20+ Anne Versus 30+ Anne

“Eğer ebeveynlerinizi seçmek elinizde olsaydı, genç, tecrübesiz ve henüz kariyerlerinin başında mı, yoksa 30’lu yaşlarını çoktan aşmış ve belli bir maddi refaha kavuşmuş olmalarını mı tercih ederdiniz?”

Yıl 2004 ve ilk defa konuyla ilgili kafa yormama neden olan sorunun yanıt bulmayı beklediği Chicago Radyosunu dinlediğim aracımda I-88 W & I-294 N arası ilerlemekteyim… Sonunda okuluma varacağım 20 mil boyunca programa canlı bağlanan Amerikalıların verdiği cevaplar karşısında, o yıllarda halen Türkiye’de pek popüler olan “Cici kızlar ve cici erkekler vakitlice okur ama kariyer yapmaya vakit bulamadan evlenir, ilk 3 yıl içinde 2 çocuk sahibi olur, daha sonra gelsin arabalar, gitsin evler” mantığıyla yetiştiğimden, şaşkınlık içerisindeyim. %80 oranında dinleyici kesinlikle ebeveynlerinin 30+ olmasını tercih edermiş. Çünkü genç yaşta kendilerini dünyaya getiren anne babaların bir kısmı henüz evliliğin başında ayrılmışlar, sonra büyüklerin yanında yaşama, kendine ait odanın olmayışı, daha sonraki evliliklerden gelen üvey kardeşler, eğitimine, gelişimine katkı sağlayamamış olmaları, maddi-manevi yetersizlikler, anne babanın henüz kendi hayatlarını kuramadıklarından onların hayatının akışında da minimum rol almaları ve bu liste böylece uzayıp gitmekte. Eğer olgun ebeveynleri olsaydı (burada olgundan kasıt 30+) boşanma oranı çok daha düşük olacak, en iyi okullarda okuyup, büyük bir evde kendi odasına sahip olup tatillere gidip, yabancı dil öğrenip, sağlık ihyiyaçlarına anında cevap bulup, kültürel vs açısından her türlü tatmin edilmiş olacaklarından şimdiye nazaran çok daha özgüvenli, sağlıklı, başarılı ve en nihayetinde “mutlu” insanlar olacaklarmış. Tabi davulun sesi uzaktan hoş gelir diyerek ülkemizde çark sosyo-ekonomik, din, örf vs farklılıklarından dolayı farklı işlese de kendimden pay biçerek bu tezi örneklemek istiyorum:

Küçükken herkesin geleceğiyle ilgili fantastik denebilecek hayalleri vardır; 22’imde üniversiteden mezun olacağım, 25’imde kariyerimde aşama kaydedeceğim, 26’ımda evleneceğim, 28’imde ilk çocuk-30’da 2. derken (tabi ki farklı cinsiyette) 32. yaş günümü kutlarken kucağımda mumları benden önce üflemeye hazır iki zıpır ve az önce müstakil evimizin çift arabalı garajına park etmiş eşim…

Bence burada bir durup deyip zamanı geri alarak gerçekte neler olduğuna tekrar bir bakalım:

24 yaşıma kadar süren eğitimin ardından başladığım çalışma hayatında her anlamda başarılı denebilecek bir pozisyona ancak 30’umda ulaşabildim. Hayatımın aşkıyla aynı yıl evlendim, 32 yaşında anne oldum. Hayaller rötarlı da olsa gerçekleşti ve ben hayatı sindire sindire yaşayarak, işim gereği dünyayı gezerek, pek çok deneyimle olgunlaşarak hayal edebildiğimden çok farklı(olumlu anlamda) bir anne oldum. Aynı durum eşim için de geçerli. Bebeğimizi yetiştirirken kesinlikle kulaktan dolma bilgilerle değil, araştırarak, analiz ederek, en doğrusunu yaptığımıza inanarak, sonsuz sabır, anlayış, sevgi, dikkat, özen ve özveriyle “mutlu bir çocuk” yetiştirme gayretindeyiz.

Peki,  sanırım bu da pek tatmin edici olmadı. O halde tartışmayı bir de bilimsel açıdan ele alalım:

Anne olmak, hepimizin de hemfikir olduğu üzere kadının hayatındaki dönüm noktalarından, belki de en önemli ve değerli anlardan biri.  Peki, bir kadın anne olacak duygusal erişkinliğe ne zaman kavuşur? Anne olmak için ideal bir yaş var mıdır? Erken yaşta anne olmak bir avantaj mıdır? Bu sorumluluğunu sahiplenen bireyler, yeni rol ve kimliklere alışmakta zorluk çeker mi?

Her ne kadar tıp uzmanları fizyolojik olarak ideal doğurganlık yaşının 20-30 arasında olduğunu söyleseler de, psikolojik olarak ideal anne olma yaşı, kişinin duygusal olgunluğa ulaştığı yaştır. Anne adayı, hayata dair istek ve arzularının en azından bir kısmını gerçekleştirme şansını bulduğunda ve çocukla ilgili yeni sorumluluklar alabilecek gücü kendinde hissettiğinde anne olmaya en uygun yaşa da erişmiş demektir. Bu da kadının hem psikolojik hem de ekonomik olarak bebeğe hazır olmasını gerektiriyor.

0109-anne1İdeal anne-baba olma yaşı, günümüz yaşam standartlarına göre 29-33 arasında;  30’lu yaşlardaki ebeveynler teorik olarak daha olgunlaşmış, duygusal ve finansal açıdan da istikrarlı sayılıyorlar. 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarda birer çocuk sahibi olan birçok insan da aynen bu tezi kanıtlar nitelikte 30’lu yaşların anne olmak için uygun olduğunu düşünüyor. Bu dönemde kariyerinizi ve ilişkinizi korumak için daha güvende olursunuz ve bu da genişlemekte olan aileniz için iyi bir temel atmanızı sağlar. Anne-baba olmadan önce eşinizle birlikte birkaç macera yaşama şansınız da olmuştur. Hala güzel görünüyor, çok iyi hissediyor ve çocuklara bakmak için yeterli enerjiyi kendinizde buluyorsunuzdur! Bu dönemde, çocuk sahibi olma konusunda 20 yaşındaki bir anne adayına göre daha rahat hissedersiniz, böylece daha çok eğlenebilir ve 40’larınızda olduğu kadar da yorulmazsınız. Her şeyi yapabileceğinizi düşünürsünüz ve gerçekten de 30’lu yaşlardayken bunu hemen hemen yapabilirsiniz. Okuduğunuz herhangi bir araştırma ya da başvurduğunuz bir uzman da, konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde 35 yaşın bayanlar için hesaplaşma yaşı olduğu noktasında uzlaşacaktır. 30’lu yaşların başında, hamile kalma şansınız 10 yıl öncesine göre sadece biraz daha azalmış ve düşük yapma ya da down sendromlu bir çocuk doğurma riskiniz ise çok az daha yükselmiştir.. 30’lu yaşlardaki yeni annelerin dayanıklılıkları, esneklikleri ve küçük çocuklara bakmadaki becerileri daha fazladır. Herkes farklı bir şekilde gelişirken, bu yaştaki bayanlar 20’li yaştaki bayanlara göre kendilerini daha iyi tanır ve 40’lı yaşlardaki bayanlara göre ise daha az yerleşmiş yöntemleri vardır.

30’lu yaşlarda anne olmak ekonomi ve uygulama yönünden de çok şey ifade ediyor. Geliriniz ve ekonomik durumunuz 20’li yaşlardaki durumunuzdan çok daha iyidir, çünkü iş dünyasında kendinize yer edinmek için yeterince zamanınız olmuştur. Yüksek seviyedeki kariyerine ara vermeyi kişisel ve profesyonel olarak zor bulan 40 yaşındaki bir bayana göre sizin esnekliğiniz daha fazladır. Kariyer; emek, yatırım ve zaman ister.  Oysa genç annenin, kariyeri için harcayacağı enerjiyi ve emeği çocuğunu yetiştirmeye ayırmak durumunda kaması ve yaşı ilerleyip geriye dönüp baktığında; ”Şimdiki aklım olsaydı daha geç anne olurdum.” gibi cümleler kurması, pişmanlıklarının göstergesi olur.

Hiç şüphesiz ebeveyn olmak insan hayatındaki sorumlulukları değiştiriyor; yeni rollere ve kimliklere alışmak kolay değil. Anne kendini hazır hissetmeden genç yaşta anne olmuşsa, henüz bir çocuğun sorumluluğunu alacak duygusal ve psikolojik olgunluğa erişmemişse, annelik sınırlarını çizmekte zorlanıyorsa, aradaki güvenli bağ zedelenebilir ve çatışmalar yaşanabilir. Çocuğun doğumuyla birlikte evliliğinde bir takım sorunlar da yaşayacaktır elbette. Toplumdaki kadın imajı dolayısıyla kadındar istenen şeyler artmakta, eşlerin ihtiyacı, ailelerin ihtiyaçları derken kadın işin içinden çıkamaz duruma düşebilir.. Kendi kişiliğinin gelişim aşamalarını tamamlayamadan başka sorumluluklar almak kadınlarda kaygı bozukluğuna, erkeklerde ise saldırgan bir kişiliğe sebep olabilir.

Çocuk yetiştirirken otoriteyi sağlamada da yaşın büyük avantajı var. Genç yaşta anne-baba olunca çocuğunuzla aranızdaki yaş farkının az olmasından dolayı büyüyen çocuğunuz özellikle de ergenlik çağında sizin sözünüze kulak asmayabilir. Mesela 20’li yaşlardaki ebeveynler, esnekliğin başında, yaş konusunda yeterli olgunluğa erişmediğinden ve enerjileri yoğun olduğundan çocukları için verdikleri birçok kararda istikrar sağlayamayabilir ve otorite konusunda daha rahat olabilirler. Çocukları lise çağına geldiklerinde, anne-babalar da daha halen genç oluyorlar, bu nedenle çocukların genç olma çağındaki isteklerini, duygularını yeterince anlayamıyorlar.

Tartışmaya çocuklarımız açısından bakacak olursak, onların ihtiyacı olan en önemli şey,  karakterli ebeveynler ve iyi bir anne baba. Bu, genç anne ve babalar için zor bir durum çünkü genç ebeveyn hala olgunlaşma dönemi içerisinde olduğu için yeterli duygusallığa sahip değil. Hatta 20’li yaşların başında olduklarından dolayı hala kendi ailelerinden bile yardım istemek zorunda kalabiliyorlar.Kendi ve çocuklarının duygusal ihtiyaçları arasında zaman zaman sürtüşme yaşayabiliyorlar. Ayrıca genç evliler birbirlerine daha az güveniyorlar ki, bu yüzden çok fazla boşanma ve kavga oluyor. Henüz karı-koca arasındaki ilişki sağlamlaşamadan ve bu kimlikler tam oturmadan erken anne olmak, kadının aniden kendini anne kimliği içerisinde bulmasına neden oluyor, çiftin arasındaki romantizm ve arkadaşlık yeteri kadar gelişemeyebiliyor. Bir ev düzeni oturtamadan çocuk sahibi olmak ilişkinin stres düzeyini ve gerginlikleri arttırıyor ve kadın, hayata dair bazı hedeflerini ertelemek zorunda kalabiliyor. Oysa 30’lu yaşlardaki ebeveynler olgunlaştıkları için duygusal  açıdan daha tutarlı hareket ediyor ve kendine güvenleri de daha fazla oluyor. Nitekim 30+  babalar daha sıcak, cömert, iyi yetiştirici ve çocuk bakımıyla daha fazla ilgili oluyor, kısacası daha iyi ebeveynlik yapıyorlar.

Halen kararsızsanız buyrun Şekil 1-A (Madalyonun 2 yüzü):

[box type=”info” align=”alignleft” width=”600″ ]

30+ Avantajları

  • Hayatın tokatını yemişlik (Böylece çocuğun tokatları hiç birşey kalıyor kendi büyüme çabalarının yanında).
  • “Gerçekten” o bebeği istiyor olmak( 20+larda istemiyorsun, 40+larda ise umutsuzca çabalıyorsun).
  • Diğer insanlara ve aileye “He” deyip geçebilme becerisi.
  • Özgüven ki bu da çocuk yetiştirmede ve özellikle ergenlik döneminde ebeveyne yardımcı oluyor.
  • Bedenini daha iyi tanıyor olmak.
  • Doymuşluk.
  • Otorite avantajı.
  • İlişkileri iyi yönetebilme becerisi.
  • Bilinç.
  • Duygusal olgunlukta olunduğu için bebekle daha sağlıklı ilişki kurmak, daha sağlıklı birey yetiştirmek.
  • Doğumdan sonraki bir yıl içerisinde bebeği daha kolay ve bilinçli bir şekilde emzirmek.
  • Gebelik süresince dış görünüşten  fazla şikâyetçi olmamak, yani hamile vücudu daha kolay kabullenmek.

30+ Dezavantajları

(Bence aşağıdakiler, avantajların yanında oldukça önemsiz kalıyor)

  • Vücudun 20+lara göre daha yorgun olması.
  • Bazı keyiflere (limitsiz kahve, gezme tozma, içme, parti, festival vs) alışmışken bırakmak zorunda kalmak.
  • Enerjinin azalması 20+lar kadar dinamik, değişim, gelişim odaklı olamamak.
  • Bebekler büyüdüğünde ve biyolojik yaşımız 40+-50+ olduğunda, onlarla kafaca aynı yaşta olabilmek için sarfedilecek çaba.

[/box]

Sonuç olarak elbette istisnaları ( süper genç anne ve sağlık sebebiyle 40+larda anne olabilmişler) tenzih ederek rahatlıkla diyebilirim ki kadın şarap gibidir ve zamanın ona kattıkları anneliğe hazırlanma yolunda paha biçilmez değerdedir…

Aslı Altınok Erdal

Aslı Altınok Erdal
Aslı Altınok Erdalhttps://kadikoyanneleri.com
1982 Çan/Çanakkale doğumlu Aslı, 2004 yılında Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2004-2006 yılları arasında Chicago, ABD’da Au Pair olarak çalışırken College of Dupage’te İşletme ve Uluslararası İlişkiler dersleri aldı.2007 yılından bu yana çalıştığı Uluslararası Fuarcılık sektörü PR&Marketing ve Proje Müdürlüğü görevi ile Uzak Doğu’dan Kuzey Afrika’ya, Orta Doğu’dan Slav Bölgesine, Avrupa’dan Körfez Bölgesine 20’den fazla ülke, 40’tan fazla dünya şehrine seyahat etti.Temmuz 2012’de 3 yıllık hayat arkadaşı Koray’la evlendi. 13 Ocak 2014’te oğlu Rüzgar’ın hayatına girmesiyle birlikte, ikamet ettiği Kadıköy’de, kendisi gibi hayattan zevk almayı bilen annelerin bir araya gelip deneyimlerini paylaştığı Kadıköy Anneleri'ni kurdu. 1 Haziran 2014‘ten bu yana sosyal medya hesapları aracılığıyla geniş bir kitleye ulaşan ve 13. Altın Örümcek Web Ödülleri’nde Eğitim kategorisinde Halkın Favorisi seçilen Kadıköy Anneleri'nde, onlarca annenin katkıda bulunduğu yazılarına yer vermekte.Oğlu 7 aylık olduğunda tam zamanlı çalışma hayatına geri döndü. Halen fuarcılık, Kadıköy Anneleri, sosyal ve aile hayatı dörtgeninde var olma telaşını sürdüyor.

Kaçırmayın!

Benzer Yazılar