Sevgili Kadıköy Anneleri merhaba, aslına bakarsanız sevgi dolu kitaplar yazısı hazırlamayı planlamamıştım. Bu hafta sonu seri kitaplar yazısı için kitap seçerken birden aklıma geldi ve hızlıca üç kitap seçtim sonra da geçtim klavyenin başına… Evet, haklısınız bu dönem çok sık yazı yazıp kitap paylaşamadım ama bunun acısını çıkartmaya niyetliyim. Bakalım bu yeni normal düzende kalbimden geçen bu dileğimi gerçekleştirebilecek miyim?
“Sevgi” Dolu Kitaplar…
Özel günler eskisinden daha çok hayatımızda yer etmeye başladı. Anneler günü, Dünya Kahve Günü, Sevgililer Günü… Tüm bu özel günler ve bu günlere dair yapılan kutlamalar günümüz insanın hayatın koşuşturmasında ve zorluğunda mutlu olmak için bir sebep arama çabası gibi geliyor bana. Bir anlam yaratma ve ona tutunma isteği sanki… Ve elbette tüm bu özel günler tüketim için iyi bir fırsat olarak çıkarılıyor karşımıza! Gündelik hayattan küçük sevinçler yaratmak elbette çok kıymetli ama o sevinçleri hayatın içinden “andan” değil de genel bir bakış açısına bağlı bir söylemden ve onun belirlediği şablonlardan almaya çalışmak kanımca hakikiliğin kaybolmasına neden oluyor. Ne dersiniz?
Evet, bugün Dünya Öykü ve Dünya Sevgililer Günü. Bugün bir öyküye başlamaya, okumaya ya da sevgiliye gönülden sarılmaya sebep olur mu emin değilim. Ama ben yine de sevgi dolu kitaplar yazım için üç güzel resimli kitap seçtim. Eee ne duruyorum o zaman? Hemen anlatmaya başlıyayım.
Hiç Bitmeyen Şey
İda üç buçuk yaşındayken sınıf öğretmenleri bu kitabı yeni yıl kutlaması olarak ona hediye etmişlerdi. Ne tatlı değil mi? O zamandan bu zamana kadar da kim bilir kaç kez okuduk bu kitabı. Evet, bazen kurabiyen, çikolatan, temiz çorabın, paran, enerjin, sabrın, zamanın biter ama hiç bitmeyen, dünyalar kadar büyük olan ve sadece senin kalbine sığan bir şey var. Bu şeyi şarj etmene de gerek yok. Ayrıca bu şeyden ne kadar çok verirsen o kadarını da geri alırsın. Hiç bitmeyen, tükenmeyen, her zaman bulabileceğin bu şey de elbette SEVGİ! Okurla konuşan, samimi, açık ve yalın bir dille sevginin gücünü anlatan kitap bize sevginin kazanılması gereken bir oyun ya da yarış olmadığını da gösteriyor. Sadece kırmızı, mavi, siyah, beyaz, kahverenginin tonlarının kullanıldığı resimler ise oldukça sevimli ve özgün. Hayatımızdaki en değerli şeyi yani sevgiyi yüreğinizde sımsıcak hissedeceğiniz içten bu hikâyeye kitaplığınızda yer açın.
Helen Docherty&Alı Pye, Çeviren: Melike Hendek, Pearson Yayıncılık, 2017
Sevgi Nereden Gelir?
Ginko Çocuk’un kitaplarını çok seviyorum. Size daha önce bu yayınevinden çıkan Kırpıntı adlı kitaptan bahsetmiştim. Şimdi ise sevgi nereden gelir diye sormak istiyorum. Aslında bu soruyu soran ben değilim. Ördek, geyik ve sincap düşüyor bu sorunun peşine. İçlerindeki sımsıcak duygunun nereden geldiğini merak ediyorlar ve bu sorunun yanıtını bulmak için yola koyuluyorlar. Önlerine gelen herkese ve her şeye soruyorlar; Kuğulara, ağaçlara, solucana, maymuna, çiçeklere… Üç arkadaş duyguların en güzelinin peşine düşerken biz de onların peşine düşüyoruz ve her sayfaya doya doya bakıyoruz. Eserleri yirmi dilde basılan, dünyaca tanınmış sanatçı Kulot’un yazıp çizdiği bu kitabı da bizim gibi seveceğinizi umuyorum. Çünkü bazı şeylerin yanıtını bilmek yetmez o şeyi hissetmeniz gerekir!
Daniela Kulot, Çeviren: Olcay Geridönmez, Ginko Çocuk, 2019
Beni Yine de Sever misin?
Yavru ayı Martin’in annesinin onu her zaman sevip sevmeyeceğine dair yaşadığı endişesini anlatan bu sevimli kitap bana bu köşede yıllar önce yazdığım Akıllı Tilkinin Masalı adlı kitabı hatırlattı. Debi Gliori imzalı o kitapta da küçük tilki Lokum, ne yaparsa yapsın ya da bir başka deyişle ne olursa olsun annesinin onu her daim sevip sevmeyeceğini sorguluyordu. Koşulsuz sevginin önemini vurgulayan her iki kitap da küçük kahramanların (Martin ve Lokum’un) “yaramazlıklarıyla” başlıyor. İki yavru hayvan annelerine çeşitli sorular sorarak aslında sevilme ve olduğu gibi kabul görme ihtiyaçlarını söylüyorlar. Ancak bu kitapta Martin’in annesinin hamile olması gibi önemli bir ayrıntı var.
Ayrıca bu kitapta ölüm kavramı da var. Martin annesine açık açık: “Ya ölürsen?” diye soruyor. Annesi de diğer sorulara olduğu gibi bu soruya da sabırla ve ciddiyetle yanıt veriyor. Tabii en önemlisi de şefkatle açıklıyor. İda bu kitabı okuduktan sonra ağlamıştı. Ben de ona sıkı sıkı sarılmıştım. Bir daha okumak için hiç önüme getirmedi. Ama bu yazıyı hazırlamak için kitabı çıkardığımda tekrar okumak istedi. Tatlı Martin’in “İşte O!” ve “Çok Büyüksün Çok Küçüksün” adlı iki kitabı daha var. Aslında bu üç kitabı seri kitaplar dizisi için seçmiştim ama işte sevgi dolu kitaplar yazımda anlattım. Size de tavsiye ederim. Çünkü çocuklarımızın her türlü duyguyla baş edebilmesi için bu tür kitaplar çok kıymetli.
Catherine Leblanac&Eva Tharlet, Çeviren: Çiğdem Şehsuvaroğlu, Meav Yayıncılık, 2018
Sevgiyle kalın,