Okula Başlarken Yaşanabilecek Problemlerle Baş Etme

Çocuğunuzun ilk defa ailesinden ayrı olarak vakit geçirdiği ve bir birey olarak kendini ifade edebileceği okul dönemine uyumlu ve olumlu başlaması onun ilerideki yaşamında öz güvenini ve akademik başarısını etkileyebilmektedir.

Okula başlangıç döneminden önce ebeveynler çocuklarını bu yeni süreçten haberdar ederek hazırlamalıdır. Okul kavramı, okula gitmenin ve eğitim almanın önemi, resimli hikayelerle çocuğa anlatılabilir ve aile kendi okul deneyimlerinden bahsederek çocuğun sempatisini kazanabilir. Okul için gerekli olan kırtasiye malzemelerini ve kıyafetlerini satın alırken çocuğunuzu da alışverişe fikrini alarak aktif bir şekilde dahil etmeniz, onun süreci içselleştirmesine yardımcı olur.

Uyuyup uyanma saatleri eğitim başlamadan en az 2 hafta önce okul saatlerine uygun olarak düzenlenmelidir. Eğitim başlamadan okulu ziyaret etmek, bahçesinde vakit geçirmek, oyun oynamak, öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla tanışmak, okula uyum sağlamasına katkı sağlayacaktır. Bütün bu hazırlık süreçlerine rağmen yine de çocuğunuz okula başladığında ayrılık endişeleri ve uyum problemleri yaşayabilir. Üç yaşına kadar ebeveynlerinden ayrılırken çocukta gelişen endişe normal görülürken, üç yaştan sonra oluşması ayrılma anksiyetesi olarak değerlendirilir.

Ayrılma anksiyetesi bağlanma figürlerinden ayrılmaya karşı oluşan aşırı kaygı, korku ve anksiyete durumudur. Çocuk bu durumda neden kaygı ve korku duyduğunu bilemez ve ısrarla evine ve ailesine gitmek ister. Eğer şikayetleri dinlenmezse, aşırı öfkelenme, uyumsuz davranışlar gösterebilir ya da bedeninde aslı olmayan ağrılardan yakınarak okula gitmek istemediğini ya da eve dönmek istediğini söyler. Anneye aşırı bağımlı bir şekilde büyütülen çocuklarda bu tepkilere daha sık rastlanır, annesinden ayrı kendisini ifade etmesi gereken okul sürecinde öz güveni yeterince oluşamayan çocuk, arkadaşlarıyla yeterli iletişime geçemez ve kendini yeni girdiği bu ortama ait hissetmekte zorlanır.

Bu dönemde çocuğunuzun inadını kırmak amacıyla ağlasa da zorla okula götürmek ve okul kapısına bırakıp arkanıza bakmadan gitmek doğru bir yaklaşım olmayabilir. Ebeveynlerinin bu davranışı karşısında, özellikle kendisinden küçük bir kardeşi olan çocuk, istenmediği ve terk edildiğiyle ilgili düşünceler, yersiz korkular geliştirebilir. Okula ve arkadaşlarına uyum sağlaması ve akademik alanda gelişmesi gereken süreçte korkularıyla baş etmeye çalışır. Ebeveynler böyle bir durumda mutlaka çocuklarıyla sakin bir şekilde neden okula gitmek istemediği ve kaygı duyduğu konusunda konuşmalıdırlar. Konuşma sırasında çocuğu eleştirmekten ve başka çocuklarla kıyaslamaktan kaçınılmalıdır. Mümkün olduğu kadar çocukla işbirliği içinde çözüm üretilmelidir. Çocuğa ev ortamında kendi başına gerçekleştirebileceği görevler vererek öz güveni arttırılmalıdır. Örneğin yemek masasına tabakları ve bardakları götürüp yerleştirmesi, arabanın kapısını kendisinin açması, ya da sinemaya girerken biletini kendisinin taşıması, restoranda siparişini kendisinin garsona söylemesi gibi öz güvenini arttıracak ve tek başına da başarılı olabileceğini hissetirecek davranışlar sergilemesi için şans verilmelidir.

Başarılarıyla doğru orantılı olarak mutlaka ödüllendirilerek motive edilmelidir. Gerekiyorsa da anne sınıfın kapısında çocuğuyla bir zaman aralığı belirleyip, o kadar süre çocuğunu izleyebilir ve giderken sürenin bittiğinden ve gideceğinden haberdar ederek uzaklaşmalıdır. Kararlaştırılan saatte çocuk okuldan alınmalı, ebeveynlerini bekleme süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Okul, aile ve çocuk işbirliği içerisinde ortak kararlarla hareket etmelidir. Eğer çocuğunuzun korku kaygı ve uyum problemlerinde, yaklaşık bir ay içerisinde azalma gözlemleyemediyseniz, ilgili uzmanlara danışmanız faydalı olacaktır.

Eğitim ve öğretim yılında tüm çocuklarımıza başarılar dilerim.


Uzman Klinik Psikolog Nilgün Saltaş
1980 yılında doğdu. 2005 yılında Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü‘nden mezun oldu. 20014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Aile Danışmanlığı eğitimini tamamladı. 2005-2007 yıllarında stajlarını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Psikoz Bölümü ve GATA Askeri Tıp Akademisi  Psikiyatri  Bölümünde gerçekleştirdi. Sonrasında çalışmalarına Özel Beykoz Polikliniği, Özel Altınışık Rehabilitasyon Merkezi, Dervişoğlu Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezi ve Cansın Preschool‘da devam etti.

Uzm. Klinik Psk. Nilgün Saltaş
Uzm. Klinik Psk. Nilgün Saltaş
Lise öğrenimini Balıkesir Yabancı Dil Ağırlıklı Balıkesir Lisesi Fen -Mat Bölümünü bitirerek tamamladı. 2001 yılında Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümüne başladı. Lisans eğitimi süresince Bakırköy Devlet Hastanesi’nde Psikoz Bölümünde klinik stajını tamamladı. Psikoloji Lisans eğitiminden 2005 yılında mezun oldu. Mezun olduktan sonra çeşitli Anaokulu ve Rehabilitasyon merkezlerinde çocuklarla ve ailelerle Aile Danışmanı olarak, sonrasında Danışmanlık Merkezlerinde yetişkin ve ergenlenlerle bireysel psikoterapist olarak çalıştı. 2013 yılında Aile Danışmanlığı Eğitimini tamamladı. 2018 yılında Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programına katılmaya hak kazandı. Stajını NP Beyin Hastanesi'nde tamamladıktan sonra 2020 yılında mezun oldu. Sonra hemen akabinde yine Üsküdar Üniversitesi' nde ikinci Yüksek Lisans olarak "Bağımlılık Danışmanlığı ve Rehabilitasyon" bölümüne başladı ve yine NP Beyin Hastanesi'nde Amatem Bölümünde bağımlı hastalarla çalışarak stajını başarıyla tamamladı. Şuan bağımlılık yüksek lisans eğitiminin tez aşamasındadır. Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi, EMDR eğitimi ve süpervizyon eğitimini Psikiyatrist Doç.Dr. Taner Öznur eğitmenliğinde edinmiştir.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar