene kadar sosyal medyada yazılarımızla ve paylaşımlarımızla buluşmaya devam etmeyi umuyorum.

Anne Olmak, Duru Bir Nehirde Arınmak ve Doğururken Yeniden Doğmak…

Son olarak içimdeki ‘anne’yi ortaya çıkaran, doğururken yeniden doğduğum ve pamuk kalbinde huzur bulduğum kızıma çok teşekkür ediyorum. Annelik çok zor ama isteyerek anne olduğunda, şahane bir hediye hayatın bize verdiği. İyi ki doğdun kızım, can özüm…İyi ki anne olarak beni seçtin…

Dünyadaki bütün çocukların sağlıkla ve mutlulukla yaşaması umudumla, yeni yazımda buluşmak üzere,


Sevgiler,
Esin İrlan
@40yildabiranneolmak

Esin İrlan
Esin İrlanhttps://kadikoyanneleri.com/category/40-yilda-bir-anne-olmak/
Duru'nun annesi Esin :) Halkla İlişkiler eğitimi ve kurumsal hayattaki iş deneyiminden sonra; içindeki yaratıcılık ve üretme isteğiyle takı tasarımında uzun soluklu bir yola çıktı. Ne istediğini ve ne istemediğini erken yaşlarda keşfederek, hayatının aşkıyla yirmi iki yaşında evlendi. On beş yıldır eşiyle beraber Beşiktaş'ta kendi takı mağazasını işletiyor. Tasarımlarını takı sevdalıları ile buluştururken, takı yapımını öğrenmek isteyenlere özel ders veriyor. Onsekiz yıl anne olmama hakkını kullanarak, kırk yaşında anne oldu. "Kaç yaşında anne olursak olalım, kırk yılda bir anne oluyoruz; keyfini çıkaralım bu yolculuğun" mottosuyla @40yildabiranneolmak sayfasını açtı. Kültür-sanat ağırlıklı etkinlikler; kendi kızı ile deneyimlerinden yola çıkarak çocuklara ve ebeveynlere faydalı olacak paylaşımlarla, hayata farklı pencereler açmak istiyor. Kitaplara olan sevgisi kızından sonra çocuk edebiyatı ile taçlanınca, okuyup sevdikleri kitapların bazılarını #duruirlankitaplığı hashtagiyle minik okurlarla paylaşıyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar