1 Yayınevi 4 Kitap #1

Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba, sizlere İlk Kitaplığım köşemizin yedinci sezonunda yeni bir yazı dizisinin müjdesini vermek istiyorum. “Küçük Kitap Kurtları İçin Seri Kitaplar” yazı dizimizin ardından şimdi de 1 Yayınevi 4 Kitap ile karşınızdayım. İlk yayınevimiz ise hepinizin çok sevdiğini ve yakından takip ettiğini düşündüğüm Nesin Yayınevi!  Bu yayınevine ait İda’ya ilk okuduğum kitap sanırım “Mini Mini Mualla” idi. Okulumuzun kütüphanesinden ödünç alıp okumuştuk. Daha sonra bu kitabı  “Masal Battaniyesi” ve “Renk Canavarı” takip etti. Özellikle son üç yılda Nesin Yayınevi tarafından yayımlanmış pek çok kitap okuduk. Bu kitapların arasından dört kitap seçmek doğrusu hiç de kolay olmadı. Ben de en iyisi yeni çıkanlardan ve İda’nın en çok sevdiklerinden bir 1 Yayınevi 4 Kitap seçkisi yapayım dedim. Hazırsanız başlıyorum.

1 Yayınevi 4 Kitap #1

Burada anlatacağım kitapları bir derecelendirme yaparak sıralamadım. Ama eğer en sevilenler listesi yapsaydım hiç şüphesiz 1 Yayınevi 4 Kitap listesinin ilk sırasını üç kitaptan oluşan Natali ve Alfons serisi alırdı. Cumhuriyet Kitap Eki’nde bu seriyi anlattığım “Çocuk Edebiyatının Olmazsa Olmazları Natali Ve Alfons’da Gizli!” başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz. Bu nedenle sadece serinin ikinci kitabı olan “Kitapları Hiç Sevmiyorum Artık!“ hakkında birazcık konuşacağım.

İda ilkokula başlamadan önce harfleri birleştirip kelimeleri okuyordu ama okulda hece bazlı okumayla karşılaşınca afalladı. Tüm sesleri bitirdiklerinde bile birkaç cümleden oluşan kısa bir metin görse, “ben bunu okuyamam, bu çok zor!” Demeye başladı. Bu süreçte son derece sabırlı olmaya çalıştım. Okulun verdiği ödevler dışında onu okumaya zorlamadım ve ona kitap okumaya devam ettim. Zamanla önce metnin dışında, resimlerde yer alan konuşma balonlarını okumaya ve daha sonra da karakterleri seslendirerek ya da sağ sayfa benim sol sayfa senin diyerek paylaşımlı okumaya geçtik. Şimdi ise her gün bir kitap ben ona okuyorum, bir kitap da o bana okuyor. (Okuduğumuz kitapları günlük olarak #busabahneokuduk ve #bugeceneokuduk hashtagleri ile Instagram sayfamda hikâyelerimde paylaşıyorum.) Bu süreçte İda’nın da tıpkı Natali gibi isyan ettiği zamanlar oldu. İşte biz de böyle zamanlarda Natali ve Alfons’un yaptığını yaptık. Nasıl mı?

Tekrar Tekrar Okumak Önemli!

İda da Natali ve Alfons gibi kitapları, öyküleri ve masalları gerçekten çok seviyordu. Onun da bu iki sevimli kardeş gibi unutamadığı hikâyeler ve kendi uydurdukları vardı. O da okumak için hevesliydi ancak okumaya başlayınca harfler onun gözüne de havada uçuşan, bir sürü kolu ve bir sürü gözü olan böcekler gibi göründü. Natali’nin yaptığı gibi okumayı reddetmeye ve bahaneler bulmaya başladı. Fakat ona Natali ve Alfons gibi kendi öykülerini yazabileceğini söylediğimde bu fikir çok hoşuna gitti.

Kedimiz Lokum’la yaşadığı maceraları anlatan öyküler yazıp resimlemeye “İda ve Lokum”  kitapları yapmaya başladı. Kendi yazdığı öyküleri tekrar tekrar okumak onun kendine olan güvenini arttırdı. Natali ve Alfons’a dönersek onların öykülerindeki tırtıl Erik’e dikkat çekmek istiyorum. Çünkü bu tırtıl Eric Carle’nin meşhur Aç Tırtıl’ı! Alfons ve Natali elbette öyküler uydururken her çocuk gibi bildikleri kahramanları da işin içine katmışlar. Burada geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılan Eric Carle’yi minnetle anmanın yanı sıra çocukların kitaplarla, öykülerle, masallarla buluştuklarında hayal güçlerinin ne denli gelişeceğine vurgu yapmak istiyorum. “Aç Tırtıl” kitabına dair 21 Mayıs 2015 tarihli yazımı ise buradan okuyabilirsiniz. Kitabın sonunda Natali ve Alfons’un birlikte pek çok kitap yaptığını görüyoruz. Bu kitapların kapağına bakıp yeni, komik öyküler uydurmak ise İda ile en sevdiğimiz oyunlardan biri. Natali ve Alfons ile mutlaka tanışmalısınız!

