Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba,
Yazılarımda çoğu kez oğlum İda’ya okuduğum kitapları çalıştığım okullun kütüphanesinden seçtiğimi anlatıyorum. Okul kütüphanelerinin fiziki ortamı, donanımı, atmosferi, kaynakları ve insan gücüyle yani okul kütüphanecileriyle çocuklarımızın hayatı anlamlandırma çabasında çok önemli bir yeri var. Bu önemi ifade etmek için geçen yıl sizleri değerli bir okul kütüphanecisiyle tanıştırmış kütüphaneler haftası şerefine onunla bir röportaj yapmıştım. O röportajı buradan okuyabilirsiniz. Lakin herkesin donanımlı ve iyi çalışan okul kütüphanelerine ulaşma şansının olmadığını biliyorum. Dahası okul kütüphanesinin dışında mahalle kütüphanelerinin, halk kütüphanelerinin yaygınlaşması ve nitelik kazanması gerekiyor. Tüm bunlar bir şans değil hak olmalı diye düşünüyorum ve biliyorum ki bu düşünceyi paylaşırken yalnız değilim. Bu kez sizleri Kütüp-anne web sitesinin kurucusu Merve Yavuzdemir ile tanıştırmak istiyorum. Yüz yüze hiç tanışmadığım ama çalışmalarını uzaktan taktirle izlediğim, anneliğin, kadın olmanın, birey olmanı duyarlılığını ve sorumluluğunu taşıyan ve çevresinde farkındalık yaratarak dünyayı değiştirmeye çalışan bir anne o. Kendisi 53. Kütüphaneler Haftası’nda sosyal medyada kütüphane kurumunu çağdaş yönleriyle tanıttığı, bu konuda farkındalık yarattığı ve özellikle aileleri çocuk kütüphanelerine yönlendirme konusunda gösterdiği çabalardan dolayı Bornova Halk Kütüphanesi tarafından Kütüphane Dostu Ödülü’nün de sahibi. Buyurun sözü fazla uzatmadan söyleşimize geçelim. Ama durum bir dakika şimdiden söyleyeyim söyleşide adı geçen Kitapkurdu Lily adlı şahane kitap yayıncısından bir okurumuza hediye! Ayrıntılar da röportajın içinde….
H.G.: Sevgili Merve Hanım merhaba, öncelikle sizi tanımak isteriz. Kadıköy Anneleri’ne kısaca kendinizden bahseder misiniz?
M.Y.: Merhaba, adım Merve Yavuzdemir. www.kutupanne.com sitesinin ve Kütüp-anne sosyal medya hesaplarının kurucusu ve koordinatörüyüm. Ayrıca şehir plancısıyım ve iki çocuk annesiyim.
H.G.: Şehir bölge planlamacısınız, kamuda çalışıyorsunuz. Çocuk yazın alanından ya da kütüphanecilikten gelmiyorsunuz. Ancak çocuk kütüphanelerine gönül verdiniz ve kütüp- anne sitesini kurdunuz. Sizi buna iten neydi, nasıl gelişti bu süreç?
M.Y.: Şehir plancısı olarak, kent ve topluma dair her türlü konu ile ilişkili bir mesleğim var. Anne olduktan sonra kenti algılayışım ve kentten beklediklerim çok değişti. Bu kapsamda yaşadığım şehirde çocuklarımla kaliteli vakit geçirme arayışı içine girdim. Benim kaliteli vakit anlayışım şu ki, eğer çocuğumun hayatına değer katabiliyorsam ve birlikte tüketmeden üretebiliyorsak (örneğin bilgi üretiyorsak, anı üretiyorsak, yeni duyguları tanıyorsak, paylaşıyor ve sevgi mutluluk umut hayal üretiyorsak) yaptığımız aktivite kaliteli ve yeterlidir. Bir plancı olarak kamu yararı her zaman önceliğimdir. Benim için bir aktivitenin sınırlı bir zümre tarafından yapılmasındansa herkese ulaşabilmesi değerlidir. Bu tür aktiviteler de kamusal kullanımın ürünleridir. Örneğin, çocuk parkları, göl kenarları, orman alanları, sahiller… Ve tabii kütüphaneler… Amerika’ya gitmeden önce kütüphaneleri, kamusal mekân olarak değerlendirmek benim için pek mümkün değildi. Ancak orada gördü ki kütüphaneler kitap dolu raflarda çok daha fazlası; toplumun örgütlendiği, bir birinin farkında olduğu, bir birine karşı sorumlu olduğu, birlikte öğrendiği ve birlikte ürettiği yerler. Özellikle; doğduğu andan itibaren hayat rutinlerinin bir parçası olan kütüphanelere ait kültürün, bizim toplumumuzda da birçok boşluğa doğru yanıt olacağını düşündüğüm için bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdim ve kütüp-anne’yi kurdum.
