Bugün yeni bir yazarla karşınızdayız. Uzmanlık alanının verdiği deneyimle “yaralara merhem olmaya” geldi geldi PsikiyatristAnne. Ama bazı bazı kara merhem! İddiası az, paylaşımı bol yazılarıyla ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, 2 çocuk sahibi doktor annemizi keyifle okuyacaksınız.
[divider]
Öncelikle “Kardeş Kıskançlığını Önlemenin 7 Yolu” gibi dayatmacı önerileri ne kadar yavan bulduğumu belirtmeliyim. Formül mama gibi geliyor bana. Siz ayrısınız, ben ayrı, doğurduğumuz çocuklar ayrı, ürettiğimiz anne sütleri ayrı. Ama ne kadar pratik olduğunun da farkındayım. O yüzden tam da bunu yapmaya çalışacağım.
Söylediklerimi ciddiye almanız için kim olduğumu bilmeniz gerekiyor. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu 15 yıllık hekimim, bir Ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanıyım (Psikiyatrist, halk arasında psikolog), psikanaliz eğitimi alan bir terapistim. Biri 4 yaşında diğeri 40’ı çıkmamış iki çocuk annesiyim. Bi’ adamın 7 yıllık eşiyim. 🙂 Ki zaman zaman kadınlık, evlilik, eşlik üzerine de okuyup yazıp çizmeye çalışıyorum.
Biz nasıl davrandık?
Bebek eve gelir gelmez tabiri caizse kızımın ‘kucağına attık’. ‘Höt! Elleme! Döt! Dokunma!’ gibi anneanne-babaanne uyarılarını mümkün olduğunca engellemeye çalıştık. Dün akşam bebeği yıkarken kızım da saçlarını şampuanladı (‘Bıngıldak fobi’nizin üstesinden gelmenizi öneririm) ve bazen biberonunu tutmasına izin vermiyor, tutmasını İSTİYORUZ. Ne münasebet canım! Onun da kardeşi, o fırından yeni çıkmış poğaçayı, o pamuk ve yumuk prensi sevmek sadece bizim hakkımız olamaz.
Tıbbi literatür ne diyor?
Bu arada yapılan çalışmalar gösteriyor ki KARDEŞ KISKANÇLIĞI’nın en az görüldüğü grup ikizler. Nedeni de ihtiyaçlarının eşzamanlı karşılanması. O halde başka bir öneri; bebeği emzirirken abla/ağabeyin de ağzına birşeyler tıkıştırabilirsiniz ya da bebeğin altını değiştirirken ablasının da saçına bir toka takabilirsiniz. Dört eliniz yok biliyorum. Peşpeşe yapıverin işte.
Unutmayın ÇOCUKLARDA ADALET DUYGUSU YOKTUR, EŞİTLİK DUYGUSU VARDIR.
Başka önerilen birşey ‘sen ablasın’,’sen ağabeysin’ gibi vurgular yerine ‘siz kardeşsiniz’ vurgusunun yapılması. Ama Allah aşkına nerde yaşıyoruz be! Çocuğumuza ne söylersek söyleyelim kültürümüze aykırı olmasın, dilimizde eğreti durmasın. ‘Ablasııı… Baksana sana nasıl gülüyooor!‘ demeden durabilir miyiz biz hiç.
Çocuğuna kırdığı bardağı işaret ederek onu ‘Bu bir yaramazlık!’ diye azarlayan anneler görüyorum. Onları ‘Bu Türkçe bile değil!’ diye azarlayasım geliyor. ‘Seni yaramaz seniiii!’ler çuvala mı girdi. Neyse bu başka bir yazının konusu. ÇOCUĞUMUZU NASIL AZARLAMALIYIZ?
Öptüm sizi.
Son söz: Ne yaparsanız yapın kardeş kıskançlığı daima ve İYİ Kİ olacak, adam olmayı nereden öğrenirdik yoksa? İş yaşamında ve okuldaki rekabetin öncülü bize yaşatıp uzlaşmayı öğrettikleri için kardeşlerimize teşekkürler