Saçaklı Cadı ve Dev Günebakan

Eminim sizde de oluyordur; Eve yeni bir kitap geldiğinde o kitap çocuğunuzun kitapçıdaki kendi seçimi değilse hemen ilk günden önünüze okunsun diye gelmiyordur. Eski kitaplar defalarca okunmaya devam ediyor, yeni kitap için belli bir ısınma süresi gerekiyordur. Sonra bir gün çocuğunuz kitabın resimlerine bakmaya, “hadi bunu okuyalım,” demeye başlıyordur. Bizde de genellikle durum böyle olur. Hatta bazı kitaplar ona okumam için İda tarafından hiç önüme gelmeye de bilir.

Ancak elbette istisnalar da var; “Saçaklı Cadı ve Dev Günebakan” da bu istisnalardan biri. Kitap eve geldiği gün hemen o akşam kucağımdaydı. Sıcacık renkleri, boyutu, özenli tasarımı dışında “Sakar Cadı Vini” kitaplarına olan hayranlığın da bunda etkisi olduğunu düşünüyorum. (Seri Kitaplar yazı dizisinde mutlaka Sakar Cadı Vini’ye yer vereceğim.) Kitabın kahramanı küçük cadı evini toplamaya, bahçesini düzenlemeye, dışarı çıkmaya bile üşeniyor. Üşenmediği tek şey ise balkabaklı kek ve sıcak çikolata yapıp keyfine bakmak!

Kedisi Kömür de yumuşacık battaniyesine sarılıp kitap okuyarak onun bu keyfine katılıyor. Ancak yapılamayan işler dağ gibi büyümeye başlıyor. Kileri boşalan Saçaklı’nın siparişlerini hiçbir çiftçi getirmek istemiyor. Bahçesinde kontrolsüzce büyüyen bitkiler sadece çiftçileri değil çevredeki hayvanları bile ürkütüyor. Hiç kimse bu ürkütücü bahçeye girmek istemiyor. Saçaklı uzun zamandır ihmal ettiği bahçesini temizlemek için kolay yollar arıyor. Ancak yaptığı büyüler kazık köklü, tüylü yapraklı, sarıcı, ısırıcı bitkileri yok edemiyor. Bir gün bahçesinde büyüyen dev bir çiçekle karşılaştığında ise tatlı cadımızın hayatı değişiyor. Merak, sorgulama, araştırma ve emekle gerçek büyünün doğada gizli olduğunu anlıyor.

Tıpkı Eski Günlerdeki Gibi…

Bu salgın günleri biter bitmez eski günlerdeki gibi butik bir çocuk kitapçısında buluşsak, bu güzel kitabı yaratıcısından dinleyip çocuklarımız adına imzalatsak diyorum. Sonra da sıcak çikolatalarımızı içip balkabaklı keklerimizi yiyerek sohbet etsek ne güzel öyle değil mi? Belki Elif Gözde Dal bizim için birkaç tane Saçaklı Cadı bebeklerinden de yapar kim bilir… Küçük Kitap Kurtları Buluşmalarını çok özledim. Ya siz?

Benim Adım Sıkıntı

Nesin Yayınevi kitaplarının içinde yazar ve çizerlerin kısa özgeçmişlerine yer vermiyor ama benim takip edebildiğim kadarıyla burada yer verdiğim telifli kitapların yaratıcıları çiçeği burnunda olan yazar ve çizerler. “Benim Adım Sıkıntı” kitabının çizeri Şeyda Ünal,  ilk olarak KVA Çocuk tarafından yayımlanan “Sihirbaz Kıvrık Bıyık ve Muhteşem Gösterisi” kitabıyla dikkatimi çekmişti. Daha sonra Nesin Yayınevi tarafından yayımlanan “Bir Zamanlar Bir Masal Varmış” kitabını da çok sevdik.

Derken karşımıza yine aynı yayınevinden bu kitapla çıktı. Kitaptaki yazı ve resim uyumu öyle başarılı ki kitabın tek bir sanatçıya ait olduğunu düşünebilirsiniz. Bu çizerin başarısı olduğu kadar editörün de başarısıdır. Hatta öncelikle editörün, yayın yönetmenin başarısıdır. “İyi” bir metni “doğru” bir çizimle, çizerle buluşturmak zor iş. Nesin’in yayın yönetmeni, editörü ve hatta çevirmeni (yazının en altında yer alan kitap künyelerine bakınız) kısacası her şeyi Esin Pervane bu zor işi harika yapıyor. Sadece bu kitap da değil pek çok kitapta (İlk aklıma gelen “Anneannemin Fotoğrafları” ve “Karmakarışık 1 Gün ve 15 Bilmece” adlı kitaplar) yazar ve çizer uyumu şapka çıkarttırıyor. Yayınevinin yeni yazarlara yer vermesi, onların ilk kitaplarını yayımlaması ise başka bir taktir konusu. Biz kitabımıza dönersek Gaye Özdamar’ın kaleminden çıkan  “Benim Adım Sıkıntı” özellikle salgın döneminde evlere kapanan bizler için sıkıntıyı anlamanın, kabul etmenin ve onunla arkadaş olmanın yollarını anlatıyor.

Hayal Etmek Güzel Şey!

İda kadarken yani ilkokul birinci sınıfa giderken okula tek başıma yürüyerek gider gelirdim. Yolun pek de kısa olmadığını (en azından o günkü aklımla) yolda çok sıkıldığımı hatırlıyorum. Okuldan döndüğümde ise anahtarımla kapıyı açıp saat 12.00’den 16.00’ya kadar evde yalnız kalırdım. Annem ve babam işte, ağabeyim ve ablalarım ise okulda olurdu. Televizyonsuz ve oyuncaksız bu evde çok sıkılırdım. Bu sıkıntıyla baş etmek için hayali oyunlar oynadığımı hatırlıyorum. Kitapta da sıkıntı, bizlere onu küçültmek için hayal etmenin en etkili yöntemlerden biri olduğunu söylüyor. Diğer yolların neler olduğunu ise kitabı okuyanlara bırakıyorum.

Biraz daha büyüdüğümde ise bu can sıkıntısı durumunu en çok yaz tatillerinde yaşadım. Mahalledeki tüm çocuklar adaya, köye, tatile gider ben bir başıma kalırdım. Benim yaşımdakilerin (ben 44 yaşındayım) benimki kadar dramatik olmasa da buna benzer şeyler yaşadıklarını tahmin ediyorum. Ancak şimdiki çocukların sıkılmasına bizim de onların sıkılmasına tahammül etmeye pek imkân olmuyor. İşte bu kitap hem bizim hem de çocukların sıkıntıya farklı gözle bakmasını sağlıyor. Ne dersiniz belki de benim de küçükken çokça sıkılmam hikâyeler uydurmaya başlamam ve kitaplara sarmam, iyi olmuştur!

Oti Büyük Karınca

Şu ana kadar anlattığım üç kitap, 3+ yaş olarak okura sunulmuş kitaplar “Oti Büyük Karınca” ise resimli kitap kategorisinde yer almayan, 8+yaş olarak tasarlanan daha küçük boyutta ama içinde yine bolca renkli resim bulunan bir kitap. İda ile bu tip kitaplar da okumaya başladık. Daha önce sizlere  “Haylaz Adam”, “Süper Hügo” ve “Haydi, Herkes Okula!” serilerinden bahsetmiştim.

Koskocaman Dünya’da küçücük bir karınca olan Oti’nin kafası bir gece annesi Piti ile yaptıkları uyku öncesi sohbet sonrası karışır. (Kitaptaki bu ayrıntıyı çok seviyorum. Ebeveynle çocuk arasında kurulacak bağ için uyku öncesi sohbetler ya da sabah yapılan yatak keyifleri çok değerli diye düşünüyorum.) Annesinin o gece kendisine; “Bir gün büyük bir karınca olacaksın!” demesi üzerine büyük olmanın ne demek olduğunu düşünmeye başlayan Oti, annesinin bu sözüne kafayı takar çünkü tüm çocuklar gibi o da bir an evvel büyümek istiyordur. Büyümenin yaş almakla ya da bedence gelişmekle bir ilgisi olmadığını anlaması elbette zaman alır. Zamanın nasıl geçtiğini, hayata dair ne öğrendiğinin önemli olduğunu duyumsaması da öyle.

Küçük Kitap Kurtları Bahar Buluşması

Büyümenin aynı zamanda yaşamı çoğaltmak, kendisi ve başkaları için yaşama katkı sağlamak olduğunu idrak etmek ise okura kalıyor. Köle Yapıcı Karıncalara verilen savaşta gücün değil cesaret ve bilginin önemi de çok güzel vurgulanıyor. Kitapta karıncalara ait gerçekçi bilgiler kurgunun içinde okura güzelce sunuluyor. Kitabın yazarı Nesrin Erdoğan’ın ise kalbimizde çok özel bir yeri bulunuyor. On altı yıllık çalışma arkadaşım ve oğlum İda’nın sınıf öğretmeni olması dışında, tanığım en harika insanlardan biri. Bu açılıp kapanmalar olmasaydı kendisiyle Validebağ Korusu’nda Küçük Kitap Kurtları Bahar Buluşması yapacaktık. Oti’yi bize tanıtacak, korudaki başka Otilerin peşine düşecektik. Aylarca bilgisayar başlında kalan ona ve çocuklarımıza çok iyi gelecekti. Ama bu plan da başka bahara kaldı.