H.G.: Bizler Kadıköylüler olarak her alanda olduğu gibi çocuk kütüphanesi anlamında da çok şanslıyız. Kadıköy Belediyemizin İnteraktif Çocuk Kütüphanesi var. Ancak biz küçükken böyle bir kavram yoktu ve kütüphane deyince aklımıza raf raf kitaplar olan, mesafeli bir kütüphaneci, sessiz olmamız gereken, ciddi ortamlar geliyor. Çocuk kütüphanesi olarak birçoğumuzun önünde bir fotoğraf maalesef canlanmıyor. Bize anlatır mısınız çocuk kütüphanesi nedir? Nasıl bir yerdir, neler vardır, neler yapılır?
M.Y.: Kitap Okuyan Çocuklar Projesi kapsamında Kadıköy’de oluşturulan İnteraktif Çocuk Kütüphanesi bu kapsamda yapılmış başarılı örneklerden birisi. Esra Hanım’la benzer hayallere erişmek için birbirini tamamladığını düşündüğüm farklı ve çeşitli proje ve çalışmalarımız var. Benim yaklaşımım “Herkes İçin Kütüphane” üzerine kuruludur. Ben çocuk kütüphanesinin kütüphanelerden ayrı olması gerektiğine inanmıyorum. Çünkü kütüphaneler kamusal mekânlardır ve ilgili mevzuatları gereği toplumun her kesimine eşit şekilde hizmet sunmak zorundadır. Bu nedenle; özellikle her halk kütüphanesi bana göre çocuk bölümünü kendi içinde çözmekle yükümlüdür. Çocuk kütüphaneleri ya da çocuk bölümleri öncelikle çocuklar için olmalıdır, tüm çocuklar için! Mekân tasarımında sade ancak düşünülmüş ayrıntılara yer vermek, öğrenme ve araştırma içgüdülerini tetikleyecektir. Doğa ile ilişki mobilyaların kullanımı ve renk olarak gözü yormayacak ancak ilham verecek seçenekler değerlendirilebilir. Okuma kuytuları, kukla sahneleri, eğimli masalar, oyuncaklar, bilim araçları, yaratıcı oyuncaklar, çocuk ölçeğinde raflar, çeşitli, kaliteli ve yeterli kitaplar, özenle oluşturulmuş yaşlara göre eğitim setleri, sesli kitaplar, özel bilgisayarlar vb. hizmetler çocuk kütüphanelerinin olmazsa olmazıdır. Benzer şekilde çocuk tuvaletleri ve emzirme-alt değiştirme odaları da erken yaşta kütüphanelerle buluşmaya teşvik edici düzenlemelerdir.
H.G.: Ülkemizde özellikle son on yılda çocuk edebiyatının büyük ivme kazandığını söyleyebiliriz. Artık yerli ve çeviri nitelikli pek çok çocuk kitabı basılmakta, buna paralel olarak okuma kültürü oluşturulması konusunda yazılar yayınlanmakta, yayınevleri çeşitli konferansalar düzenlemekte. Sosyal medyadaki bloglarındaki artışla kitap tanıtım yazıları ve kitaplardan yola çıkarak yapılan öğrenme etkinlikleri paylaşılmakta. Tüm bunlar teknolojinin hızla geliştiği çağda kitabın çocuk okurla buluşması ve onun tarafından alımlanması açısından önemli. İşte bu noktada Çocuk kütüphanelerinin rolü sizce nedir?
M.Y.: Son yıllarda okul öncesi dönemde de çocukların kitapla buluşmasının faydaları çokça tekrar edilir oldu. Bu kapsamda yeni nesil anneler günlük rutinleri içinde kitap okumak konusunda daha hassas davranıyorlar. Bunun yanında çocuk gelişiminde var olan farklı akımlarla, çocukların gelişimine uygun etkinliklere de önem veriyorlar. Bu iki durum kent yaşamında çocuklu aileler için yeni bir kamusal yapılanma ihtiyacı doğuruyor esasen. Kütüphaneler gündeme gelmediğinde ise var olan talebi karşılamak için yeni yeni iş kolları oluşmaya başladı. Anne babalar duyusal oyun atölyeleri, masal okuma saatleri, lego oyun grupları, anne-çocuk tasarım günleri vb. Etkinlikler için saati 100 TL’yi bulan bütçelerle çocukları ile kaliteli vakit geçirmeye çalışıyorlar. Bence bu durum hali hazırda toplumda var olan sosyokültürel farkın arasının daha da açılmasına ve küçük yaşta farklı ekonomik gelir düzeyine sahip çocukların birbirlerinden uzaklaşmalarına neden oluyor. Oysa benim Amerika’da bizzat deneyimlediğim sistemde tüm bu ve daha fazla hizmetler kütüphaneler eli ile halka sunuluyor ve tamamen ücretsiz. Bunun sonucu olarak aynı sınırlar içinde yaşayan ve çok farklı arka planlara sahip çocuklar birbirleri ile iletişim kuruyor, birlikte paylaşıyor, birbirlerinden haberdar oluyor ve en güzeli küçük yaşta farklılıkları kabullenerek birlikte yaşamayı öğrenirken benzer eğitim hizmetlerine de eşit şartlarda erişiyorlar. Bu bence bizim gibi çok çeşitli sosyal, kültürel ya da ekonomik farklılıkları olan milletlerim gelecekte huzurla yaşaması için çok önemli. Bu yüzden, kitap okuma konusunda hassas olan annelerim aynı hassasiyeti kütüphanelere göstermesi şart.
H.G.: Sitenizde yurt dışından ve yurtiçinden pek çok kütüphaneye yer veriyorsunuz. Sizi en çok etkileyen hangileriydi?
M.Y.: www.kutupanne.com sitesinde farklı ülkelerden bizzat benim ve yazar arkadaşlarımın gidip deneyimlediği örnek nitelikteki kütüphanelerin yanı sıra ülkemizde de var olan ancak bi haber olduğumuz kütüphaneleri de tanıtıyoruz. Amerika’da bu kültürün içinde her hafta en az iki kez kütüphanelere gidip aile boyu çok çeşitli kazanımlar elde ederken “ülkemizde bunun uygulamaları nasıl olur” konusunda içsel sorgulamalarım vardı. Sonra sonra araştırdıkça ve en çok da çocuk kütüphanelerine gönül vermiş annelerimizin yardımı ile ülkemizde de bu konuda çok başarılı örnekler olduğunu gördüm. Benim için en kıymetli kütüphaneyi sorarsanız önümüzdeki yıllarda herkesin aynı cevabı vermesini umarak mahallemdeki kütüphanem derim. Çünkü olması gereken bu. Ben çocuğumu kütüphaneye götürmek için arabamla bir saat yol yapmamalıyım ya da iki vasıta değiştirmemeliyim. Özellikle büyük şehirlerde yürüme mesafesinde AVMler değil kesinlikle kütüphaneler olmalı!
H.G.: İki çocuk annesisiniz biraz da onlarla yaşadığınız kütüphane deneyimlerinden bahseder misiniz? Bizi okuyan anne ve babalar için bu deneyimler ışığında önerileriniz nelerdir?
M.Y.: Benim hayalim olan ve gerçekliğini de bizzat yaşadığım kütüphane şöyledir ki: Evimden çıkım çocuğumla ya da bebek arabası ile yürüyerek güvenle gidebildiğim bir merkezde olan bir bina düşünün. Öyle ki sadece bina da değil zaman zaman çevresinde bir park, bir göl ve belki penceresinden bakınca gördüğümüz güzel bir manzara… Herkes için ulaşılabilir olması gereken bu binanın içine girerken ne ben, ne küçük çocuklarım ne nenem ne de engelli dostlarım sorun yaşamamalı. İçine girdiğinizde ilk hissetmeniz gereken duygu huzur olmalı. Bana göre kitaplarla dolu bir depo değildir kütüphaneler. Henüz içeri girdiğinizde dahi size seçenekler sunacak şekilde tasarlanmış olmalılar. Kütüphanecim beni güler yüzle karşılamalı ve belki ayaküstü bir sohbetle başlamalı kütüphane saatlerimiz. Diğer yandan ben daha kütüphaneme gelmeden o hafta ve hatta ay yapılacak tüm etkinliklerden de haberdar olmalıyım ve kütüphane içinde de gerekli bilgilendirme ve yönlendirmelerle bu etkinliklere ulaşmalıyım. Çocuk bölümüne gittiğimde çocuklarım o mekânın kendileri için olduğunu ben söylemeden fark etmeliler. Ve o bölümde benim desteğime ihtiyaç duymadan özgürce sosyalleşmeli ya da sakince sunulan farklı hizmetlerden yararlanmalılar. Kurallar elbette önemli ancak mantık çerçevesinde olmadığında cezası ne olursa olsun uygulamada sorunlar doğar. Örneğin çocuklara sessiz ol ya da kitapları dağıtma gibi kurallar konulması, üstü kapalı olarak çocuğa “burası sana göre bir mekân değil, gelme!” mesajı verir. Oysa kütüphanecilerimizin sabırlı, özenli ve yönlendirici yaklaşımları ile bir süre sonra çocuklar inanın kütüphane kurallarını içsel bir güdü ile uygulamaktadırlar.
H.G.: Çok okuyan bir anne ve kütüp-anne’nin yürütücüsü olarak İlk Kitaplığım köşemizin takipçilerine hangi çocuk kitaplarını önerirsiniz. Sizin ve çocuklarının en sevdiğin çocuk kitapları hangileri?
M.Y.: Tabii ki herkesim gönlünde yer etmiş kitaplar vardır. Çocukların sonsuz hayal dünyasını besleyen farklı kitap önerileri sunan çok değerli dostlarım var sosyal medyada. Benim önerim ebeveynlere olacak. Kütüphanedeki Aslan ve Kitapkurdu Lily kitapları çocuklarınıza kütüphaneleri anlatmak adına ziyaret öncesi okunabilecek kitaplar. Bir fikirle ne yaparsın kitabı ise beni bu yolda çok destekleyen ve umudumu canlı tutan bir kitaptır. Çocuklar için de yeri başkadır belki ama hayatı olumsuzlukları ile gören ve hayalleri daralmaya başlamış biz yetişkinler için çok daha etkili olduğunu düşünüyorum.
H.G.: Son olarak hayallerinizi sorayım. Hayalsiz, umutsuz yaşanmaz çünkü. Tutkularınızın olduğunu da biliyorum Kütüp-anne’nin ve hayalleri neler, nelere dokunmak istiyor?
M.Y.: Hayallerim; çocukların kütüphaneleri doldurması ile başlıyor ancak bu temelde gelişeceğine inandığım toplumsal kazanımlar, hepimizin de hayalleridir. Çocuklar kütüphaneler ile buluşursa toplumun genelinden izole yaşadığı için aidiyet duygusunun zayıfladığı, toplumsal gerçekliklerden uzak ve sorumluluğu olmayan bireyler yerine birçok konuda farkındalığı olan, hoşgörülü, saygılı, daha tatminkâr, paylaşmayı bilen, bireysellikten uzak toplumuna dair sorumlu ve aidiyet duygusu olan bireyler ve devamında daha demokratik bir toplum oluşacaktır.
H.G.: Vakit ayırdığın için tekrar teşekkür ederiz. Yüz yüze görüşmek, Moda’da bir kahve içmek dileğimle.
Not: Söyleşide adı geçen Kitapkurdu Lily adlı kitap Kelime Yayınları tarafından röportajımızın altına yorum bırakan bir okurlarımıza çekilişle hediye edilecektir. Çekiliş için son tarih 01 Mayıs 2017 Pazartesi günüdür.
Sevgilerimle,
[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]