Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba,
Geçen hafta canım oğlum İda okula başladı. Bir Başka Okul Mümkün olabilir diyerek omuz verdiğimiz ve Moda’da açılan Erken Çocukluk Merkezi’nde (Henüz ismi yok. Çünkü okulun adını çocuklar koyacaklar.) haftanın beş günü yarı zamanlı olarak oyun grubuna katılacak. Kayıt için çocuk bilgi formunu doldurmak bile nasıl bir heyecandı anlatamam. Oryantasyon için gönderilen bilgilendirme yazısında tüm çocukların evden bir geçiş nesnesiyle okula gelmeleri yazılıydı. Oğluma sorduğumda tereddüt etmeden Kuzu Mimi dedi. Biz de Yaramaz Fındık gibi beslenme çantamızla ve oyuncağımızla okulumuza gitmek için yola koyulduk. Okul çok yakında ama yine de ucu ucuna yetiştik. İlk günden geç kalma telaşı ve bir türlü evden çıkamama durumu yaşadık. Tıpkı Yaramaz Fındık gibi. Yaramaz Fındık kim mi? A evet zaten bende bu yazıda sizi ve küçük kitap kurtlarını onunla tanıştıracaktım. Aslında adına aldanmayın. Bizim tanımladığımız anlamda hiç de yaramaz değil. Zaten ona neden öyle demişler, neden bu sevimli kitabın orijinal adını kullanmamışlar hiç anlamadım doğrusu. Bu tür etiketlendirmelere hem bir anne hem de bir eğitimci olarak hiç hoş bakmıyorum. Bu yüzden bu kitabın adını ilk olarak Nazlı’nın Uyku Saati kitabında duysam da, İş Bankası Yayınları’nın aynı dizideki kitaplarını severek okusam da elime almamıştım. Geçen yaz Moda’da kurulan 40 Tahta Organik Pazar’da görünce kapağındaki anne ayı bana göz kırptı ve çantama atladı. İşte o gün bugündür onunla dostuz. Haydi, Yaramaz Fındık’ı (böyle demekten hoşlanmasam da adı bu) gelin yakından tanıyalım.
Her kitap hayatımıza girmesi için kendi sırasını, zamanını bekliyor. Yaramaz Fındık için de öyle oldu. Kitabı yaz başı edindiğim halde yaz boyunca oğlum onu seçip önüme getirmedi. Birkaç kez ben önerdiğimde de istemedi. Yaz sonu, bayram tatili için Antalya’ya giderken yanımıza alacağımız kitapları seçerken oğluma yeniden teklif ettim, o da kabul etti ve valizimize attık. Tatil süresince ise başucu kitabımız oldu. Tatil sonrası da okula başlamak için harika bir okula hazırlayıcı oldu. Çünkü kitaptaki yavru ayı da sabah kalkıp hazırlanıp oyuncak tavşanıyla okula gidiyor. Daha doğrusu okula yetişmeye çalışıyor. Orijinal adı “I Forgot to Say I Love You” olan ve sevginin önemini anlatan bu kitap aslında yavru ayının okuluna yetişme telaşından çok biz yetişkinlerin hayat telaşını anlatıyor. Bu hızlı zaman yönetimimizde anı ve sevgiyi nasıl ıskaladığımızı bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Anne ayı bir an önce yavrusunu okula bırakıp işe yetişmenin derdinde çünkü. Yavrusuna “önce giyin sonra tavşanınla oynarsın” diyor. Oysaki Fındık tavşanı ile oynamıyor hayatı prova ediyor ve yaşıyor. Evden çıkmayı başaran Fındık ile annesi bu telaşta bir de yağmura yakalanıyorlar. Ne olduysa koşarken yolda oluyor ve Fındık tavşanını kaybediyor. Okula vardıklarında ise annesi telaştan onu öpmeden işe gidiyor. Fındık bu duruma çok üzülüyor. Onu avutmaya çalışan öğretmen ayı, tavşanın sorunca da bizimkisi ağlamaya başlıyor. Mirriam Moss imzalı kitap tabii ki de böyle mutsuz bitmiyor. Okulun kapısı çalınıyor ve anne ayı elinde tavşan oyuncağıyla geri geliyor. Hiç yavrusunu öpmeden gider mi?
Dört günlük bayram tatilimiz için yanımıza aldığımız, valizimize koyduğumuz diğer kitaplar ise Benim Minik Kırmızı Balığım, Gofret İle Babası, Neşeli Orman Orkestrası, Kurbağa Prens, Üç Kedi Bir Canavar’dı. Dediğim gibi başucu kitabımız ise Yaramaz Fındık oldu. Fındık, hava alanında uçak rötar yaptığında da, restoranda yemek siparişi beklerken de yanımızdaydı. Ona minnettarım 🙂 Fındık’ı ilk olarak Nazlı’nın Uyku Saati adlı kitapta duyduğumuzu anlatmıştım. Gelin bu kitabın sayfalarını da hızla çevirelim.
Oğlum İda’nın olmadı ama pek çok çocuğun uyku nesnesi vardır. İşte bu kitabın kahramanı Nazlı’nın da uyku nesnesi ayısı. Nazlı her zamanki gibi ayısını yatağına alır. Ancak ayısı dışarıda fırtına olduğu biraz heyecanlıdır ve yanına büyük, cesur, benekli leoparı ister. Sonra onlara hasta olduğu için zebra da katılır. Zebra en yakın arkadaşı fili çağırır… Derken Nazlı’nın yatağı çeşitli sebeplerle hayvanlarla dolar. Son olarak dinozor da kendine yer bulur. Öyle ki Nazlı’ya yatacak yer kalmaz. En sonunda Nazlı hepsini yerine geri gönderir ve ayıcığına sarılarak uyur. Kitabın dili ve görselleri çocuğa düşünme sorumluluğu verecek, onun düş dünyasını devindirebilecek nitelikte. Ancak kitabın boyutu ve yazı karakteri (kitap yeni müfredat programına uygun olarak bitişik eğik el yazısı ile yazılmış) bence okul öncesi grubu için uygun değil. Keşke İş Bankası Kültür Yayınları iki farklı tasarımla bu kitabı bassaydı. Aynı mevzu İlk Kitaplığım raflarındaki “Gofret İle Babası”, “Benim Babam Bir Dev”, “Cesur Fırfır”, “Çizgili”, “Korkak Kahraman” kitaplarında da söz konusu. Ama siz yine de çarşıya indiğinizde bu güzel kitapları edinin ve tasarımına rağmen görsel ve yazılı dilin tadını çıkarın.
Herkese kucak dolusu sevgiler,
[author title=”Hafize Güner” image=”https://kadikoyanneleri.com/wp-content/uploads/2015/01/ka_ozum_foto.jpg”]İda’nın annesi, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmeni, yaratıcı drama uzmanı/öğretmeni, çocuk yogası eğitmeni, drama/tiyatro ve çocuk kitapları yazarı. Şimdilerde Terakki Vakfı Okulları’nda çalışıyor. Moda’da yaşıyor. Dört kedisi, sokak köpekleri, Tilki Toni kitapları ve biricik eşiyle huzurlu ve mutlu.[/author]