Yaklaşan tatil için kitabı okuma listenize ekleyip tatilde karıncalara dair keşfe çıkmanızı öneririm. Burada anlattığım kitapları Nesin Yayınevi’nin sitesinden alabilirsiniz. Tüm gelirini eğitim olanağından yoksun çocuklara bu fırsatı sunmak için Aziz Nesin tarafından kurulan Nesin Vakfı’na aktarıldığını da hatırlatmak isterim. Eğer yolunuz Moda’ya düşerse Orfe Moby Dick’e de mutlaka uğramızı öneririm. On adet Nesin Yayınevi’ne ait kitaplardan oluşan özel seçkimi oradan da satın alabilirsiniz.

Sofia Deniz Kurtuldu!

Biz bu sene sadece bir kez çevrim içi olarak yaptığımız buluşmamızı SMA hastası Sofia Deniz için düzenlemiştik. Sofia Deniz geçtiğimiz hafta zolgensma için gerekli meblağı toplayarak kampanyasını tamamladı. Yazımı bitirirken bu güzel haberi sizinle de paylaşmadan edemedim. Okumaya doyamadığımız kitapları anlatacağım başka bir yazıda yeniden buluşmak dileğimle sevgiyle kalın,

1 Yayınevi 4 Kitap #1 Künyeleri

  • Alfons, Bu Yaptığın Hiç Doğru Değil!
    • Daisy Hirst / Çeviren: Esin Pervane / Nesin Yayınevi / 2018 / 40 sayfa / 3+ yaş
  • Kitapları Hiç Sevmiyorum Artık!
    • Daisy Hirst / Çeviren: Esin Pervane / Nesin Yayınevi / 2019 / 40 sayfa / 3+ yaş
  • Alfons, Tavana Çamur Sıçramış!
    • Daisy Hirst / Çeviren: Esin Pervane / Nesin Yayınevi / 2020 / 36 sayfa / 3+
  • Saçaklı Cadı ve Dev Günebakan
    • Elif Gözde Dal / Nesin Yayınevi / 2021 / 36 sayfa / 3+ yaş
  • Benim Adım Sıkıntı
    • Gaye G. Özdamar – Şeyda Ünal / Nesin Yayınevi / 2021 / 36 sayfa / 3+ yaş
  • Oti Büyük Karınca
    • Nesrin Erdoğan – Melike Şen / Nesin Yayınevi / 2021 / 40  sayfa / 8+ yaş

Sevgiler,
Hafize Güner

Hafize Çınar Güner
Hafize Çınar Günerhttps://kadikoyanneleri.com/category/ilk-kitapligim/
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanında yüksek lisansını ise Yaratıcı Drama alanında tamamladı. “İlköğretimde Yaratıcı Drama” ve “Eğitim İçin Tiyatro” kitapları yayımlandı. Oluşturduğu sanat ve oyun yoluyla öğrenme tasarımları pek çok konferans ve kongre programında yer aldı. Sekiz yıl önce yayımlanan ilk göz ağrısı “İyi ki Varsın Tilki Toni” adlı serisinin ardından ise şu ana kadar farklı yayınevlerinden yayınlanmış ve yayına hazırlan yirmi çocuk kitabı bulunuyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir çocuklarla çalışıyor ve 2005 yılından bu yana Terakki Vakfı Okulları'nda yaratıcı drama ve tiyatro öğretmenliği yapıyor. Bir web sitesindeki “İlk Kitaplığım” adlı köşesinde resimli kitaplar hakkında yazılar yazıyor ve mevsimde bir defa olmak üzere Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyor. Yürüttüğü “Masal Yoga” atölyeleriyle kitabevleri, okullar, fuarlar, kütüphaneler ve parklarda pek çok çocuğu masallarla buluşturuyor. Okuma kültürünün yaygınlaşması adına çeşitli sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve yürütüyor. Kadıköy Belediyesi Moda Gönüllü Evi'nde mahalle eliyle açılan Moda Çocuk Kitaplığı'nın koordinatörlüğünü yapıyor. Cumhuriyet Kitap Eki’nin “Taş-Kâğıt-Makas” isimli çocuk ve gençlik edebiyatı sayfasının ardından şimdi ise Sanat Kritik’te çocuk kitaplarını yorumluyor. Eşi, oğlu ve kedileriyle birlikte Moda’da yaşıyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar